Kulaklarımızın duymadıklarını sevişirken dillerimiz söylerdi. Bazen severdi beni, 'aşk'ı olurdum, kadını... Nefret ederdi çok kere. İsyanı olurdum, belası olurdum, öfkesi olurdum tüm dünyasındaki. Geçmişi olurdum, kim yaktıysa canını daha önce, o an o ben olurdum. 'Ölüm de var' derdi öperken susamış dudaklarımı. "Ve yaşamayı sana ben bahşettim" der gibiydi.
"Gelir gelmez kendini suyun altına sokmasından bilirdim kirlendiğini. Kasıklarında tanımadığım şehirlerin yağmurları. Beraber gitmediğimiz denizlerin tuzları olurdu, bilirdim. Duş başlığından sodyum hipoklorit aksa bir nebze temizlenirdi vicdanı, bunu dilerdi bilirim. Sadece maskesini akıtırdı kaynar suda. Rahatlamış ve içi boşalmış iliklerini yayardı omuzlarıma. Beni severdi, bensiz yapamaz gibiydi ama merak etmeden duramazdı açıldığı denizlerde kaybolmayı. Boğulmak nasıl olurdu, farklı kıyılara vurmak neydi, sorgulardı."
Reklam
"Her aşk, doktorumuz olamazdı elbette. Hasta bakıcılar ya da hemşirelerle idare ederdik. Kaza süsü verilmiş ilişki hastalıklarında bilirkişi raporu isterdik. Önce ellerimizi tutarak bilek nabzımızı dinlerler, sonra nabız yoluyla kalp atışımızı düzene koyarak şifa sürecine başlarlar ya da kalbimizi sonsuz kere durdurma çabasıyla ölmüş bir aşk peyda ederler."
"Aldatmak insanın ruhu... Kendine verdiği en güçlü ceza. 'Aşk' adı altında yapılan bir savaş. 'Hormonsal' başlığıyla atılan bir imza. Aldatmak kader, aldatmak keder..."
"Uzun değil saçlarım; az önce çıktığım yatakta hatıramı bırakamayabilirim."
!!!Ayetlerin günümüz şartlarına göre yorumlanması gerekmez mi!!!
Halbuki, Müslümanların inancına göre inanılacak bir hak din vardır; o da Islâm'dır. 10 Nisan 2000 tarihinde Diyanet İşleri'nin şimdi AKP'li Bakan olan Mehmet Aydın'ı, Kurân'da Müslüman hanımların Hıristiyanlarla evlenmesi yasaklanmış, biz AB'ye girmek istiyoruz. Bu gibi ayetlerin günümüz şartlarına göre yorumlanması gerekmez mi" diyordu.
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.