Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Noyan Coşkuner

Mahşerin üç atlısı
Eğer eylem meydana gelmiyorsa gerçek bir karar verilmemiştir. Eğer dilemek eylemden yoksunsa o zaman hakiki isteme yok demektir. Eğer eylem dilekten yoksunsa , o zaman da “isteme” den söz edemeyiz ; yalnızca itkisel erkinlik var demektir.
Reklam
Heil
“İki yaşamımız vardır ve ikincisi sadece tek yaşamımız olduğunu fark ettiğimizde başlar.” Konfüçyüs
Pow
Ve diğer her şey insanın kontrolü dışındaymış gibi göründüğünde bile, insan kaderine karşı tutumunu kontrol etme gücüne sahiptir; inkar edemediğini yeniden yorumlayarak yapar bunu.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ölüm ve yaşam istenci üzerine , Nietzsche
Tatmin hissi, hayatın iyi yaşandığı duygusu ölüm korkusunu hafifletmektedir. Nietzsche tipik abartısıyla şöyle demişti: “Mükemmel hale gelen, olgunlaşan her şey - ölmek ister. Olgunlaşmamış her şeyi yaşamak ister. Bütün acı çekenler yaşamak ister, böylece belki olgun ve neşeli ve arzulu olabilir - daha ilerde, daha yüksekte ve daha parlak olanları arzular.”
Zor ölüm
Hayat doyurucu göründüğünde ölmek daha az sıkıntı vericidir.
Reklam
Ölüm/ hayat tatmini
Klinisyen için özellikle faydalı olduğunu düşündüğüm bir denklem de şudur: “ ölüm anksiyetesi hayat tatmini ile ters orantılıdır. “
Terapist- Hasta uyumu ve yaklaşım
Terapistin inanc sistemi onun hastayla ilgili yorumlariyla tutarlilik saglar: Terapistin neyi arastiracagina, neyi zorlamamasi gerektigini bilmesine izin verir, böylece hastayi sasirtmaz. Terapist hastanin problemlerinin bilinçdisi kökleriyle ilgili tam ve acik bir yorumda bulunmasa bile, yine de kurnazlik ve iyi zamanlamayla, derin, sözlere dokulmeyen bir düzeyde hastanin bilincdisiyla "uyumlu" ve hastanin tamamen anlasildigini hissetmesini saglayan yorumlar yapabilir. Derinlere kök salmis, esasen varolusun en derin düzeylerine dayanan bir inanç sistemi, hastaya tabu olan hicbir konunun olmadigini , her konunun konusulabilecegi ve dahasi en derin kaygilarinin tek kisiye özgü garip kaygilar olmayip bütün insanoglu tarafindan paylasildigi bilgisini ulastirma avantajina sahiptir. Terapistin açiklayici psikopatoloji sisteminden çikan kesinlik hissi terapi için yararlidir. Terapist kesinliğinin optimal bir düzeyi vardir: Cok az ve cok fazla kesinlik geri teper. Cok az kesinlik, daha önce tartisilmis nedenlerden dolayi: gerekli güven düzeyinin olusumunu geciktirir. Diger taraftan cok fazla kesinlik katılık haline gelir. Terapist sistemine uymayan veriyi bozar ya da reddeder; üstelik terapist, varolusçu terapideki cekirdek kavramlardan biriyle -yani belirsizligin var oldugu ve her birimizin onunla birlikte yaşamayı öğrenmesi gerektigi kavramiyla- yüzlesmekten ve hastanin yuzlesmesine yardimci olmaktan kaçinir.
“Doğa nasıl boşluktan nefret ederse biz de belirsizlikten nefret ederiz.”
A cool wind
“Ölüm bize varoluşun ertelenemeyeceğini hatırlatır. Ve yaşamak icin hala zaman vardır. Eğer bir insan kendi ölümüyle karşılaşacak ve hayatı "olasılık olanağı " (Kierkegaard) olarak yaşayacak ve ölümün "başka bir olasılığın olanaksızlığı " (Heidegger) olduğunu bilecek kadar talihliyse, yaşadığı sürece son ana -ama ancak son ana- kadar hayatını değiştirme olanağı olduğunu fark eder. Bununla birlikte eğer bir insan bu gece ölürse, yarına ait bütün niyetler ve vaatler ölü doğmuş demektir.”
