Adolf Hitler
Hitler ender bir insandı. Biyograflar ve tarihçiler hiç empati kapasitesi olmadığını düşünüyorlar, belki de bunun sebebi soğuk ve şiddet içeren bir çocukluktu. Kötü bir eğitim almış, tembel, fiziksel olarak çirkin olsa da dinleyicilerini kendine hayran bırakmış, karanlık bakışıyla karşı karşıya kalanları hipotezi etmiş ve bir ulusu dalkavukluğun
Sayfa 490 - Yakamoz KitapKitabı okudu
Nasyonel Sosyalist Alman İşçi Partisi'nin (NSDAP) programı ana hatlarıyla belli olmuştu. Programın. 11 'inci maddesi, "ÇALIŞMADAN KOLAY ELDE EDİLEN GELİRİN YASAKLANMASINI"; 13'üncü mad­desi, "TRÖSTLER İN DEVLETLEŞTİRİLMESİNİ"; 14'üncü maddesi, "BÜYÜK İŞLETMELERDE KAZ A NCA ORTAK OLUNMASINI"; 16'ıncı maddesi, "BÜYÜK MARKET VE SATIŞ MAGAZALARININ KAMU­ LAŞTIRILMASINI"; 17'inci maddesi de, "ULUSAL GEREKSİNİMLERE UYGUN BİR TOPRAK REFORMUNU" öngörmekteydi.
Reklam
352 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Adolf Hitler
Adolf Hitler
' propaganda biçimlerinin en önemli niteliklerini "büyük bir topluluk üzerinde etki yapmak", "propagandayı belirli birkaç nokta üzerinde yoğunlaştırarak devamlı bu konuları tekrarlamak", "kısa ve öz bir metin hazırlamak ve "fikri yaymak için büyük inat gösterip sonucu beklemede sabırlı olmak" olarak
Propaganda
PropagandaErdinç Yücel · Karakarga Kitap · 201766 okunma
Tarihsel süreçte, tüm imkansızlıklara rağmen iktidarı ele geçirebilen sadece iki faşizm biçiminden bir tanesinin benzersiz yıkıcı (ama nihilist değil) potansiyele sahip bir ideoloji ile var olması, "Murphy Kanunlarının" özellikle grotesk ve trajik bir tezahürüdür. Faşist İtalya'nın başvurduğu Mazzinici squadrista ya da Roma imparatorluğu miti, Mosley'in Daha Büyük Britanya yaklaşımı, Degrelle'nin daha fanatik Rexistlerinin beslediği yeni bir Burgonya hayali ya da Akademik Karelia Topluluğu'nun geliştirdiği süper Fin ırkı anlayışı; bunların hiçbiri, Nazilerin Yahudisiz ırksal imparatorluk hayallerinin ima ettiği askeri şiddet ve ırksal zulüm ölçeğiyle kıyaslanamaz. Her ikisi de, savaşın patlak vermesiyle birlikte, Rusya'yı fethetmeyi ve Yahudileri fiziksel olarak dünya yüzeyinden silmeyi içerecek biçimde radikalleştiler ve tam bu noktada Üçüncü Reich emperyal hırslar ve sistematik barbarlık açısından Japon İmparatorluğu'nu bile geride bıraktı. NSDAP'ın, 1933'te iktidarı ele geçirdiğinde, toplumsal değişim programına da kattığı ve kısa süre sonra kazanacağı askeri-sınai güç ve fanatik destekle uygulamaya koyacağı kendinden menkul misyonu sapmaz bir kararlılıkla kovalayacak bir lidere sahip olması, milyonlarca insan için trajik bir durumdu.
Sayfa 362
1930'a kadar, parlamenter sistem Nazileri başarıyla marjinalize etti. Daha sonra, Hitler'in Almanya'daki başarısı, Büyük Buhran'ın etkileri ve özellikle de 1932-1934 uzun devlet krizi, Alman kan kardeşleri ölçeğinde bir kitle hareketine dönüşemese de NSDAP'ın gerçek bir popülist güç olmasını sağladı.
