İnsanlar çocukları numune-i imtisal ittihaz edip kalplerini tasfiye edecekleri yerde onlara da kendi ihtiraslarını telkin ile saffe-i ahlakiyelerini bozarlar. Fıtratın elinden lekesiz doğan bu vicdanı kirletirler.
Sayfa 272Kitabı okudu
"İnsanlar çocukları numune-i imtisal ittihaz edip kalplerini tasfiye edecekleri yerde onlara da kendi ihtiraslarını telkin ile saffe-i ahlakiyelerini bozarlar."
Sayfa 272Kitabı okudu
Reklam
İnsanlar çocukları numune-i imtisal ittihaz edip kalplerini tasfiye edecekleri yerde onlara da kendi ihtiraslarını telkin ile saffe-i ahlakiyelerini bozarlar.
numune-i imtisal: kendisine uyulmaya, örnek alınmaya layık kimse veya şey. saffe-i ahlakiye: ahlaki temizlik
Batı'nın numune-i imtisal kabul edilmesi, Müslüman insanın numune olamayacağı imajını getirdi. Örnek insan olmak için, Batı kültürü farz-ı ayn yapıldı. Buna rağmen Batılı olamadık. Zaten olmamamız da gerekir. Zira Allah insanları farklı farklı yaratmıştır.
METOD
Rasûlüllah'ta bütün inananlar, hususuyle davetçiler için üsvei hasene vardır, nümune-i imtisal vardır. Allah ve Rasûlüne itaat eden, Allah'ın yolundan, Rasûlünün izinden giden, hayatında da, davetinde de Sünnet'e ittiba edenler, O'nun metodunu uygulayan, O'nun davetini yollarına nûr kandili tutanlar, hidayete erecek, hidâyete vesile olacak, necaha kavuşacak, kurtuluş yolunun önderleri olacaklardır. Allah'in nusret ve inayeti, tevfik ve hidâyeti, Rasûlüllah'ın ﷺ Sünneti'ne ittiba edenler üzerine olsun. Amin!
Sayfa 188 - hikmetevi yayınlarıKitabı okudu
Yaklaşın yamacıma bir mevzudan bahsetmek dilerim: Burada her şuurlu kardeşimin bir cemaati veya sempatisi olduğu hocaları var. Bir ipe sarılmış olmak ne güzel bir durum olmakla birlikte burada bir sıkıntılı mesele de var. Bence meselenin adı: "Cemaatini dininin önüne geçirmektir." Şunu anlıyorum ve bende bu kısmına dahilim üstelik. Kişi
Reklam
Hakimiyeti Milliye'nin 15. sayısındaki bir pasaj, İslam dünyasına nasıl bakıldığını iyi açıklar: "Davayı milliyemizin müdafaası uğrunda katlandığımız mahrumiyet ve fedakarlıklar, aynı maksatla devri mücadeleye girmiş bulunan bütün Müslüman milletlerle ruhlarımızı daha yakından birleştirerek onlara azm ve sebat için numune-i imtisal teşkil eder. İşte İrade-i Milliye'nin kuvveti bu mahiyeti hakikiyesindedir. Hürriyet ve istiklaliyetin kıymetini bilen, onun sayesinde asırlardan beri tarihine biriktirdiği zaferlerin heyecanı iftiharını hala kendisinde duyan ve sekiz yüz milyon İslamın kıble-i uhuvvetini başında tutan bir ümidin istiklal mücadelesi, tarihin cereyanı hadisatı üzerine müessir bir vakıayı azimedir." Bu anlayış içinde ulusal egemenliği için mücadele veren her topluma destek verilmiş, çabaları saygı ile anılmıştır. Hatta Faysal'ın Suriye'de Fransızlarla mücadelesine bile. Nadir olarak ve sadece bir kere Hintlilere Dünya Savaşı sırasında İngilizlere yardımlarından dolayı bir sitem varsa da, Araplardan hiç şikayet edilmemesi dikkatlerden kaçmaz, oysa Ankara'daki kadroların büyük kısmı Suriye cephesinde savaşmış kişilerdi. Aynı dönemin Arap basını ile karşılaştırılırsa büyük fark hemen görülür. Mısır'dan Irak'a kadar ki ülkelerde, sık sık eski Osmanlı yönetiminden, İttihatçılardan, Türklerden şikayete rastlanır. Açıkçası geçmişten tam kopmuş olduklarını söylemek mümkün değildir. Mamafih Ankara hareketinin özelliğini tam fark edememelerini doğal karşılamak gerekir.
Sayfa 288 - Boyut YayınlarıKitabı okudu
Bolşevizm ile beraber bilhassa Türkiye'de başlayan hareketi vatanperverane için Turanizm, Panislamizm gibi evsafdan da bahsedilmektedir. Turanizm, bir nevi emperyalizm olmak itibariyle Türkiye'de bir hayalden ibarettir. Hayalete hücum etmek ise Servantes'in kahramanlarına yakışır. Panislamizme gelince buna bir meslek ve bir gaye şeklinde yürümeğe zaten lüzum yoktur. İslamiyet, bütün salikleri arasında kavi bir imana müstenit uhuvveti umumiye tesis etmiştir. Bu uhuvveti umumiye, yek diğerine müzaharet ve bilhassa makamı Hilafete pek fedakârane merburiyeti istilzam etmekle beraber hiç bir zaman bir vahdeti siyasiye ve bir emperyalizm şekline münkalib olmamıştır. Dava-i milliyemizin müdafaası uğrunda katlandığımız mahrumiyet ve fedekarlıklar, aynı maksatla devri mücadeleye girmiş bulunan bütün Müslüman milletlerle ruhlarımızı daha yakından birleştirerek onlara azm ve sebat için nümune-i imtisal (Misal getirilecek örnek) teşkil eder. İşte irade-i milliyenin kuvveti bu mahiyeti hakimiyesindedir. Hürriyet ve istiklaliyetin kıymetini bilen, onun sayesinde asırlardan beri tarihine biriktirdiği zaferlerin heyecanı iftiharını hâlâ kendisinde duyan ve sekiz yüz milyon İslamın kıble-i uhuvvetini başında tutan bir ümidin istiklal mücadelesi, tarihin cereyanı hadisatı üzerine müessir bir vakıayı azimedir.