Reklam
Ölüm ve yaşam korkusu(döngü)
“Otto Rank "Hayat Korkusu ve Ölüm Korkusu" adli makalesinde iki savunma arasindaki iliskiyi aydinlatan temel dinamigi anlatır. Rank, bireyin içinde kendisini bazen ölüm korkusu bazen de hayat korkusu olarak gösteren birincil bir korku oldugunu düşünür. Rank, "Hayat korkusu”yla “daha büyük bir bütünle baglantiyi kaybetme"
Mama
Annesi, Irene için neden önemliydi? Annesinin mutlulugunu saglamak neden Irene' in görev ve sorumlulugundaydi? Neden annesinden ayrilamiyordu? Irene'den hayatini annesi olmadan düsünmesini istedigimde, aklina gelen ilk düsünce cok ilginçti: "Annem olmazsa benim ne yedigim kimsenin umurunda olmaz!" Annesi omzu üzerinden onu izliyor, Irene' in yediklerini not alyordu. Bilinc düzeyinde annesinin varligi Irene'i çileden cikariyordu, fakat simdi derinlere baktikça bu durumu güven verici buluyordu. Eger annesi ne yedigini izliyorsa o halde annesi baska sekillerde de onun iyiligini saglayacak demekti, Irene annesinin yalnizca hayatta olmasina degil, saglikli olmasina da gereksinim duyuyordu; annesindeki gucsuzluk, donukluk veya depresyon isaretleri derinlerde Irene için rahatsizlik vericiydi.
Olmak
“Bir süre önce Karayipler'de tek başıma kısa bir tatile çıkmıştım. Bir akşam kitap okurken, ara sıra başımı kaldırıp dalgın bir şekilde denize bakmaktan başka bir şey yapmayan genç barmene bakıyordum - bir kayanın üzerinde güneşlenen bir kertenkele olduğunu düşündüm bu adamın. Onunla kendimi karşılaştırdığımda kendimden çok honut olduğumu ve içime sıcak duyguların dolduğunu hissettim. O hiçbir şey yapmıyordu - yalnızca zaman harcıyordu; diğer taraftan ben faydalı bir şey yapıyor, okuyor, öğreniyordum. Kısacası ilerliyordum. Hepsi güzeldi, ta ki içimdeki küçük şeytan korkunç soruyu sorana dek: Nereye ilerliyordum? Nasıl? Ve (daha da kötüsü) neden? Bu sorular çok kaygı vericiydi, hala da öyleler. Sıra dışı bir güçle eve getirdiğim şey, sürekli geleceğe yönelik projeksiyonlar yapıp ölümü yenme yanılgısıyla kendimi uyuttuğumu fark edişimdi. Ben kertenkeleler gibi var olmuyorum; ben hazırlıyorum, ben oluyorum, ben degişim halindeyim. John Maynard Keynes söyle diyor: "Bir 'amaç'la hareket insanın her daim güvence altına almaya çalıştığı şey, sahte ve aldatıcı bir ölümsüzlüktür; yaptıkları için elde etmek istediği, yaptığı şeylerdeki payını zamanda ileri ittirerek ulaşmaya çalıştığı bir ölümsüzlük.” “
Güç ve özel olma arzusu
“Cesaret bu nedenle pek çokları tarafından insanoğlunun rekabet ,nüfuz,güç ve kontrol için “doğal” çabası olarak adlandırılan şeyden kaynaklanmaktadır. İnsan güce ulaştığı derecede ölüm korkusu hafifler ve özel olduğuna dair inancı güçlenir. İlerlemek , başarılı olmak , maddi zenginliğe kavuşmak, geride ölmez eserler bırakmak altta kaynayan ölümle ilgili soruları etkin bir şekilde gizleyen bir hayat tarzı haline gelir.”
Anne kaybı
“ O halde annesini kaybeden bir çocuğun, karşılaşacağı bütün streslere karşı çok daha duyarlı olduğu söylenebilir. Çocuk yalnızca ölümün farkında olmaktan kaynaklanan anksiyeteye maruz kalmamakta, aynı zamanda pek başa çıkamadığı diğer birçok stresten (kişiler arası, cinsel, okulla ilgili) kaynaklanan anksiyetelerden de aşırı şekilde etkilenmektedir. Bu nedenle çocuğun, hayatı boyunca birbiri üstüne konan nevrotik savunma mekanizmaları ve semptomlar geliştirmesi olasıdır. Kişisel ölüm korkusu en alt katmanda bulunabilir ve yalnızca kabuslarda veya bilinçdışının diğer ifadelerinde açık bir şekilde ortaya çıkar.”
57 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.