Sayfa 205
Heidegger için, Batı'nın kurtuluşu, zorunlu olarak, Versailles Antlaşması'nın onu sürüklediği mertebeden Almanya'nın kurtuluşunu içeriyordu. Bu amaç için Heidegger, en azından 1932 baharıyla birlikte, Hitler ve Nazileri desteklemeye başladı. NSDAP'ta, Almanya'yı depresyondan çıkarabilecek siyasal bir programdan fazlasını buldu. Başta özellikle ırkçılık ve biyolojizmi olmak üzere, bütünlüğü içinde hiç kabul et­mediyse de, bir hareket olarak Nazizm'in Marxizm'in yayılmasını durdurabileceğini ve en favori siyaset teorisyenlerinden biri olan Friedrich Naumann'ın (1860-1919) aşırı muhafazakâr görüşünü gerçekleştirebileceğini düşündü: ılımlı bir biçimde modern teknolojinin kazanımlarını temellük ederken endüstri dönemi öncesi Almanyasının ruhunu ve geleneklerini muhafaza eden bir orta Avrupa imparatorluğu oluşturabilecek karizmatik bir lider etrafında birleşmiş bir güçlü milliyetçilik ve militan bir biçimde anti-komünist sosyalizm görüşü.
Sayfa 26
Reklam
Savaştan sonra, Heidegger'in Nazizm hakkındaki ilk ifadeleriyle nasıl oynadığının en berrak örneklerinden birisi, 1935'te verdiği Einführung in die Metaphysik adlı bir dersin yayınlanmış versiyonunda (1953) bulunur. Üçüncü Reich'ın çöküşünden sekiz yıl sonra yayınlanan kitapta, Heidegger bazı kalitesiz Nazi felsefecilerine saldırır
Sayfa 20
Son olarak, savaştan sonra Almanya'nın en ünlü Katolik entelektüellerinden biri olan Max Müller hadisesi vardır.18 1928'den 1933'e kadar Müller, Heidegger'in en kıymetli öğrencilerinin iç halkasının bir üyesiydi. Ama etkin bir Nazi karşıtıydı da ve Heidegger 1 Mayıs 1933'te NSDAP'a girdiğinde, Müller Heidegger'in derslerine girmeye son vermişti. Yedi ay sonra Heidegger, Führer-rektör olarak, Müller'i "siyasal olarak uygun olmadığı" gerekçesiyle öğrenci liderliği mevkiinden attı. 1938'de Müller, Heidegger'in, üniversite yönetimine, kendisinin iyi bir bilim adamı olsa da rejimin "aleyhine niyetler taşıdığı"m bildirerek Freiburg'te öğretim üyeliği almasını engellediğini keşfetti. Mesleğinin tehlikeye girdiğini görerek Heidegger'in odasına gitti ve mektuptan bir cümleyi çıkarmasını istedi. Müller'in hatırladığı kadarıyla Heidegger, sakince, kendisine Müller'in siyaseti hakkında sorulduğunu belirtti ve "yalnızca hakikati yansıtan cevabı verdim" dedi. Ardından da "Katolik olarak bilmelisin ki herkes hakikati söylemek zorundadır" diye ekledi. Müller, "Bu meseleleri kötüye yorma meselesi değil. Mesele, benim varoluşum" cevabını verdi. 1938 Kasım'ında Berlin'deki Eğitim Bakanlığı, Müller'e "dünya görüşü ve siyasi nedenler açısından" öğretim üyeliğinin reddedildiğini bildirdi.
