Serinin en güzel romanlarından biri. Murad Han tahta geçmiştir ve bir asker olan Kara Mustafa, 5 tane çocuğu yetiştirilmesi için belirlenen yerlere götürmektedir. Bu çocuklar sonradan Niğbolu komutanı olacak Doğan Bey, Börklüce Mustafa, Torlak Kemal, Ecevit ve Şeyh Bedreddin'dir. Sonradan Mustafa ve Kemal Yeniçeri Ocağı'ndan kaçar ve Bedreddin'i bulur. Bu arada Timur Han, beyliğini büyütmekte ve Osmanlı hakkında bilgi toplamaya çalışmaktadır. Anadolu birliğini korumaya çalışan Murad Han, Karamanoğlu beyliğine uyarı vermek için Konya'ya gider ama haçlı ordusunun toplandığını duyunca Kosova'ya gider. Osmanlı savaşı kazanır ancak Murat Han şehit edilir ve tahtın başına Yıldırım Bayezid geçer. Nizamı alem için Yakub Bey öldürülür. Soluksuz okunan bir roman.
" Şahsi maksat iyiliğin bile iyilik olmasına engel olur"
"Aklı,.... Allah'a ait nizamı anlama ve kabul etmede prensiplere muhtaç ikinci derecede bir alet olmaktan ileri geçemez"
" Vahyin, devamlı vicdanda bir örneği, akılda da bir delili vardır. Fakat vahyin gelişi bütün hisleri istila ettiğinden dolayı o anda ruh bütün varlığıyla gördüğü şeye dalmış olarak sadece kabul edici kesilir ve irade ile ilgili faaileytleri ve kuvvetlerinin özellikleri geçici olarak durur da aklın aklın yetişemediği varlığın bilgi ve sınırlarını görür ve daha sonra arzu ve iradesini ona uydurur."
Güzel diyebileceğim bir araştırma eseri. Özel Harp Dairesi komutanlığı da yapan, MİT İstihbarat Başkanlığı ve Sivil Savunma Daire Başkanlığı da yapan yazar, darbeden önceki dönemlerde kendisi hakkında çıkan iftiraları ve bu konuda yaptıklarını anlatan detaylı bir kitap yazmış. Konuya önce gerilla, kontrgerilla, gayri nizami harbin tanımını yaparak başlayan yazar, sonra basın ve parlamento tarafında kendisi hakkındaki iddiaları açıklamıştır. Aynı zamanda Ecevit'in iddiaları ve sonrasında başbakan olduğu zaman yaptığı çelişkili açıklamaları, ordu bünyesinde kimsenin onu sahiplenmemesini anlatmış. Siyasi tarih sevenler için mutlaka okunması gerekenlerden.
KontrgerillaCihat Akyol · Ege Yayınları · 19909 okunma
Zihnin hassaları acayiptir. Günlerimizin her hissimizi körleştiren gündelik hayhuyuyla gelip geçişleri arasında, bazen, sinsi birtakım hastalıkların senelerce süren uzun bir kuluçka devresinden sonra meydana çıkması gibi yavaş yavaş ta içimizde toplanan derin sebeplerle, bazen de sebepsiz yere yahut hatır ve hayale gelmez bir sebep yani bir vesile ile veyahut beklenmez ve beklenmedik hadiselerin yeniliği, şiddeti ve tesiri karşısında birdenbire zihnimiz öyle harikulade bir feyiz ve küşayişle açılır ki bu anlarda görüp teşhis ettiğimiz hakikatler karşısında hayatımızın bütün ölçü ve ayarlarının değiştiğini duyarız. Bu zamanlarımızın kuvveti ve şiddeti yanında bunların haricinde geçen zamanlarımızın faaliyeti bir uyanıklığa nispetle bir uyuklama gibi kalır. Bu intibahın aydınlığında sanki gözlerimiz yeni ve amansız bir zeka ile açılır. Müsamahasız bir münekkid kesilerek yepyeni hükümler vermeye başlarız.