Sen kendi ayağına zahmet vermeye bak... Yoksa başkalarının ayağıyla yol alamazsın...
Reklam
336 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Serinin en güzel romanlarından biri. Murad Han tahta geçmiştir ve bir asker olan Kara Mustafa, 5 tane çocuğu yetiştirilmesi için belirlenen yerlere götürmektedir. Bu çocuklar sonradan Niğbolu komutanı olacak Doğan Bey, Börklüce Mustafa, Torlak Kemal, Ecevit ve Şeyh Bedreddin'dir. Sonradan Mustafa ve Kemal Yeniçeri Ocağı'ndan kaçar ve Bedreddin'i bulur. Bu arada Timur Han, beyliğini büyütmekte ve Osmanlı hakkında bilgi toplamaya çalışmaktadır. Anadolu birliğini korumaya çalışan Murad Han, Karamanoğlu beyliğine uyarı vermek için Konya'ya gider ama haçlı ordusunun toplandığını duyunca Kosova'ya gider. Osmanlı savaşı kazanır ancak Murat Han şehit edilir ve tahtın başına Yıldırım Bayezid geçer. Nizamı alem için Yakub Bey öldürülür. Soluksuz okunan bir roman.
Bu Atlı Geçide Gider
Bu Atlı Geçide GiderM. Necati Sepetçioğlu · İrfan Yayıncılık · 2007251 okunma
Akıl-Vahiy
" Şahsi maksat iyiliğin bile iyilik olmasına engel olur" "Aklı,.... Allah'a ait nizamı anlama ve kabul etmede prensiplere muhtaç ikinci derecede bir alet olmaktan ileri geçemez" " Vahyin, devamlı vicdanda bir örneği, akılda da bir delili vardır. Fakat vahyin gelişi bütün hisleri istila ettiğinden dolayı o anda ruh bütün varlığıyla gördüğü şeye dalmış olarak sadece kabul edici kesilir ve irade ile ilgili faaileytleri ve kuvvetlerinin özellikleri geçici olarak durur da aklın aklın yetişemediği varlığın bilgi ve sınırlarını görür ve daha sonra arzu ve iradesini ona uydurur."
Sayfa 95
354 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Güzel diyebileceğim bir araştırma eseri. Özel Harp Dairesi komutanlığı da yapan, MİT İstihbarat Başkanlığı ve Sivil Savunma Daire Başkanlığı da yapan yazar, darbeden önceki dönemlerde kendisi hakkında çıkan iftiraları ve bu konuda yaptıklarını anlatan detaylı bir kitap yazmış. Konuya önce gerilla, kontrgerilla, gayri nizami harbin tanımını yaparak başlayan yazar, sonra basın ve parlamento tarafında kendisi hakkındaki iddiaları açıklamıştır. Aynı zamanda Ecevit'in iddiaları ve sonrasında başbakan olduğu zaman yaptığı çelişkili açıklamaları, ordu bünyesinde kimsenin onu sahiplenmemesini anlatmış. Siyasi tarih sevenler için mutlaka okunması gerekenlerden.
Kontrgerilla
KontrgerillaCihat Akyol · Ege Yayınları · 19909 okunma
Her gecem oldu keder, qusse, felaket sensiz, Her nefes çekdim, heder gitti o saet sensiz! Senin ol celb eleyen vesline and içdim, inan, Hicrine yandı canım, yok daha taqet sensiz! Başka bir yarı nasıl arayayım, ey nazlı melek, Biliyorum, sen de dedin: "Yok yara hacet sensiz"! Sen benim kalbime hakim, sana kul oldu gönül, Sen azizsin, ben ucuz, bir hiçim, afet, sensiz! Ne gözüm var - arayım ben seni, kaderimde ki yol, Ne de bir koşmağa var bende cesaret, sensiz! Sen Nizamiden eğer emin olsan da, gülüm. Gece-gündüz arayıp, olmadı rahet sensiz!
Sensiz
Reklam
Zihnin hassaları acayiptir. Günlerimizin her hissimizi körleştiren gündelik hayhuyuyla gelip geçişleri arasında, bazen, sinsi birtakım hastalıkların senelerce süren uzun bir kuluçka devresinden sonra meydana çıkması gibi yavaş yavaş ta içimizde toplanan derin sebeplerle, bazen de sebepsiz yere yahut hatır ve hayale gelmez bir sebep yani bir vesile ile veyahut beklenmez ve beklenmedik hadiselerin yeniliği, şiddeti ve tesiri karşısında birdenbire zihnimiz öyle harikulade bir feyiz ve küşayişle açılır ki bu anlarda görüp teşhis ettiğimiz hakikatler karşısında hayatımızın bütün ölçü ve ayarlarının değiştiğini duyarız. Bu zamanlarımızın kuvveti ve şiddeti yanında bunların haricinde geçen zamanlarımızın faaliyeti bir uyanıklığa nispetle bir uyuklama gibi kalır. Bu intibahın aydınlığında sanki gözlerimiz yeni ve amansız bir zeka ile açılır. Müsamahasız bir münekkid kesilerek yepyeni hükümler vermeye başlarız.
