Nizar Kabbani, ''Gazaba Uğramış Şiirler'' adlı kitabında, ''Kültürün, yazının, onurun, erkekliğin battığı bir çağ bu.'' derken önemli bir tespitte bulunuyor.''
Uçmak için her kuşun
İçişleri Bakanının açıklamasına ihtiyacı olsaydı
Yola çıkmak için her balığın
Çıkış iznine ihtiyacı olsaydı
Soyu tükenirdi balıkların ve kuşların
Nizar Kabbani bana hep Sezai Karakoç'un Masal siirinde anlattığı yedinci oğlu hatırlatır 20. Yüzyılın en iyi Arap şairlerinden biri belki de birincisi olan Nizar Kabbani'dir.Tarihin zorunda, emperyalist müdahalenin kucağında ve siyonist zorbalığın sessizliğinde sancılı bir anne gibi doğurur şiirlerini.Şiirleriyle Arap coğrafyasını ve özünde Islam alemini sulamıştır. Güller ve yaseminlerle geçen çocukluğunu, savaş ve yenilgi yorgunu bir hayatın tam ortasına düşmüş, şikâyetini dizelerine nakşederek nefes almıştı.Gelmiş ve gelecek olan yeryüzünün bütün diktatörlerine ithaf ettiği Horoz Kasidesi'ni yazmış olmanın şanı bile tek başına yeterdir.Hâlid Bin Velîd'in İşten Çıkarıldığının Resmidir şiirini en az bir kere bağıra bağıra okumadan ölmemeli insan. Arap şiirinin en güzel örneklerini bulabileceğiniz harika bir kitap olmuş
Benimle kal
Ki korusun maviliğini deniz
Korusun kokusunu şeftali
Fatıma'nın yüzü süredursun
Gurubun ışıkları altında takla atsın güvercin gibi
Benimle kal.. Belki Hüseyin gelir