Okulu seviyorduk, sınıfı değil. Sınıf boğucuydu, ürkütücüydü. Kendimizi yabancı hissettiğiz, aşağlandığımız yerdi. Dışarıda kendi dilimizde bize sorulan her soruya çocuk aklımızla ve kendi dilimizle bülbül gibi cevap verirken, sınıfta dut yemiş bülbüle dönerdik. Öğretmenin söylediklerini anlayıp cevap verebilmek için çok çabalardık. Anlayamazdık ama; sınıfta Türkçe bilen tek kişi öğretmendi.
Sayfa 16 - Dipnot Yayınları 1. Baskı, 2020/ AnkaraKitabı okudu