KS: Zaman da insanlara bir hediye, bir emanettir ve çok iyi kul lanması gerekir.
SO: Insan aynı şeyi yapmaktan, tabiatla ilişkisinin kesilmesinden sıkılır. Tatil, atalet" kelimesinden gelir: "atalet", işe yaramaz manasındadır. Bugün üçe, dörde bölünmüş bir hayatla karşılaştı yoruz. O eski devrin, bize has dönemlerdeki hayatın ve zamanın söz sanatıydı şiir, bambaşka insanlar yaşardı. Üstad Niyazi Sayın, Soănce bir sohbette, "Usküdar'da öyle adamlara rastladım ki hiç tanımasam da 'Bu adam bir Allah dostu, gidip elini öpeyim, derdim, demişti. Mütevazı ve dengeli bir hayat yaşayan insanın simasına, hareketlerine o hayat, dinginlik, huzur siner. Kalbin hali vücuda hâkim olur, inşallah öyle olur, vücut kalbe hâkim olmasın. Kalpte sekinet varsa o bütün fiillerinize siner, önce na zarlarınızdan görünür, bakışlarınızda onu hissedersiniz.
KS: Literatürümüzde bunun karşılığı olarak kullanılan bir kavram var: otantik insan". Dilimize tam çevirecek olursak "halis insan". "sahici insan". Kendi fitratına, özüne sadık kalmış, göründüğü gibi olan, olduğu gibi görünen, değişik kıvamlara, renklere girmeyen insan. Bu toprakların yetiştirdiği Neşet Ertaş'ın çok güzel bir türk küsü var: "Cahildim dünyanın rengine kandım." Hepimiz dünyanın renklerine kaniyoruz. büyürken dünya kirleniyor, kalbimiz temiz kalırsa fitrata yabancılaşma mış, otantik insan oluyoruz. Niyazi Ustad'ımızın Üsküdar sokaklarında gördüğü insanların en önemli vasfı; yanlarına, dizlerinin dibine oturunca rahat etmenizdir.