“Allah’ım bizler mahrumiyetinden vuslatına, tardından kurbiyetine, reddinden kabulüne sığınırız. Bizi sana itaat edenlerden ve sevdiklerinden eyle. Sana şükredenlerden, sana hamd edenlerden kıl bizleri. Ey merhametlilerin en merhametlisi!”
"Nefsin en dayanamadığı şey kişinin sükût elbisesini giymesiydi. O zaman nefsin tutunacak hiçbir yanı kalmazdı. Nefis konuşmayla kendine gelir, açılırdı. Nefis susmaya dayanamazdı."
"Deve, gurbetin adı olmalıydı. Her şeyi yüklendiği koca bedeninde minicik ayaklarıyla yol alırdı. Gurbet devenin ayakları gibi küçük görünürdü de kalplere devedeki yükler gibi kocaman hasreti yükler, ince uzun bacaklarındaki mesafe gibi kalplerin arasını açardı."
"Ayrılık, dünya ile nefis bağlarını koparırdı. Onun için ayrılık nefisten tutar, vuslat kalbi kucaklardı. Dünyadan veda etmeyenler dünyayı feda edemezlerdi."
"Gece bir elbiseydi, onu az bir kul giyerdi. Allah için gayb ne ise ehl-i gece için de gece oydu. Gayba aşina olmayan gayb âlemlerini nasıl bilmezse; gafletin adı uykudan azade olmuş alnı huşu ile yere koyup yar ile hemdem olmayan da ehl-i gecenin halini bilemezdi."