Gazi, Nisan ayı içerisinde seyircilerle birlikte film seyretmek için sadece bir kez Yeni Sinema'yı teşrif etti. 11 Nisan akşamı özel locasında aşina olduğu Alman aktris Käthe von Nagy'nin Gündüz Senin Gece Benim (Ich bei Tag und du bei Nacht) adlı filmini seyretti. Nisan ayının sekiz gecesini filme ayıran Gazi, Mayıs ayında sadece bir film seyretti ve Kasım ayının ortalarına kadar da bu etkinliğe bir süreliğine ara verdi. Köşk'ün beyaz perdesi 17 ve 29 Kasım gecelerinde yeniden aydınlandı. En son 13 Nisan'da Ankaralılarla birlikte film seyreden Gazi, bunu tekrarlamak için 2 Aralık akşamı Yeni Sinema'yı bir kez teşrif etti. Sinemanın programında Lili Gyenes yönetimindeki Macar Çigan Orkestrası'nın bir konseri ve ardından da Marta Eggerth'in başrolünde olduğu Bir Gün Sonra Geleceğim adlı bir Alman filminin gösterimi vardı. 1933 yılı Gazi'nin gerek Köşk'te gerekse sinemada en fazla film seyrettiği yıl oldu. Aynı yılın 29 Aralık gecesini de film seyrederek geçirdikten sonra Köşk'teki bu etkinliğe uzun bir süre ara verdi.
Radikal Örgütlerin Sahneye Çıkışı ve Yabancı Terörist Savaşçılar
20 Nisan 2013 Akşamı Four Seasons Otel'de yapılan toplantıda Kerry, ABD için Suriye'deki bir numaralı tehdidin El Nusra olduğunu söylemişti. Yani ABD'nin Suriye'ye baktığında ilk gördüğü artık Esad rejiminin yaptıkları değil, bu grupların mevcudiyetiydi.
Reklam
Titanik Vapurunun Batması
Titanik Vapuru Kazası - Southampton'dan New York'a gitmekte olan İngiliz Titanik sefine-i cesîmesi Efrenci Nisan'ın sekizinci Pazar günü akşamı sâat onbiri kırk geçe Ternovo Adaları etrafında, Bun Burnu civarında, Kapdros'dan 300 - mil uzakta, 41 derece, 46 dakika, arz-ı şimâlî, 50 derece 14 - dakika tül-i garbîde, vücüdundan
şu ortamda bulunmayı çok isterdim
Vatan Yahut Silistre piyesi, seyirciye ilk defa 1 Nisan 1873 akşamı Gedikpaşa Tiyatrosu'nda sunuldu. Eserdeki, vatan ve millet sevgisini şahlandıran ifadeler, hep birlikte söylenilen marşlar seyircileri coşturdu. Halk, büyük bir heyecanla so­kaklara döküldü; "Yaşasın vatan, yaşasın Kemal!” nidaları, İstanbul semalarına yükseldi.
Sayfa 12
Randevu ve davetlerine tam zamanında gelmek adeti olan Atatürk gibi nezih bir insan, 27 Şubat 1938 günü akşamı Çankaya'da Hariciye Köşkünde Balkan İttifakı Hariciye Nazırlar şerefine verilen yemeğe oldukça geç iner. Çünkü burun kanaması uzun bir süre durmaz. Once uzun aralarla başlayıp, sonralan daha sık sık görülen ve onu çok rahatsız eden burun kanamaları dolayısıyla geçici nitelikteki tedavilerle ilgili olarak Atatürk, Nisan sonu ile Mayıs başlarında altı kez Ankara Numune Hastanesi'ne gider. 28 Nisan 1937 günü saat 18.15 de, 30 Nisan 1937 günü sabahleyin 4 Mayıs 1937 günü saat 16.45 de, 6 Mayıs 1937 günü saat 18.30 da, 10 Mayıs 1937 günü saat 17.30 da ve 12 Mayıs 1937 günü saat 18.30 da Ankara Numune Hastanesi'ndedir.
Sayfa 181 - Güven KitabeviKitabı okudu
Baharın acımasızlığı
Nisan. İlk sıcak günler. Boğucu. Hayvanların bile mecali yok. Günün batmak üzere olduğu saatlerde, kentin üstündeki hava çok tuhaf. Yükselen gürültüler, o tuhaf havanın içinde balonlar gibi kayboluyor. Ağaçlar ve insanlar devinimsiz. Teraslarda, Mağripliler akşamı beklerken yarenlik ediyor. Kavrulan kahve ve havaya yükselen kahve kokusu. Sevecen ve hüzünlü bir vakit. Sarılacak hiçbir şey yok. Minnetten çılgına dönerek, ayaklarına kapanacak hiçbir şey yok.
