Tam ilgimi, konsantrasyonumu kaybederken bu kitap çıktı geldi. (iyiki almışım)
Kapak tasarımını eleştirmedim değil, zira her elime alışımda okudukça daha da kinlendiğiniz bir adamın resmi var.
(Ama adam ne resmi koyacaktı ki, kitabın adı Türkeş)
Gelelim kitaba; tabiki şiddetle tavsiye edeceğim. Neden? (O kadar çok sebebi var ki, nerden
Bütün didinmelerden sonra büyük kainat manzumesinde meçhul bir zerre olacağımızı düşünüyor ve bu kadar boş bir neticeye varmadan önceki şu kısa misafirlikte insanların vicdanına karışmak hamakatını gösterenlere acıyorum.
Vur şanlı silahınla, gönül mülkü düzelsin;
Sen öldürürken de, vururken de güzelsin!
Hüseyin Nihal Atsız, Osmanlı İmparatorluğu'nda doğup Türkiye Cumhuriyeti'nde hayata gözlerini yuman bir yazar. Atsız, ülkücü kesimin sevdiği, desteklediği sembol bir isim. Çoğu okur onu bu kimliğinden ötürü okumaz ve sevmez. Ben de Atsız'ı bu kimliğiyle biliyordum
Türk Harb tarihinin son büyük siması Osman Paşadır.
Askerlik sanatı bakımından son büyük eser Plevne savunmasıdır.
Nihal Atsız- Ruh Adam (sf 35//36)
Tarihin bir muhteşem anı,ilk bakışta bir kasabanın savunulması gibi gözüken aslında koca bir milletin haysiyetini kaybetmeme mücadelesinin verildiği savaş.Savaş kaybedildi ama haysiyet
“Sizden adaletin tecellisini istemiyorum. Bir ülkede adalet varsa ben istemeden de tecelli eder. Yoksa ben istesem de tecelli etmez. Onun için sizden adaletin tecellisini değil kararınızı bir an önce vermenizi istiyorum. Vereceğiniz karar, mahkumiyetimi istemesine rağmen, bende dürüst bir insan intibaı uyandıran savcının talebine iştirak şeklinde tecelli edebilir. Eğer öyle olursa, bu davadan alacağım mahkumiyet evlatlarıma bırakacağım manevi şeref zincirinin en parlak halkasını teşkil edecektir.”