Kendi kendine, ne garip, demişti, demek bütün bir varlığı ve bu arada kendimi onun ışığında görebilmem gerekliymiş. Baş çizimci, ne buyurdunuz efendim, diye sorunca da, hiç, diye gülümsemişti, hiç ama her şey aynı anda.
Çehresi ne kadar sarıydı. Gözleri ne kadar sıcak ve derin. Benim gerçeğim sensin, diye fısıldadı, benim gerçeğim sensin ve padişahım, beni bir tek sen anlarsın. Sen beni tam anlarsın. Hiç boşluk kalmadan. Aşina mısın Hünkarım.
Reklam
Ona bulutlarını anlatacaktı. Her aksamuzeri boğaz sularına gölgelerini dökerek geçen pembe bulutları. Daha küçücük bir şehzade iken, karen arkasında Habesi bir çocukla oynadiklari oyunları. Cenneti nasıl bulutların arkasında duslediklerini, bulutlara bakarken kac kez cildirmanin eşiğine geldiğini fark ettigini. Sonra hattata, sen diyecekti, bu bulutların ait olduğu ülkeyi biliyor musun? Biliyorsan göster bana hasretim dinsin. Çocukluğunda yine koca sarayın kac kez ağladığına gizli gizli şahit olduğunu da anlatacaktı. Kaç kez soğuk sabahlara, taş duvarların ve esmer koridorlarin, zamansız salalarla açıldığını. Acılı saraydan sessiz sedasız, irili ufaklı tabutların sürü sürü çıktığını kac kez gördüğünü. Nur yüzlü ve ak sakalli ihtiyarlar tarafından gasledilirken her nasıl olduysabir köşeden seyrediverdigi mini mini ve mosmor kesilmiş bedenleri. O ihtiyarlardan birinin gözlerinde beliren iki damla yaşı. Kardeşinin göğsündeki siyah benin yerinde kocaman bir kan pihtisi belirdiğini ve berrak suyun o kan pihtisini alıp götürdüğünü. O günden sonra bütün taşlardan, duvarlardan kirli ve hiç kurumayan bir kanin sızdığını gordugunu. O sizintinin hic durmak bilmediğini ve bunu bir tek kendisi gördüğü için bütün rüyalarının kabusa dönüştüğünü. ...
Sayfa 20 - TimaşKitabı okudu
... Ama yine de herşey öldü ve ardından herkes öldü. Gözleri birer derin kuyu, hattat öldü, gül kokulu teni olan cariye, yeni Hindistan gecelerine benzeyen ulagi. Siirsiz gecilemeyecek kadar güzel gözleri olan Enderun ağası, Habesi kalfa, evin beyin, güzel ve ince yüzlü sultan. Herşey ve herkes öldü. Kenarı iğne oyali ve köşesi gül resimli mendil, elmasli saç tokası. Başı beduhlu, sonu maruf kerhi'li onca mektup, onca şiir, onca risale. Gökte bedr-i hilal, kayan yıldız, kumsalda pembe deniz kabugu. Kıyıda dalgalar, açıkta bulutlar öldü. Masal öldü. Masaldan güzel olduğu kimselerce fark edilemeyen gerçek. Hiçbirşey kalmadı geriye. Bir büyük boşluk kaldı geriye. ...
Sayfa 80 - TimaşKitabı okudu
160 syf.
·
Not rated
·
Read in 12 days
Kutuphanemde yedi yıllık okunmayi beklemenin verdiği bir yorgunluk vardı sayfalarda o yüzden çok akıcı bir okuma olduğunu söyleyemeyeceğim. Bu biraz benim okumaya ayırdığım zamanla biraz da Nazan hocanın üslubuyla alakali bir durumdu sanırım. Bir otobüste, banka yada hastane kuyruğunda, çok bunalmış olduğunuz bir zamanda okunacak bir kitap değil bana göre. Bu kitap için özel dingin ve mutlu bir zaman ayırmanız gerekiyor. Söylemler muazzam ama bütün cümleler üzerinde düşünüp hayal etmeniz gerekiyor tam manasıyla olaydan kopmamak için. Bir de öyle her hangi bir sayfada birakamiyorsunuz okumayı çünkü tekrar başladığınızda önceki sayfalarla bağlantı kurmak epey zorlaşıyor. Aralara serpiştirilmiş manzum kısımlar biraz yoğun anlamlar içerdiği için öyle hemen okuyup geçilecek cinsten olmadığı için sayfalarda ilerlemek çok kolay olmadı benim için. Bütün bunların yani sıra yine de her kütüphanede bulunması gereken bir kitap diyebilirim. Farklı bir kitabı okurken bile arada elinize alıp şöyle bir göz gezdirerek kafanızı dagitabileceginiz kadar da edebi lezzeti yoğun bir eser olmuş. Güzel mutlu dingin zamanlarının için yanınızda olması temennisiyle.
Nun Masalları
Nun MasallarıNazan Bekiroğlu · Timaş Yayınları · 20212,756 okunma
Hayır, hayır. Tez yöneticime büyük sürpriz olsun. İlk sahifeden son sahifeye kadar yazacağım ki, ey dört asır sonrasının bizim olan insanı. Biz vardık. Biz yaşadık, duyduk ve kanat açtık. Fırtınalar vardı. Denizler dalgalandı, duruldu denizler. Biz aşka ağladık ölüme de. Kederi tanıdık. Nihayetinde varabileceğimiz yerler olduğunu zannettik. Biz acı çekti, ne sular aktı. Bunlar yetmezse diyeceğim, bir dört asır daha dayanabildiyse, bizi kütüphane kapısındaki ihtiyar çınardan sorun.
Sayfa 116Kitabı okudu
Reklam
1,000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.