Besmele - Hamdele - Salvele..
Selamünaleyküm dostlar.. İçinde bulunduğumuz zamanın hayrını diler, şerrinden Allah'a sığınırız. Malumunuzdur ki; mübarek üç ayların içerisindeyiz. Bizler de bu mübarek ayların kıymetini hatırlatıcı bir etkinlik yapmak istedik. Etkinliğimiz Recep ayının son haftasında başlayıp, Ramazan bayramının ilk gününe kadar
Risale-i Nur külliyatından ihtiyarlar ve ihtiyarlık ile ilgili bölümlerinin derlenerek ortaya çıkan küçük boy Risale-i Nurlar'dan biridir. Öyle ki bugün genç olabiliriz, gençlik gelip geçici bir süs bugünün gençleri, yarının ihtiyar adayları yani her yaştan insanın okuması gerektiğini düşündüğüm bir eser yaşlılığın ve gençliğin hükmünü tüm muhtevası ile anlatan güzel bir eser...
İhtiyarlar RisalesiBediüzzaman Said Nursî · Söz Basım Yayın · 2006430 okunma
"Allah size gerçekleri hatırlatan bir kitap
indirdi, bir elçi gönderdi. Allah'ın nurlar saçan,
yollar açan âyetlerini sizlere okuyor ki iman edip makbul ve güzel işler yapanları karanlıklardan aydınlığa çıkarsın." (Talák sûresi, 65/10, 11)
Bunun bir nümunesi Denizli Hapishanesidir. Oraya Nurlar ve o mahpuslar için yazılan Meyve Risalesi girmesiyle, üç dört ay zarfında ikiyüzden ziyade o mahpuslar öyle fevkalâde itaatli, dindarane bir salah-ı hal aldılar ki; üç dört adamı öldüren bir adam, tahta bitlerini öldürmekten çekiniyordu.
Biz bunları bu dünyada lüks ve konfora bağlananlara, sadece bu dünyayı kazanmak için çalışanlara ve bu dünyanın çakıllarını toplamak için bütün güçlerini harcayanlara bir cevap olsun diye açıklamadık; çünkü böyle bir fiil ve davranış içine girenler bizim nazarımızda kendileriyle ilgilenilmeyecek kadar ve onlara en ufak bir bilgi gösterilmeyecek kadar değersiz ve iğrenç kimselerdir.
Bunun bir numunesi Denizli Hapishanesidir. Oraya Nurlar ve mahpuslar için yazılan Meyve Risâlesi girmesiyle, üç dört ay zarfında iki yüzden ziyade o mahpuslar öyle fevkalâde itaatli, dindarâne bir salâh-ı hâl aldılar ki, üç dört adamı öldüren bir adam, tahta bitlerini öldürmekten çekiniyordu. Tam merhametli, zararsız, vatana nâfi bir uzuv olmaya başladı. Hattâ resmî memurlar bu hale hayretle ve takdirle bakıyordular. Hem daha hüküm almadan bir kısım gençler dediler: “Nurcular hapiste kalsalar, biz kendimizi mahkûm ettireceğiz ve ceza almaya çalışacağız, tâ onlardan ders alıp onlar gibi olacağız, onların dersiyle kendimizi ıslâh edeceğiz."