Değerli 1K Okurları! Yaklaşık 1 ay önce bir etkinlik düzenlemiştik; İslam Düşüncesi Üzerine Kitap İncelemelerİ. Bu bağlamda İnceleme yapan arkadaşların iletilerini ayrı zaman dilimlerinde paylaştım. Şu an hepsini bir araya getirdim ve sizlerle paylaşmak istiyorum tekrardan:))) Öncelikle; İnceleme zahmetinde bulunup da değerli vakitlerini
Risâle-i Mahbûb Üsküdar'a gittim bugün. Hava öylesine güzel, Üsküdar öylesine kalabalık. Kalabalığın uğultusu işitiliyor...Göğün payıma düşen kısmında şu ilginç satırları okudum: Her uğultunun, her gürültünün kubbesini sükûtun sütunları ayakta tutar. Kulağı işitmez kılan her yüksek ses sükûtun üzerine devrilir. İç sesime kulak
Reklam
80 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Stefan Zweig'in öykü türünde yazdığı ve içerisinde beş adet öykünün bulunduğu kitap yazarın yaşadığı dönemin koşullarından ve yazarın kişisel özelliklerinden izler taşımaktadır. En çok dikkatimi çeken her bir öykünün sonunun kötü bitmesi olmuştur. İlk başta realist bir yazar ve o yüzden kötü sonla bitiyor diye düşünsem de yazarın hayat hikayesini okuyunca aslında realiteden daha farklı bir şeyin varlığını sorguladım. Birçok kişinin bildiği gibi Stefan Zweig eşiyle birlikte intihar etmiş dolayısıyla kendi hayatı da kötü bir son ile noktalanmıştır. Dikkatimi çeken başka bir şey ise Nişan adlı öyküsündeki son ile Piyanist adlı filmin son arasındaki benzerliklerdir. Öykü ilk kez 1922 yılında basılmış ve film ise 2002 yılında vizyona girmiş dolayısıyla kitaptan etkilenilmiş olabileceğini düşündüm. Kitap genel olarak okurken içinde kaybolduğunuz ve ruha işleyen bir kitap. Bu yüzden herkese okumasını öneririm. Son olarak ise kitapta çok etkilendiğim bir alıntıyı paylaşmak istiyorum. Durdum ve bu sessizliği soluğumla içime çektim, tuhaf gelmişti bana çünkü ardında sır, şehvet ve tehlikenin uğultusu vardı.
Ay Işığı Sokağı
Ay Işığı SokağıStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202166,9bin okunma
Mehmet Karabulut
RUHi SU'YU DiNLERKEN Sedef, gümüş gecede Toz oldu zaman Cem oldu yollar Bir yoldan Koca Yunus Bir yoldan Pir Sultan Geldiler oturdular
Upuzun sanır ta hani insan tum o sevgileri, nefretleri, kaybedişleri, ölümleri, yalnızlığını, kendisini... Şimdi bütün acılarım, sancılarım, pişmanlıklarım, kavgalarım ve sevgim: Tek bir uğultusu sesi.
Bugün sahaftan Octavio Paz'ın modern insan ve edebiyat, O. Elitis'in görünmez bir nisan ayının günlüğü, Türk halk şiirinden seçmeler ve Şükrü Erbaş'ın otların uğultusu altında kitaplarını aldım. Ve içlerinden birinin ilk şiirlerinden: "Kuşlar kuşların yanına, yapraklar Yaprakların yanına Hiçbir şey yalnız kalmıyor İnsandan başka dünyada" (Edip Cansever)
Reklam
Anlatamıyorum Ağlasam sesimi duyar mısınız, Mısralarımda; Dokunabilir misiniz, Gözyaşlarıma, ellerinizle? Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Nişan
Onu kollarımın arasına alır almaz hissettiğim huzuru nasıl anlatmalı? Kalabalığın kafamın içinde dur durak bilmeden dolanan uğultusu, orkestranın tangırtısı ve şehrin iniltisi sandığım amansız gürültü, ondan uzak olmanın huzursuzluğuymuş yalnızca.
