Nezaket,birbirinin ahlaki ve entelektüel sefil niteliğini karşılıklı olarak görmezden gelme ve öne çıkarmama yönünde sessiz bir görüş birliğidir,böylelikle bu nitelik,her iki tarafın da yararına olarak,daha az ortaya çıkar.Nezaket akıllılıktır,bunun sonucunda nezaketsizlik aptallıktır.Nezaketsizlik yüzünden gereksiz yere ve bile bile düşman kazanmak,tıpkı insanın kendi evini kundaklaması gibi bir çılgınlıktır.Çünkü nezaket,oyuncak paralar gibidir,açıkça sahtedir.Bununla tasarruf etmek akılsızlık kanıtıdır,buna karşılık onu cömertçe kullanmak akıllılık kanıtıdır.
Dolayısıyla her insanın öyküsü önemlidir ve dünya durdukça yaşayacak Tanrısal nitelik taşır, her insan yaşadığı ve doğanın istemini yerine getirdiği sürece olağanüstüdür, her türlü dikkat ve ilgiye layıktır. Her insanda ruh bir ete, kemiğe bürünmüştür, her insanda bir canlı acı çeker, her insanda bir Kurtarıcı çarmıha gerilir.
"Gılgamış Destanı", dünyanın en eski edebi eserlerinden biri olarak kabul edilen ve Mezopotamya kültüründe büyük bir öneme sahip olan bir destandır. Yaklaşık 4.000 yıl öncesine dayanan bu destan, Sümerler tarafından yazılmış olup zamanla Babil ve Asur kültürlerinde de benimsenmiştir. Destan, Uruk kralı Gılgamış'ın maceralarını ve arayışlarını konu alırken, aynı zamanda insanlık tarihindeki temel soruları ve değerleri ele almaktadır.
"Gılgamış Destanı", kahraman Gılgamış'ın ölümsüzlüğü arayışını ve en yakın arkadaşı Enkidu'nun ölümüyle başlayan içsel bir yolculuğunu anlatır. Gılgamış, ölüm korkusunu ve ölümsüzlüğü arayışını sorgularken, insanın doğası, yaşamın anlamı, arkadaşlık, bilgelik, güç ve adalet gibi evrensel konuları da ele alır.
Destanın dili ve anlatımı, döneminin özelliklerine uygun olarak mitolojik ve epik bir nitelik taşır. İnançlar, tanrılar ve sembollerle dolu olan destan, Mezopotamya kültürünün zenginliğini ve insanın evrenle olan ilişkisini gösterir.
"Gılgamış Destanı", insanlığın ortak kültürel miraslarından biri olup, edebiyat tarihindeki önemli bir yerini korur. İçerdiği evrensel temalar ve derin anlamlar sayesinde günümüzde bile okuyuculara ilham vermeye devam etmektedir.
Gılgamış DestanıAnonim · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20215bin okunma
AFRİKALI LEO/AMİN MAALOF
Ben Hasan, tartıcıbaşı Muhammed'in oğlu, ben Giovanni Leone de Medici; bir berberin sünnet ettiği, bir papazın vaftiz ettiği ben. Şimdi Afrikalı diye anılıyorum ama Afrikalı değilim Avrupalı da Arabistanlı da değilim. Bana Grenadalı, Faslı, Zeyyatlı da derler ama ben hiçbir ülkeden, kentten ya da boydan değilim.
Yine tanımı herkesçe farklılık gösterecek bir kelime; "şeffaflık". Bunun beraberinde dijital hayatın ve sosyal medyanın hayatımıza etkisini, rolünü gözönünde bulundurup eleştirdiğimizde, fikirlerimizi beyan etmenin gözetleme üzerindeki etkilerini de inceleyebiliyoruz.
Misâl, bireysel özgürlüğün tanımını kendimizce yapmamızdaki toplumsal kontrol ve tepki gerilimi...Veya özgürlük nedir dediğimizde, tanıma gizli özne olarak "bencil"i kullanarak başlamak...
Kısa ama derinlemesine bir inceleme; Şeffaflık Toplumu:
Kitap, okurken düşündürecek, üzerine tartışılacak çok kavrama ve soruya pencere açar.
Uzun inceleme yapmayı sevmem, kitap bölüm bölüm derinlemesine ele almış olsa da (hakediyor), sadece Teşircilik Toplumu ve Kontrol Toplumuna bir iki cümle:
Teşircilik Toplumu; dijital çağın getirdiği teknolojik gelişmelerin insanın yüzünü ve kişiliğini yok ettiği, her şeyin açıkça sergilendiği bir toplumun oluştuğu, her şeyin pozitif olarak algılanması, toplumun pornografik bir nitelik kazandığını ve cinsel hazın yabancılaşmaya yol açtığını vurguluyor. Bu durumun, cinselliği ve aşkı yok ettiği ve insanların gerçek hazza ulaşmasını imkansız hale getirdiğinin altı çiziliyor.
Kontrol Toplumu; özelinizi, mahreminizi kendi ihtiyaçlarınız nedeniyle yitirme- kaybetme korkusuyla sergileme ihtiyacı duyduğunuzu belirtiyor. Bu durumda mükemmelliğini ilan edenin kontrol toplumu olduğunu belirtiyor.