Sayfa 61
Neden acaba bu güneşler, bazen yavaş yavaş ve bazen de birdenbire karanlıklarımız içinde böyle doğar, parlar ve aydınlığında gördüğümüz dünya manzaralarını hafızamıza edebiyete kadar çıkmamak üzere saplar. Bir insan kafası belki bütün ömrü boyunca ancak beş on defa böyle tamamen uyanır, aydınlanır ve her şeyi anlar. Fakat zarar yok, çünkü talihimiz hakkında vuzuhlu bir fikir edinmemiz için işte bunlar bize yarar ve yetişir.
Hayatımızın maruz olduğu en büyük değişmelerden biri, zaman ölçümüzün değişmesidir. Çocuklar için bir aylık zaman, bir yıl kadar uzuyor. Şimdi yılların birer ay kadar çabuk geçtiğini görüyorum. Eskiden hep sinemanın ralanti sahneleri gibi geçen hayat, şimdi hızını gittikçe arttıran mecnun yani bozulmuş çark gibi dönüyor. Transatlantiklerin, otomobillerin, tayyarelerin, müthiş süratinden bahsolunuyor. Halbuki zaman, bunların hepsinden daha çabuk geçiyor. Halbuki zaman, kuyrukluyıldızların süratine tutuluyor, kuyrukluyıldızların süratiyle uçup gidiyor.
Hayatta muvazeneli görülenler de yarı deli, yarı iradeli sayılmalıdır. Belki bizi kurtaran da ancak bu yarı irademiz, yarı deliliğimizdir. Sıhhatimizin ve zihnimizinki bir ince tel üstünde parendeler atan bir cambazın muvazenesine benzer. Bozulmaya hazırdır. Hayata, bazen, vücut gibi, zihin de tahammül edemiyor. Vücut gibi zihin de bozuluyor. Burada beşer talihinin acı bir safhasıyla karşılaşıyoruz. Zihin bozulunca bütün oyun değişiyor. Zihnimizin bir kıvamıdır ki, -dünyaya çarpan güneş ışığının havamızı aydınlatması gibi- bize hayatı bu kadar güzel ve cazibeli gösterir. Zihnimizin bu kıvamı değişince, dünyanın da, hayatın da manası başkalaşıyor. Bütün dünya ve hayat kıymetleri altüst oluyor. O zaman artık her şey abes, nafile ve hazin gözüküyor. Hayat bir felaket oluyor.
Reklam
Ve gerçi gençlik, kendi baharında, her fikrin zehrine karşı, mevcudiyetine yayılmasına mani olan bir panzehir buluyorsa da ben, ta o zamanlarda, yavaş yavaş, başkalarının bize verdikleri kıymet ve ehemmiyet; hakkımızda besledikleri emniyet, muhabbet ve şefkat duygularının da, kendi benliğimizde akıl, sıhhat, saadet dediğimiz nimetlerin de, ne basit, ne kadar geçici şeyler olduklarını, çocukların eğlenmek için üfleyip, şişirdikleri ve bir an gözlerimizde tatlı birtakım hayal renkleriyle parıldadıktan sonra sönüveren sabun köpüklerinden daha canlı ve daha çok payidar olmadıklarını, evet, yavaş yavaş, bütün ömrüme sinen bir teessürle, düşünmeye, duymaya, anlamaya koyuluyordum...
Sayfa 67
YAZARLARDAN TAVSİYELER 1. Adalet Ağaoğlu Ölmeye Yatmak 2. Peride Celal Jaguar 3. Sevgi Soysal Tante Rosa 4. Lale Müldür Saatler Geyikler
İBRAHİM TENEKECİ 1 İSMET ÖZEL ERBAİN 2 İSMET ÖZEL ÜÇ MESELE 3 NURETTİN TOPÇU AHLAK NİZAMI 4 MUSTAFA KUTLU MENEKŞELİ MEKTUP 5 BOCURGAT HASAN AYCIN
Böylece çöl yine kıpırtısız bir hale büründü, kuzeydeki sisler, Bastiani Kalesi'nin nizami yaşamı, hepsi kıpırtısızdı; nöbetçiler nöbet alanının o ucundan bu ucuna hep aynı yolu katediyordu; alayın karavanası hep aynıydı; günler birbirine benziyor ve uygun adım yürüyen askerler gibi sonsuza değin tekrarlanıyordu.
Sayfa 202 - İletişim Yayınları, 13. baskıKitabı okudu
164 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Arkadaşlar öncelikle bu kitabı elinize aldığınızda direk hasretin,özlemin kokusu sarmalı etrafınızı,şahsen okuduğum vakitlerde ben de yoruluyor,aşkın ağırlığından,beklentilerden kurtulamıyordum,sert ve nizami bir şekilde işlenmiş duyguların açlığı,yufka yürekli vücutlarda nefes bulmuş,zaten kitabı bitirdikten sonra,yüzünüze ağır bir tokat gelmiş gibi hissedeceksiniz,o tokat aslında yüzünüze değil de içinize,o eserdeki karaktere seslenen iç sesinize çarpmıştır ve bundan dolayı öyle değişik bir ruh haline bürünürsünüz ki,toplanmak biraz zamanınızı alır sadece,Ne mutluyum ki edebiyatımızda böyle eserler var,ne kadar etkilense de yazarlarımız diğer ülkelerin yazarlarından,bugüne kadar kalmış bir mirasın değerini bilmek ve onu okumak gurur verici bir şey,sevgilerle.
Kürk Mantolu Madonna
Kürk Mantolu MadonnaSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021313,1bin okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.