Çakırcalı Mehmet Efe hikayesi Abdülhamid dönemine dair iyi bir panaroma çiziyor. Bu açıdan okunmalı.
Bunun dışında kitabın sonlarına konmuş olan 1920 ve 1948 arasında kaleme alınmış gazete yazıları zehir zemberek eleştiriler içeriyor.
Onca yıldan bu zamana hiç bir şey değişmez mi diye insan kahroluyor.
En başta 1933 tarihli Kadın konulu bir konuşma var. 2018 yılında halen karma eğitim istemeyen, ergen kızlar için dinen evlilik icazeti verebilen, kızları okula göndermeyip onları evde paketleyerek ahlakını koruyacağını düşünen kepaze bir zihniyetin ulaşamadığı aydınlanmaya 1933 yılında varmış Sabahattin Ali. Ayıp, günah, sus diyerek kız çocuğunu savunmasız, satılık bir meta olarak ruhunu kötürüm bırakan sakat bir disiplini eleştirip psikoloji biliminin ışığında gerçekçi bir cinsellik eğitiminden bahsediyor düşünün.
Üniversiteden atılan hocalardan, milliyetçiliği meydanlarda bağırmak çağırmak, kırmak dökmek olarak algılayan gençlere, devrimci inkilapcı çizgisini kaybeden totaliter bir iktidara çok hareketli bir atmosferin fragmanları var bu ateşli yazılarda.
Sabahattin Ali sadece yazar değil cesur bir aydın. Bunun bedelini ödemiş bir aydın. Bize bu aydının mirasını okumak, okutmak düşer.