Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
128 syf.
8/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Aklı Başında Her İnsan Biraz "Deli"dir
Not: Bu inceleme, bir incelemeden çok daha fazlasıdır. Yazım uzun olduğu için ve anlaşılma kolaylığı sağlamak adına sekiz bölüme ayırdım ve böylece daha ilgi çekici olduğunu düşündüğünüz yerlere gidip okuyabilirsiniz: – Giriş – Kitapla İlgili Düşüncelerim – Nietzsche'nin Ailesinin Sağlık Geçmişi – Nietzsche'nin Sağlık Geçmişi – Turin
Nietzsche Neden Delirdi?
Nietzsche Neden Delirdi?Ayşe Şirin Çakmakçı · Scala Yayıncılık · 20242 okunma
312 syf.
7/10 puan verdi
·
26 günde okudu
Temet Nosce; “Kendini tanı/ Kendini bil.” diyerek başlanan bir yolculuğun devamı Sapere Aude; “Aklını kullanma cesareti göster!” ile devam ediyor. Yazarın nörolojik bilgileri sunma şeklini ve birçok açıdan duruşunu beğenirim. Bu kitap daha çok ergenlik çağındaki gençler için yazılmış bir kitap ancak eğitimciler ve ebeveynlerin de okuması
Dünyanın En Yalnız Beyni
Dünyanın En Yalnız BeyniSerkan Karaismailoğlu · Ortapia Yayınları · 20231,115 okunma
Reklam
Zakkum'u nasıl bilirsiniz :)
Akdeniz ülkelerinde yaygındır. Pek bilinmez ne kadar tehlikeli bir süs bitkisi olduğu, ben çocukluğumdan beri bilirim babamın tembihleri sayesinde: "Kardeşlerine dikkat et, zehirli bu çiçek" "Zakkum zehirlenmesi; Digoksin zehirlenmesi kliniği ile büyük benzerlik göstermektedir. Semptomlara bakıldığında gastrointestinal (Karın ağrısı, bulantı, kusma vb.) nörolojik (bilinç değişiklikleri, görme bozuklukları) ve kardiyovasküler sistemde (her türlü aritmiye sebebiyet verebilir) olduğu görülmektedir. Dijital ilaç zehirlenmesiyle kıyaslandığında, zakkum zehirlenmesinde daha fazla gastrointestinal etkilenme görüldüğünü bildiren çalışmalar vardır. Ağız içinde çiğneme, ya da yutulma sözkonusu ise oral kavite değerlendirilmeli hem koroziv etki hem anjioödem yönünden tanı ve tedavi beraber yürütülmelidir. Bitkinin yutulması yada suyunun içilmesi durumlarında mutlaka koroziv özefajit yönünden değerlendirme yapılmalıdır. Lokal tedavi, klasik anaflaksi (antihistaminik, metilprednizolon, lokal pomatlar), yanık bakımı, koroziv özefajit yönetimini içermektedir." İstifade edilmesi niyetiyle...
Otizm ve şizofreni tanıları halen birbiriyle karıştırılabilmektedir. Bazı uzmanlar otistik özellikler gösteren çocukların, yetişkin olduklarında şizofrenik davranışlar geliştirdiklerini iddia ederler. Her ikisi de nörolojik bozukluklar olduğu halde, otizm gibi şizofreninin de tam ölçütleri tamamen davranışsaldır. Gelecekte beyin tarama testleri kesin tanı için yeterince gelişecektir. Bugüne dek araştırmalar her ikisinin de farklı anormallik örüntülerine sahip olduğunu göstermiştir. Kural olarak, otizm erken çocukluk döneminde başlarken, şizofreninin ilk belirtileri ergenlik veya erken yetişkinlik döneminde ortaya çıkar. Şizofreninin iki önemli unsurundan biri tutarsız düşünce eşliğinde ortaya çıkan varsanılar (halüsinasyon-lar) ve sanrılar şeklinde beliren pozitif belirtiler; diğeri ise monoton konuşma ve hissiz, neşesiz bir görüntü gibi negatif belirtilerdir. Bu negatif belirtiler otistik özellikler gösteren bireylerde rastlanan duygu noksanlığını andırır.
