Nurettin Topçu büyük bir fikir adamı ve ahlak felsefecisidir. Edebi eserleri ise birkaç şiir, ‘Taşralı’ adlı hikayeleri ve ‘Reha’ adlı tek romanından oluşmaktadır.
Bu eserde yirmili yaşlarda, her dem bir arayışı olan, ıstırap çekmekten usanmayan Niyazi’nin evli bir kadın olan kuş yürekli, tüm güzelliklerin onda toplandığı Reha'ya duyduğu hiç dile getirilmeyen bir aşk anlatılmakta, romanın kurgusunu da Niyazi'nin yaşadıkları ve bu yaşantıların onun ruh dünyasına yansıttığı izler oluşturmaktadır. Reha’ya duyduğu aşk Niyazi’nin kişiliğini felsefi bi derinlikle olgunlaştırmış ama Reha onun için muzdarip bir hayal olmaktan öteye gidememiştir, Niyazi’nin gerçekleri idrak edip, Reha’ya aile saadetini lanetleyen nefret dolu bir mektup yazarak İstanbul’dan ayrılmasıyla da roman son bulmuştur. Ama bu bir son değildir. Bence kuş yürekli Reha, Niyazi için beşerî aşktan ilahî aşka geçiş vesilesi oldu. Niyazi’nin ifadesiyle:
“Ve seni ilk gördüğüm, seni ilk tanıdığım gece Reha, o inzivadaki azabının hiss-i kable’l-vukuunu hatırladı. O ruh artık Rabbini bulmuş, Rabbine ermişti. Bu ızdırabın feryadını namütenahi mesafelerden ezelden beri bu ruha gönderen sendin.” (s.126)
Romanda anlatıcı kahramandır, anlatım günlük türüne benzer, eser olaydan ziyade psikolojik ruh çözümlemeleri ve tasvirlerden oluşmaktadır. Ayrıca Niyazi için bir nevi Topçu’nun kendisidir de diyebiliriz çünkü diğer eserlerinde fikir düzeyinde daima dile getirdiği düşüncelerini, hayat ve ahlak felsefesini bu romanda Niyazi karakteri üzerinde görmekte, onun düşüncelerinde okumakta ve hissetmekteyiz.