Bir yerde okumuştum, hayat bir dizi dönemeçten ibarettir diye. Kitap tam da bunu anlatıyor. Bir trafik kazasıyla başlıyor her şey. Duru ve Uğur mutlu bir çift iken, trafik kazasıyla hayatları farklı yöne savruluyor. İkisi de ölmemiştir fakat kocasının ses tonu ve yüzü aynı olmasına rağmen davranışları Duru'ya yabancı gelir. Sanki kocası o değilmiş gibi. Sanki kocasının ruhu bedenini terk edip onun yerine başka bir ruh geçmiş gibi.
Gecenin Rengi, psikolojinin ağır bastığı bir gizem kitabı. Yazar genç kadının hayatını altüst eden karmaşaya yoğunlaşarak, Duru ile birlikte o adamın gerçekten de kocası olup olmadığına dair akıl yürütüyoruz. Ya Duru doğruyu söylüyorsa, o halde bu adam kim sorusu kitabın sonuna kadar meşgul ediyor bizi.
Bazı arkadaşlar sonunu tahmin etmiş, ben böyle biteceğini hiç düşünmemiştim. Spoiler olacağı için yazamıyorum ama bir konuda tahminim doğru çıktı fakat diğer gelişme beni ufaktan sarstı diyebilirim. Duru'nun yerinde olmak istemezdim, hiçbir akıllı kadın bu travmayı kaldıramaz çünkü. Kitap dört dörtlük mü? Hayır değil. Yazarın ilk kitabı olmasına rağmen çok başarılı yalnız doktor hasta arasındaki ilişkiyi uzun tutmuş yazar. Okurken baya bi sıkıldım. Bir de finali daha detaylı okumak isterdim. Tüm bunlara rağmen vaktin nasıl geçtiğini anlamadığım sayfalar da çoğunluktaydı.
Not: Sayfa 184'te rüyaların gelecekten haber vermediğinden bahsedilmiş. Halbuki tam tersi. Kur'an-ı Kerim'de rüyaları yorumlayan Hz. Yusuf (a.s.) ve babası Hz. Yakub'dan (a.s.) bahsedilir.