İletişimKitabı okudu
Günümüzde erkeklerin ilişki içinde iddialarda bulunma tarzlarında, onların başka herhangi bir şeyden çok silahlardan anladığı zamanların bir yansıması görülür genellikle: iddialarını bazen nişan alan muhafızların silahlarını tutuşu gibi tutarlar, bazen de demir silahların uğultusu ve şakırtısı duyulur gibi olur; bazen erkeklerde bir iddia kalın bir sopa gibi parıltıyla düşer orta yere. - Buna karşılık kadınlar binlerce yıl boyunca dokuma tezgahında oturmuş ya da dikiş dikmiş ya da çocuklarla çocuk olmuş varlıklar gibi konuşurlar.
Sayfa 219Kitabı okudu
Nisan olduğuna eminiz dimi? Çünkü dışarıda ki rüzgar ve uğultusu ocak veya şubattan geliyormuş gibi?
Reklam
Bu Kitap Şu Tecellîden Doğdu
Rüya gördüm, çağların duvarı uzuyordu Önümde. Granitle etten bir yığındı bu. Bağrına uğultusu sinmişti milyonların Endişeden kaskatı kesilen o duvarın. Loş oyuklarda vahşi gözler parıldıyordu, Yığınlar, kabartmalar, nakışlar oynuyordu, Zaman zaman önümde açılıyordu duvar. Yeşimden somakiden ve altından saraylar: Uluların, bahtiyarların
Erkeklerin Kabalığı ,Kadınların Naifliği
Günümüzde erkeklerin ilişki içinde iddialarda bulunma tarzlarında, onların başka herhangi bir şeyden çok silahlardan anladığı zamanların bir yansıması görülür genellikle: iddialarını bazen nişan alan muhafızların silahlarını tutuşu gibi tutarlar, bazen de demir silahların uğultusu ve şakırtısı duyulur gibi olur; bazı erkeklerde bir iddia kalın bir sopa gibi patırtıyla düşer orta yere. – Buna karşılık kadınlar, binlerce yıl boyunca dokuma tezgâhında oturmuş ya da dikiş dikmiş, ya da çocuklarla çocuk olmuş varlıklar gibi konuşurlar.
avrupa emperyalizmi, dünyadaki diğer emperyal projelerden tamamen farklıydı. daha önceki imparatorluklar dünyayı zaten anladıklarını düşünüyorlar ve fetihleri sadece kendi dünya görüşlerini yaymak için gerçekleştiriyorlardı. örneğin araplar mısır'ı, ispanya'yı ve hindistan'ı bilmedikleri bir şey bulmak için fethetmediler. romalılar, moğollar ve
Bir Yudum Kitap
Yüreğimizde bazı hakikatler vardır ve onları yok saymak pek mümkün değildir. Hakikatle kavga etmek yerine tanışmak gerek. Grangé, Leyleklerin Uçuşu'nda "İnsanın hiç unutamadığı gerçekler var Louis." der ve ekler: "Mezar taşının mermerine kazınmış gibi, kalplerimize kazınan gerçekler." Ah şu gerçekler, . Bizi delirtecek!
Nişan
Onu kollarımın arasını alır almaz hissettiğim huzuru nasıl anlatmalı? Kalabalığın kafamın içinde dur durak bilmenden dolanan uğultusu, orkestranın tangırtısı ve şehrin iniltisi sandığım amansız gürültü, ondan uzak olmanın huzursuzluğuymuş yalnızca. Gözyaşları ancak tek bir kişinin kucağında dinen bebeklere olduğu gibi, içimi derin, yumuşacık ve kadifemsi bir mutluluk sessizliği sarmıştı.
Sayfa 157 - İLETİŞİM
Resim