Sayfa 29 - İthaki Yayınları, çev. Ümit Moran Altan, 1. Baskı İstanbul 2002Kitabı okuyor
Reklam
Kıdemli mühendislerden Lydumila Kharitonova, "İnsanlar kazayı farklı zamanlarda öğrendiler ama 26 Nisan günü akşamı neredeyse herkes bilyordu," diye anımsıyordu. "Yine de bütün dükkânlar, okullar ve kurumlar açık olduğu için herkes sakin karşıladı. Bunun o kadar da tehlikeli olmadığını düşünüyorduk. Akşama doğru daha da rahatsız edici hale geldi." O akşam, Pripyat'taki ailelerin çoğu harap olan reaktörden gelen gizemli parlamayı izlemek için balkonlara çıktı. Kulağa geldiği kadar garip bir şekilde, Pripyat'ta ve civarda oturan insanlar kazanın yaşandığı gün ve sonrasında havanın açık olmasından dolayı çok şanslıydılar. Yağmur yağıyor olsaydı, radyoaktivite gökten yağmurla dökülüp Dinyeper Nehrine akarak mağdurların sayısının dramatik bir şekilde atmasına neden olabilirdi. Onun yerine, parçacıkların çoğu havada kaldığından dolayı etkisi azalmıştı..
Sayfa 120 - İndigo KitapKitabı okudu
elli sayfada içim şişti. aynen kendi kendime ben duygulanmam derdim, aynen.
Atatürk, 12 Nisan 1934 akşamı İzmir'de İzmir Palas salonlarında Hakimiyeti Milliye Okulu fakir çocukları menfaatine verilen baloyu şereflendirir. Öğrencilerden Ali isminde bir çocuk ortaya gelir; fakat heyecanından bocalar, konuşamaz: derken küçük Ali coşar kendinden geçer. kollarını Ona doğru tutarak içten gelen bir sesle; "Senin ismini andıkça, senin resmine baktıkça, seni karşımda görünce damarlarımda bir şeylerin kaynadığını duyuyorum. Ah seni doya doya öpmek istiyorum" diye haykırır. O zaman O da kollarını açar; "Öyleyse gel" der. Ali koşar boynuna atılır. Diğer çocuklar dururlar mı? "Bizde, bizde... " diye bağrışarak koşarlar. Öperler, öperler. Vali Kazım Dirik, Paşalar, Yaverler, herkes heyecandan ve sevinçten ağlamaktadırlar. Bir avuç Türk yavrusunun içten gelen coşkunluğu, onu sarsmış. heyecanlandırmıştır. Gözlerine dolan yaşlan zapt etmek için dudaklarını ısırır, sonra heyecandan titreyen sesle yanındakilere dönerek: "İşte benim neslim bunlar! Bunlarla biz akranız" der.
Sayfa 56 - Atatürk'e Ait Hatıralar. İstanbul. 1949, s.91-92.Kitabı okudu
23 NİSAN PAZARTESİ UMUTLARI KIRILAN BİR ADAM Facia giderek büyüyordu. Hitler Goebbels’e, karısını ve çocuklarını da sığınağa çağırtmıştı. O zamana kadar Goebbels ve ailesi ya kendi evlerinde veya Propaganda Bakanlığı’nda yaşıyorlardı. Bugünden sonra onlar da sığınakta yaşamaya başladılar. Madam Goebbels ve altı çocuğu üstteki sığınağa yerleştiler.
UMUT VE ÇÖKÜŞ İÇ İÇE YAŞANIYOR
18 Nisan Çarşamba Berlin sürekli bombalanmakta, şehrin göğü kızıl renge bürünürken Başbakanlık binası da alev alev yanmaktadır. Sovyet birlikleriyse Berlin’e doğru süratle ilerlemeye devam etmektedirler. Hitler’in Propoganda Bakanı Goebbels’i bakanlığın merdivenlerinde yakalayan bir gazeteci Goebbels’in yanına sokuldu ve “Roosevelt öldü!” dedi.
Reklam
HİTLER NASIL ÖLDÜ?
Sığınağın içindeki Adolf Hitler, sonuna kadar ümidini yitirmemiştir. O, Alman zaferine inanmaya devam ederken, Ruslar Berlin’i çepeçevre kuşatıyorlardı. Sovyet askerleri başkentin dörtte üçünü işgal ettikleri anlarda, Hitler hâlâ Wenck’i imdada çağırıyordu. Wenck gelecek, düşmanı kendi ülkesine kadar kovalayacaktı. Ortada yalnız Adolf Hitler’in
En son söyleyeceğimi hemen şimdi söyleyerek başlıyorum: 23 Nisan'ın çocuk bayramı olması düşüncesinin fikir babası Atatürk'tür. Atatürk daha cumhuriyet ilan edilmeden önce, 23 Nisan 1920'de TBMM'nin açıldığı günün akşamı ortaya atmıştır bu fikri… Şöyle ki: Büyük Millet Meclisi'nin açıldığı 23 Nisan 1920 gününün akşamı,
Sayfa 536 - İnkılap YayınlarıKitabı okudu
Resim