Sayfa 18
Heidegger ile Nazilerin öyküsü: 1. taşralı, aşırı muhafazakâr bir Alman milliyetçisi ve en azından 1932'den sonra bir Nazi sempatizanını, 2. Hitler'in iktidarı ele geçirmesinden üç ay sonra, Freiburg Üniversitesi'nin rektörü olan, NSDAP'a katılan ve Nazi hareketinin felsefî Führer'i olmaya çalışmasında başarısız olan bir kimseyi, 3. 1934'te rektörlükten ayrılan ve Nazi Partisi'nin ideallerinin duygudaş bir destekçisi olarak kalırken partinin bazı unsurlarından kendisini sakince koparan bir kimseyi, 4. 1945'te öğretimden el çektirilen, yalnızca 1951'de üniversiteye yeniden geri dönebilen ve 1976'da ölümünden sonra bile Avrupa ve Amerika'da yoğun bir şekilde takip edilmeye devam eden bir kimseyi ilgilendirir.
Sayfa 15
Heidegger'in Naziliği
1933'ten 1945'e kadar NSDAP'ın aidat ödeyen üyesi (kayıt numarası 312589, Gau Baden); Hitler'in Almanya'nın Milletler Cemiyeti'nden ayrılması kararının kabul edilmesini teşvik etmek için ulusal radyoda konuşma yapan biri, Hitler ve Nazi devriminin önde gelen propagandacısı; öğrencilerine "Teoriler ve 'fikirler' varlığınızın kuralı olmasın. Bizzat Führer ve yalnızca o bugün ve gelecekte Almanya'nın gerçekliği ve kuralıdır" diyen ve bir meslektaşına "Birey, yeri neresi olursa olsun, hiç bir şeydir. Devlet'inde halkımızın yazgısı her şeydir" diye yazan (Nisan 1933'ten Nisan 1934'e kadar) Freiburg Üniversitesi'nin rektörü. Sözde, Nazilerin gözünden düşmeye başladıktan sonra bile, "Nasyonal Sosyalizm'in deruni hakikati ve büyüklüğü"nü savunmaya devam eden Heidegger'dir bu. Weimar Cumhuriyeti'nin parti sistemini hakir gören, Homer'den (İliad II, 204) "Çokluğun yönetimi iyi değildir; tek yönetici olsun, tek bir kral" alıntısını yapmaktan hoşlanan ve görünüşe göre bu arzusunu elde eden Heidegger. Nazi çöküntüsünden yıllar sonra, Almanya'nın siyasal kurumlarının "demokratikleştirilmiş geri kalması" suçlamasında bulunmuş ve demokrasinin modern çağın en iyi siyasal sistemi olduğuna kani olmadığını söylemiştir. 1974'te arkadaşı Heinrich Petzet'ye "Avrupamız demokrasiyle aşağıdan yönetiliyor" diye yazmıştır.
Sayfa 11
Reklam
Dipnot
Hitler'in Nürnberg'de, 09.09.1936 tarihinde NSDAP'nin İmparatorluk 8. Parti Kongresi sırasında sunduğu bildiri şu şekildedir: "Nasyonal Sosyalist devlet yönetimi öyle bağımsız ve bütün ekonomik koşullann üzerinde duran öyle bir yönetimdir ki, bu yönetimin gözünde 'işçi ve işveren' ifadeleri hiçbir önemi olmayan mefhumlardır. Ulusun yüksek çıkarlan önünde/karşısında ne işveren ne de işçi söz konusudur, aksine burada yalnızca bütün bir halkın görevlendirdiği kişiler vardır."
Sayfa 10 - Jaguar KitapKitabı okudu
Olmadığımız masa yok ahahsjs
Gerçek şudur ki, bu esrarengiz Türk vatandaşı, Alman Baronu olmasaydı ne Alman İşçi Partisi (DAP, sonra NSDAP) ve Hitler ne de Holokast olurdu. Adolf Hitler’e iktidar yolunu açan ilk şahıs işte tarihe ‘çok esrarengiz’ diye kayıt düşürterek geçmiş olan bu adamdır.
240 syf.