Cotard sendromu : Ben aslında yokum
Cotard Sendromu yani “yaşayan ölü sendromu”, kişinin kendisinin ya da vücut parçalarının öldüğünü ya da ölmekte olduğunu sandığı, ender rastlanan nöropsikiyatrik bir rahatsızlıktır. Adını, hastalığı 1880’de tanımlayan nörolog Jules Cotard’dan almıştır. Psikiyatrik tanı kitaplarında Cotard Sendromu ayrı bir hastalık olarak tanımlanmasa da, yapılan
Edinsel immun yetmezlik sendromu (AIDS)
AIDS, insan immun yetmezlik virusu (HIV)'nun neden olduğu bir retroviral hastalıktır. Enfeksiyon, CD4+ T lenfositlerin azalması ve fırsatçı hastalıklara, sekonder neoplazmlara, nörolojik belirtilere yol açan derin immunsupresyon ile karakterlidir. Her ne kadar AIDS ilk olarak Birleşik Devletler'de tarif edildiyse de, günümüzde dünyanın hemen her ülkesinde bildirilmiştir. 2009'un sonunda HIV enfeksiyonlu ve AIDS'li, %701 Afrika'da ve %20'si Asya'da olmak üzere, 33 milyondan fazla kışı yaşamaktaydı. O yıl hemen hemen 2 milyon tanı konmuş vaka ve hemen hemen 2 milyon ölüm vardı. Epideminin tanındığı 1981'den itibaren toplam ölüm sayısı 22 milyonu geçmiştir. Her ne kadar en büyük enfeksiyon sayısı Afrika'da ise de, geçen onyılda HIV enfeksiyonunda en hızlı artış Tayland, Hindistan ve Endonezya dahil Güneydoğu Asya ülkelerinde olmuştur. İstatistikler Batı dünyasında sadece biraz daha iyidir; örneğin, aşağı yukarı 1 milyon Amerikalı enfektedir (kabaca 300 de 1). Ayrıca, her iki Dünya savaşında ölenlerin toplamından fazla (500.000'den fazla) Amerikalı ölmüştür. AIDS ile ilişkili olum oranı 1995'deki en yüksek seviyesinden düşmeye devam etmektedir. Birçok bilim adamı ve klinisyenin birlikte çalışmasıyla bu modern veba konusunda yeni bir bilgi patlaması olmuştur HIV biyolojisi konusunda araştırmaların ilerlemesi o kadar hızlıdır ki, konuyu içeren herhangi bir yazı baskıya gittiğinde muhtemelen eskimiş olacaktır.
Reklam
462 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Travmanın sistematik olarak incelendiği kitabı özellikle bu alanda çalışan psikoterapist arkadaşlara öneriyorum. Travmanın tanı kriterlerinin Dsm5’te yetersizliğini eleştirerek başlayan, travmatik deneyimleri olan hasta/danışanlarla nasıl ve hangi tekniklerle çalışmalar yapılacağı tartışılarak tamamlanmıştır. Kitabı belki de diğer tartışmalardan ayıran kısmı Van Der Kolk’un bahsettiği tüm teknikleri kendi seanslarında bizzat uygulayıp sonuçlarını deneyimlemiş olmasıdır. Bu sayede teorik bilginin pratikteki etkisini görme şansımız oluyor. Ayrıca travmatik deneyimlerin nörolojik süreçleri üzerinde oldukça uzun durulmuş yetişkin ve çocuk beyni üzerindeki etkileri detaylandırılmış. Travmatik deneyimleri olanlar, bu alanda çalışanlar için fayda sağlayacak bir kitap olacağını düşünüyorum. Şimdiden okuyacaklara iyi okumalar dilerim.
Beden Kayıt Tutar
Beden Kayıt TutarBessel A. van der Kolk · Nobel Yaşam Yayınevi · 20181,454 okunma
448 syf.
