Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Niğmet Tekgöz

Konfor ve ona bağlı tüketici zihniyet her yerde, yalnız dine olan bağlılığı değil, herhangi bir değerler sistemine olan bağlılığı da zayıflatıyor ve hatta yok ediyor.
Reklam
Manasız ve mantıksız dramlar en gelişmiş çağdaş toplumlarda insan hayatının hakikate en uygun tasviridir. Uygar hayatın dış görüntüsü konfor, iç görüntüsü ise manasızlıktır.
Bir toplumun şehirciliği ve mimarisi, o toplumun ruhunu ya da adem-i ruhunu sadık bir aynada olduğu gibi yansıtır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Tarihte var olan hiçbir hakiki İslami hareket yoktur ki aynı zamanda siyasi hareket olmasın. Bunun sebebi İslam’ın bir din olmakla beraber aynı zamanda da onun bir felsefe, ahlak, düzen, tarz, atmosfer, tek kelimeyle hayatın tamamını kuşatan bir şey olmasındandır. İslami inanç ile gayr-ı İslami yaşamak, üretmek, eğlenmek ve hüküm sürmek mümkün değildir. Bu durum ya münafıklar ya da mutsuz ve birbiriyle çatışan insanlar için geçerlidir… Hiçbir sistem kendiliğinden İslami ya da gayr-ı İslami değildir. O, onu oluşturan insanlara göre öyledir.
Okuma insanın tasavvurunu geliştirirken, gerçeklerle yüzleşmeden ikra’nın kapsamına girilemez. Uygulama ve şahit olma boyutuyla okuma süreci kemale erecektir.
Reklam
Namaz sadece dua, ibadet değildir. O, eskiden disiplin, birlik ve dayanışma okuluydu ve yeniden bu olmalıdır. O, temizlik, çalışma ve birlikteliktir.
Bilim veya din değil, bilim ve din; işte İslam bu.
Benim katkım olmaksızın dünyanın bir kısmı eksik, bitmemiş, gerçekleşmemiş olarak kalacaktır. Bu sebeple sadece iman edemem, aynı zamanda faal olmak, eylemlerde bulunmak ve çalışmak zorundayım. İman İslam’a olan aidiyetin subjektif, amel de objektif olan tarafıdır.
Nasıl söylenir, bir günahın tam ortasındayken, ortalığı inleten ezan sesi gibi içimi deşiyordu yüzü, niye bilmem. Beni bir şeye çağırdığı muhakkak, uzağında olduğum, arkamı döndüğüm bir şeye. Gidemiyor olmaktı beni öfkelendiren biliyorum.
Her güzel şey için bir eylemi var. Hiçbir ayrıntıya kayıtsız değil.
Reklam
Tuhaftı, sertti, kimsenin aklına gelmedik şeyler değildi ama kimsenin söyleyemediği şeylerdi.
Oyunları bölünmesin diye bizi almadılar aralarına bir daha. Biz insanların oyunlarını bozuyormuşuz. Öyle olsun.
(Resûlüm!) Alabildiğine yemin eden, aşağılık, daima kusur arayıp kınayan, durmadan laf götürüp getiren, iyiliği hep engelleyen, haddi aşan, günaha dadanmış, kaba ve haşin, bütün bunlardan sonra bir de soysuzlukla damgalanmış kimselerden hiç birine, mal ve oğulları vardır diye boyun eğme. —Kalem/ 10-14—
145 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.