H.z Peygamber'in (s.a.s) yanında tam 7 savaşa iştirak etmiştir. O, mücahitlere yemek yapar, yaralarının tedavisi ile meşgul olur, şehit cesetlerini toplardı.
(Kandehlevi,Fezâil-i Âmâl,s.156)
Durdu Aybüke. Yine sessizce baktı karşısındaki adama. En son kim onu bu denli düşünmüştü? Zihninde bu soruya beliren hiçbir cevap yoktu. Ne bir anne ne bir baba ne de başka biri. Derin bir kalp kırıklığı ve terk edilip duran bedeninden başka hiçbir şey kalmamıştı ondan geriye. Çok küçükken bir yetimhanenin bahçesindeki ağaçtan düştüğünü hatırlıyordu. Anne kuşun, yavru kuşların nasıl beslendiğini görmek için çıkmıştı. Gözlerini açtığında en yüksekten yere çakılmıştı. Kanlar içindeki bedenini kucağına alıp başında ağlayan tek kişi ise Nurgül Öğretmen olmuştu.
Gördüğü en son sevgi de birinin hayatında arkasında gözyaşı dökecek kadar kıymetli olduğunu hissettiği tek an da buydu. Yıllar öncesinde sevdiğini sandığı adamın yanına, eğitimler yüzünden yara bere içinde giderdi. Ama o hiç bakmazdı yaralarına. Bedenine bakardı sadece. Yaraları görmezden gelirdi. Kendi işini hallederdi. Açtığı yaraları bilmezdi. Ama Süleyman biliyordu. Süleyman sadece Aybüke'ye değil, yaralarına da bakıyordu. Süleyman farklı bakıyordu. Bunu en derininde hissettiği ilk anda buydu.
Sabır ve metanet zirveye ulaşmış bu mübarek kadın, oğlu vefat ettiği zaman, emanetin yerine ulaştığının bilincinde üzüntüde aşırıya kaçmamış ve üç günden fazla da yas tutmamıştı.
Asıl adı Bereke idi.
İlk evliliğinden olan çocuğu Eymen'e izafeten 'Ümmü Eymen' künyesini almıştır. Kendisine Ümmü'z-Zibba'da denilirdi.
(İbnu Hacer,s.525)
Peygamber efendimiz'in dadısıdır.
Hz. Abbas'ın kölesi Ebu Rafi'ye zulmeden Ebu Leheb'i gören cesur Lübâbe, bu olaya müdahale ederek Ebu Leheb'in kafasına bir sopa ile vurur. Ebu Leheb feci şekilde yaralanır. Ebu Leheb, bu yaralanmadan yedi gün sonra 'adese (arapların uğursuz saydığı bir çeşit yara)' deme bir çeşit sivilceden hastalanır ve ölür.
Hz. Lübâbe (r.anha), ALLAH ve Resûlü'nün (s.a.s) azılı düşmanı Ebu Leheb'in başını yarıp ölmesine sebep olan cesur ve kahraman bir hanımefendidir.
(Şennavi, s.309)