8/10 puan verdi
Dikkat !
Merhaba öncelikle benim gibi dalgın ve dikkatsiz biriyseniz kitabı okumanızı öneririm çünkü kendimi bildim bileli dalgın bir çocuk olmuştum hiperaktif değil ama dalgındım aklım başka yerdeydi ve bunun bir rahatsızlık olabileceği aklıma gelmişti rahatsızlığım var deyip kendime tanı koymuyorum ancak bir profesyonel tanı koyabilir ama kendimden
Dikkat Eksikliği Bozukluğu
Dikkat Eksikliği BozukluğuEdward M. Hallowell · Pozitif Yayıncılık · 201362 okunma
Otizmin nörolojik bir bozukluk olduğu düşünülmekte ve otizmli bireylerin davranışları gözlemlenerek tanı konulmaktadır.
456 syf.
·
Puan vermedi
DSM
DSM-5 Dünya çapında psikiyatride ruhsal bozuklukları sınıflandırmak için önde gelen otorite, Amerikan Psikiyatri Birliği'nin Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabıdır. Kılavuzun ilk iki baskısı, DSM-I (1952) ve DSM-II (1968), geniş çapta etkili değildi ve büyük ölçüde önde gelen uzmanların hangi semptomların belirli zihinsel
DSM-5 Tanı Ölçütleri Başvuru El Kitabı
DSM-5 Tanı Ölçütleri Başvuru El KitabıKolektif · Hyb Yayınları · 2013123 okunma
Reklam
Sınır Kişilik Bozukluğu
Erken donemde şiddetli travmanın bazı kişilerde hem psikolojik hem de nörolojik etkiler yaratarak kimlik, duygulanım düzenleme ve ilişki kurmakta sorunlara neden olması muhtemeldir (Bnere ve Hodges) ki bunun yanında, bazı örneklerde orbıtofrontal ve hıppokampal yetersizlikler sınır kişilik bozukluğu (Berlin, Rolls ve İversen, 2005; Schmahi ve Bremner, 2006) hem de TSSB (Bremner vd., 2003) ile ilişkilendirilmektedir. Beklenebileceği üzere, sınır kişilik bozukluğunun belirtileri belirgin bir şekilde karmaşık travma sonrası sıkıntılara benzerdir (Courtois ve Ford, 2009; Herman vd., 1939; van der Kolik vd., 2005). Ne yazık bu tanı birçok ruh sağlığı danışanı için, olumsuz yaşam olaylarının etkisi ve bunlara uyum nedeniyle derinden acı çekenlerin aksine, birlikte çalışması zor, duygusal anlamda aşırı reaktif ve çoğunlukla manipülatif kişileri işaret eden olumsuz bir anlam kazandı.
Sayfa 48 - İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları
Rock and Roll Şöhretler Kulübü'ne 1996'da katılmaya hak kazanan İngiliz rock grubu Pink Floyd deneysel, psikedelik müziğiyle tanınmıştı. Grubun yavaş yavaş öne çıktığı 1960'larda kurucusu Syd Barrett dengesiz davranmaya başlamıştı. Gözlerini uzun uzun boşluğa dikip bakıyor, çılğınca fikirleri peş peşe sıralıyordu. Barrett bazen kafasına estiği
Sayfa 200 - Metis BilimKitabı okudu
324 syf.
·
Puan vermedi
Bu incelemede kitap benlik (the self) kapsamında ele alınmıştır. Renkkörü Ressamın Öyküsü -Körler için "karanlık," sağırlar için "sessizlik" neyse, akromatopsikler için gri odur. 65 yaşına kadar görüşünde problem olmayan Bay Jonathan I’ın geçirdiği bir trafik kazası sonucunda ikincil korteksi zedelenmiş ve total renkkörü
Mars'ta Bir Antropolog
Mars'ta Bir AntropologOliver Sacks · Yapı Kredi Yayınları · 2011208 okunma
20 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.