Emeği geçenlere teşekkürler, keyifli ve istifadeli okumlar:)
Şeffaflık ToplumuByung-Chul Han · Metis Yayıncılık · 20172,085 okunma
Yalnızca, ilerdeki bir hedef için yaşamak, sığ bir şeydir. Yaşamı dağın tepesi değil, eğimleri ayakta tutar. Her şeyin büyüdüğü yerdir burası.
Zen ve Motosiklet Bakım Sanatı, Robert M. Pirsig
Sosyal medya paylaşımlarında denk geldiğim bir şaka var: Antik felsefe “Ben kimim?” sorusuyla başladı, insanların yaygın kişilik sorunu yaşadığı
Şimdi Batı'da bilim ve teknolojide ilerleme var. Müslüman toplumlara baktığımızda onlarla karşılaştırılmayack kadar berbat bir durum var. Mesele bu mudur? Hayır, bu olamaz. Mesele bu olamaz çünkü bilim, teknoloji dediğimiz şey, niceliklerle ilgili bir şey, nitelik değil. Bu, niteliğin yitirilmesi ve niceliğin hükümranlığını ilan etmesidir. Araçların amaçların önüne geçmesi ve insanıın araçların kölesine dönüşmesidir. Bir düğmeye basarak bütün insanlığı yok edecek silahlar geliştiren bir uygarlık uygar değil barbardır. Yaşanan da ilerleme değil, düşüştür, insanın canavarlaşması.
#Gaza is free
''Yazdıkların şiir değilse kalsın”
…
“Aklınla yapayalnız baş başa
Nice alevli geceler geçtin”
…
“Sen sevgileri göğüsle ve ne olur anla”
Cahit Zarifoğlu
Şair Cahit Zarifoğlu ile yaşamları boyunca yolları uzun kesişenlerin kendilerini bahtlı saymaları için çok
esaslı nedenler var. Eğer bu kişiler, şiirin bir Müslüman için yirminci
"İnsanın kendisi, bir ülkü uğrunda ıstırap çekmez ve ölmezse korkun, çünkü bu tek nitelik, insanın temelidir ve bu tek nitelik, insanı evrendeki bütün öteki şeylerden ayırır."
"Yazmak iyidir, ama düşünmek daha iyi; akıllılık iyidir, ama sabretmek daha iyi." (s.71)
Yaşamın sırrı,
İnsanın özü,
Hedefe giden yolda sabırlı olmak,
Bilge olmak.
Kişisel gelişim kitabı tadındaki Siddhartha romanını yukarıdaki anahtar kelimelerle özetleyebiliriz kısaca...
1946 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'ne lâyık görülen eser, Budizm öğretilerinden yola çıkarak ilerliyor. Genç yaştaki Siddhartha kendini tanıyabilmek ve yaşamın sırrını öğrenebilmek için çok sevdiği arkadaşıyla birlikte düşüyor yollara. Bu yolculuk esnasında birçok insanla tanışıyor, onlardan öğrendiklerini de kendi süzgecinden geçirdikten sonra hayatına yön veriyor. Düşünmenin insan yaşamındaki önemini, olayları sorgulamanın kişisel gelişime olan katkısını roman boyunca vurgulayan deneyimli yazar Hermann Hesse, Budizm ve Budist din adamları hakkında detaylara da yer veriyor. Samanaların yaşam tarzları, oruç tutma, düşünme ve şiir yazma gibi özellikleri işlemesi bu detaylara örnek olarak verilebilir.
Hesse'in evrensel nitelik taşıyan Siddhartha romanı gençlerden yaşlılara geniş bir okuyucu kitlesine hitap ediyor. Kısa süre tüketilebilir keyifli bir eser. Merak edenlere şimdiden keyifli okumalar dilerim.
SiddharthaHermann Hesse · Can Yayınları · 202037,8bin okunma
Elinizdeki kitap toplumsal Bilinçdışının süregiden mutasyonunu araştırıyor. Şu an bulunduğumuz noktadan, yani virüs salgını ve kapitalizmin felaketler doğuran çöküşünün damgasını vurduğu tarihsel eşikten gözlem yapıyorum. Bu eşikten bakınca, ufukta kaosu, tükenmişliği ve yokoluş eğilimini görebiliyoruz.
Bu mutasyonun mükemmel bir özetini sunan
Eeee... Şimdi!?
Çok az kitap var bitince "Eee şimdi ne okuyacağım?" dediğim. Sıradaki kitap daha iyi olmalı ki o kitabın içinden çıkabileyim. K&K daha ilk günden gerçekle kurgu arasında kaldığım bir kitap oldu. Zihnimde dönüp durdu, rüyalarıma girdi. Bu sabah elime aldığımda 283 sayfa vardı bitmesine. Kitabın yazı puntosu dikkate
Öğrencilerime kazandırmak istediğim ilk şey;
Eğitimden daha önemli bir şey varsa o da yüksek ahlak ve merhamet sahibi olmanın öneminin gerekliliği. Çünkü her şey kazanılır fakat ahlaki nitelik ve merhamete sahip olmak her insanın taşıdığı bir değer değil..