Sayfa 63 - Boyut YayınlarıKitabı okudu
Çocuk Eğitimi
Çocukların yetişmesinde en önemli vazife hiç şüphesiz ki ana babaya düşmektedir. Çocukların, hususen manevi hayatlarının şekillenmesi, ilk muallimleri olan anne ve babalarının yaşayış ve sözlerinin tesirleri ile olmaktadır.Çocuklarına güzel bir numune-i imtisal olan anne ve babaların evlatları da ekseriyetle güzel ahlak sahibi olup İslami ölçülerle hayatını devam ettiriyor. Böyle anne babaların muallimliğindeki Nur ve İrfan Mektebi haline dönüşen ailelerden insanlığın yüz akı âlimler ve evliyalar hep çıka gelmiştir.
Sayfa 51 - Hayrat NeşriyatKitabı okudu
Fahr-i Kâinat efendimiz, bütün alemlere peygamber olarak gönderilmiştir. Tebliğ vazifesinin sınırları bütün alemi içine alır. Hiçbir topluluk bu çemberin haricinde değildir. İnsanlığı islamda kardeş olmaya davet etmişler, hiçbir toplulukta bulunmayan düşünce, hareket ve yaşayışı tesis etme gayretinde olup, taklitten uzak, Allah'ın emirleriyle
Reklam
Selam sana; ey düşkün insanlığa sabrın kanatlarına tutunmayı öğreten göklerin öğrencisi. Selam sana; ey içimi acıtan her ne varsa yokluğa savuran şefkat meleği! Selam sana; tahammül edilmesi zor olan her türlü cahilliğe büyük bir sabır ve dirençle göğüs geren adanış anıtı! Selam sana; ey kendinden vazgeçercesine insanlığa adanan nümüne-i imtisal. Gurbetin öyle bunaltıcı ki efendim, eritmek istiyorum göz yaşlarımla tüm mesafeleri. Bir rahmet yağmuru olup yağmanı diliyorum kuraklıklarıma, Ve yorgun sular gibi dökülmek Liva-i Hamd altına. Salat ve selam sana ey aşk mürebbisi. Gönül dolusu selam ve özlem sana...
Hamdin en meşhur manası, sıfât-ı kemaliyeyi izhar etmektir. Şöyle ki: Cenab-ı Hak insanı kâinata câmi' bir nüsha ve onsekiz bin âlemi hâvi şu büyük âlemin kitabına bir fihrist olarak yaratmıştır. Ve esma-i hüsnadan herbirisinin tecelligâhı olan herbir âlemden bir örnek, bir numune, insanın cevherinde vedia bırakmıştır. Eğer insan maddî ve manevî herbir uzvunu Allah'ın emrettiği yere sarfetmekle hamdin şubelerinden olan şükr-ü örfîyi îfa ve şeriata imtisal ederse, insanın cevherinde vedia bırakılan o örneklerin herbirisi, kendi âlemine bir pencere olur. İnsan o pencereden, o âleme bakar. Ve o âleme tecelli eden sıfatla, o âlemden tezahür eden isme bir mir'at ve bir âyine olur. O vakit insan ruhuyla, cismiyle âlem-i şehadet ve âlem-i gayba bir hülâsa olur. Ve her iki âleme tecelli eden, insana da tecelli eder. İşte bu cihetle insan, sıfât-ı kemaliye-i İlahiyeye hem mazhar olur, hem müzhir olur. Nitekim Muhyiddin-i Arabî, كُنْتُ كَنْزًا مَخْفِيًّا فَخَلَقْتُ الْخَلْقَ لِيَعْرِفُون۪ى hadîs-i şerifinin beyanında: "Mahlukatı yarattım ki, bana bir âyine olsun ve o âyinede cemalimi göreyim." demiştir. İşarat-ül İ'caz - 17
Tahkikat komisyonu, Adnan Menderes, Celal Bayar
Tahkikat Komisyonu'nun kurulmasına DP içerisinden de itirazlar gelmiştir. Samet Ağaoğlu'na göre bu itirazlardan bir tanesi de Anayasa Profesörü olan Ali Fuat Başgil'e aittir. Başgil, Menderes'in sorusu üzerine mevcut kanunun "Anaya­saya aykırı" olmadığını ama kaldırılması gerektiğini söylemiştir. İstanbul' da mey­dana : gelen öğrenci olaylarına değinen Başgil; bu olayları Fransa'da 1789 yılından sonra oluşan halk hareketlerine benzetmiş ve "toplananları dağıtmak için gönderilmiş askerler ve subaylarla dağıtmaya memur olan gençlerin birbirlerine sarılarak öpüştüklerini" gözlemlediğini ifade ederek, "ordu-mektep" ilişkisine dikkat çekmek istemiştir. Menderes'in istifa etmesi gerektiğini söyleyen Başgil'e, mezkur toplantıda bulunan Bayar'ın verdiği cevap ise, Bayar'ın İttihatçı kimliği ile mütenasip olmuştur: "Şimdi tenkit değil, tahrikçileri 'numune-i imtisal' olarak 'ten­kil' zamanıdır.
148 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.