·
Puan vermedi
·
20 saatte okudu
Auschwitz Nazi Almanyası tarafından II. Dünya Savaşı döneminde kurulmuş en büyük toplama, zorunlu çalışma, sistematik katliam ve imha kampı... İnsanlık adına utanç verici bır tarıhın tozlu sayfalarında gezindim yer yer tüylerim diken diken oldu Nazi Almanyası, Almanya'nın 1933 ile 1945 yılları arasında, Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi
60 Yıl Sonra Auschwitz
60 Yıl Sonra AuschwitzAnnette Wieviorka · İletişim Yayınları · 20065 okunma
Hitler'in hitabet becerisini keşfetmesi bir altı ay kadar sonra gerçekleşti. Winston Churchill'in ölümünden kısa bir süre önce, John F. Kennedy onun "İngiliz dilini taarruza geçirdiğini" söylemişti. Adolf Hitler'in de aynısını halkın konuştuğu Almanca için yaptığını söylemek abartılı olmaz. Tabii ki, 1940'ta Churchill eski bir değeri -İngiliz gururunu- harekete geçiriyordu, ancak Hitler görece yeni bir şeye hitap ediyordu: Almanların intikam hissi. 1921 gibi erken bir tarihte şöyle demişti: "Nefret! Nefret bizim talihimizdir!" Sürekli bunu tekrarlıyordu. Üç yıl içinde, bu adsız sansız, mahzun, sıradan eski asker NSDAP'nin (Nationalsozialistische Deutsche Arbeiterpartei), yani Alman Nasyonal Sosyalist İşçi Partisi'nin lideri oldu. Hem liderlik ve hem de hitabet yeteneğine sahipti. Kasım 1923'te o ve partisi, milliyetçi bir devrime liderlik edebilecek kadar güçlü olduklarına karar verdiler; bu hareket Münih'ten başlayıp Almanya'nın neredeyse tamamına bir hafta, belki de günler içinde yayıldı. Parti milislerinin başındaki Hitler, şehir merkezine doğru yürürken coşkulu kalabalıklar tezahürat ediyordu. Ama Münih'in muhafazakâr otoriteleri onu durdurmayı tercih ettiler. Bazı takipçilerine polis kurşunları isabet etti. Hitler kolundan ciddi bir yara alarak yere düştü. Sonuçta tutuklandı ve mahkemeye çıkarıldı. Mahkemede bazı yargıçların sesini bastırdı ve onları köşeye sıkıştırdı. Mein Kampf'ın büyük bölümünü hapisteyken yazdı. Bir yıl sonra serbestti.
Sayfa 97 - Ketebe YayınlarıKitabı okudu
BEYAZ GÜL HAREKETİ
Beyaz Gül Hareketi eylemlerine 1939 yılında, Nazi karşıtı yayınlar dağıtarak başladı. Grup, 17 yaşındaki Katolik bir Alman olan Sophie Scholl ve eski bir Hitler Gençliği üyesi olan 20 yaşındaki ağabeyi Hans tarafından organize ediliyordu. Scholl'lar, arkadaşlarıyla birlikte savaşı ve NSDAP'yi protesto eden anonim broşürler basarak tüm Almanya'ya dağıttılar. Hareketin üyeleri 18 Şubat 1943 tarihinde Münih Üniversitesi'ne broşürler bırakırken, üniversite hademesi ve Nazi Partisi üyesi Jakob Schmidt tarafından jurnallendi. İkiliyi tutuklayan Gestapo, Scholl'ların dairesinde arama yaptığında "huzur bozucu" eserler ile yüzlerce pul ve zarf buldu. Sophie ve Hans yargılandı, işkence gördü, vatana ihanetten suçlu bulundu ve dört gün sonra Münih'teki Stadelheim Hapishanesi'nde giyotinle idam edildi. Sophie ölmeden önce arkadaşlarına, "bu rejim için o kadar çok insan öldü ki birinin ona karşı ölme vakti çoktan gelmişti" diyecekti.
Sayfa 249 - Kronik YayınlarıKitabı okudu
113 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.