İstekler ve kütüphanecilik hk.
Merhabalar!
Beni tanıyanlarınız vardır, tanımayanlar için not düşelim, 1K kütüphanecilerinden biriyim.
Şimdiye kadar isteklerle ve kütüphanecilerle ilgili şikayetleri elimden geldiğince takip etmeye çalıştım. Çoğuna hak da verdim. Şimdi tıpkı sizin gibi ben de bazı şeyler rica etmek için yazıyorum. Yalnız okurlardan değil, kütüphaneci
Bunu not alalım, hatırlatma olsun bizlere..
gerçek sevgi ve saygı muhatabınla arana kendini ve onu koruyabilecek bir mesafe koymakla mümkün hale gelir mesafenin sıfıra indiği yerde sömürü başlar
gerçek bir yakınlık ancak mesafeyi koruyarak tesis edilebilir mesafenin sıfıra indiği yerde yakınlık değil sürtünme ve sürtüşme olur
İz YayıncılıkKitabı okudu
. . DORIAN GRAY’İN PORTRESİ . .
BİR NARSİST TÜKENİŞ’İN ANALİZİ
Yazıldığı yıl 1891’den beri okuyan herkes yaşlandı, bir tek bu roman ilk yazıldığı zamanki gibi hep genç kaldı. Her gelen yeni neslin hayranlıkla okuduğu roman –
Dorian Gray’in Portresi
Oscar Wilde’ın 1891 yılında yayımlanan felsefi romanıdır. An itibari ile tam 132 yıl geçmiş. Öyle bir roman okudum ki kitabın kapağını kapattıktan
Not alalım..
Yıllar içinde İnsanları İyileştiğinize İkna Etmenin Yolları adlı bir kitap yazabilecek kadar bilgi toplamıştım. Tersleme, ilk ve altın kuraldı. Eğer birine ukalalık edebiliyorsanız, dikkatinizi başka şeylere verebiliyorsunuz demektir. Karşınızdaki kişi bunu ağrınızın geçmeye başlamasına yorar.
Dil
Oktay Sinanoğlu 'nun dil giderse herşey gider minvalinden söylediklerini bilirsiniz, bilmezseniz de en azından bundan sonra araştırıp öğrenmelisiniz. Neticede bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıp. Velhasıl merhum Profesörün söylediklerine parelel bir şeyler söylemem gerekirse o da dilimizin bizden tamamen gitmeyeceği fakat başka milletlere aktarılıp geleceğe taşınacak bir hali kalmayacağı tezidir ki bu en tehlikelisidir merhum Profesörün dediği gibi tarzanca konuşup yazmaya devam ettikçe ne onlar gibi yüksek bir millet olacağız ne de onlar bizi yüksek bir millet olarak kabul edecek hakkımızda düşündüklerini söyleyeyim ki bunu Prof. Oktay Sinanoğlu da söyler "sömürülmeye hazır bir millet" evet ne yazık ki öyle bundan çıkış yolu nedir derseniz dilimize yabancı kelimeler sokmamak özellikle "plaza" dili dedikleri mereti ve eğer yabancı dil konuşacaksak da bunu onlardan güzel yapmalıyız ki "ya bak haklarında yapamaya çalıştıklarımızı elde edemedik bizim dilimizi bizden iyi konuşuyorlar" dedirtmeli. Sözün özeti tarzanca değil kendi dilin ve eğer toplumun her alanında bu tarz konuşma ve yazmadan kurtulmazsak sonumuzun sömürge olmak olduğunu bilerek işi ciddiye alalım. Dip not: siz sömürgecilik bitti mi zannetmiştiniz öyleyse Oktay Sinanoğlu dinlemeye ve okumaya başlamalısınız.