Spitiruel alana ilgim olmadan önce de iç sesimin rehperligini hep alırdım. Kendimle konuşurdum sürekli. Mesela bir arkadaşım var konuşuyoruz o bana sürekli derdini anlatıyor ben dinliyorum yorumluyorum üstüne gaza gelip bende anlatıyorum. Ve içimde ki ses bana o an derdi ki sus anlatma o senin hayatında kalıcı degl. Birgün gidecek. Birçok arkadaşım ve akrabam için bunu söyledi. Ne mi oldu şuan hepsi çıktı hayatimdan gerçekten de yoklar. Çocukluğum da bir değişikti kardeşimle. Hep sorardım neden bu ev neden karşı binadaki ev değilde burası. Neden bu aile neden bu yatak 😍 neden dunyadayim ve neden bu sokak. Deli gibi sorgulardim. Ve bu süreçte birşey hatırladım çocukluğumun geçtiği ev müstakil ve bahçeli bir yaz günü ben heyecanlı heyecanlı dışarı çıkıyorum kardeşimin yayına koşarak diyorum ki Gülşah biliyo musun uzaylılar hep bizi izliyor bizi duyuyolar 😂 yani sen çocuk halinle nerden biliyosun uzaylıları 😂 o dönemde internet yok bilgisayar yok TV bile izlemiyoruz yani çocuklar daha açık ve zihinsiz oluyor. Ellerimizi birbirine sürtüp enerji topu yaparak oyunlar oynardık. Yapardık yani bunları. Şimdi düşününce çocukken de birçok spitiruel deneyim yaşıyoruz. Taaaki bu döneme kadar ve sürecim hamile iken başladı bana göre. Paylaşmak istedim herkese çokça Sevgi 🤍
Metin ve Angeli 1. bölüm - Güvercinler Uçuruyorum.
Günaydın yalnızlığım; Sabah sabah gözlerimin içine giren buğulu bir güneşle kalktım. Her zamanki rutin. Duş, kahvaltı ve sigara, kahve alışkanlığımla üstüme birkaç parça kıyafet geçirip istiklalin yolunu tuttum. Raif’le karşılaştım şapelin yirmi adım gerisinde. Seni sordu, kanata kanata yaramı hala burada mı? Dedi. Evet dedim ama sen gel de bana
Reklam
Lâlettâyin
Balıkçıları izliyordum Kadınlar renkli, uzun etekli elbiseleriyle gülüşüyorlardı Yalıçapkını mahallenin muhtarı Kediler sokak serserisi bu boynuna etir sürmüş kadınların kucağında Çinekopun kokusu yayılıyor pöfür pöfür Bana birkaç demlik şiirler döktürürcesine Pencerelerden bakan teyzeler Tepemde kurusun diye asılmış ıslak çamaşırlar Sanki
Toplantıya gideceğim. Baktım geç kalma ihtimalim var, bindim bir taksiye, muhabbetçi bir arkadaş. O anlatıyor ben dinliyorum. Tam işyerinin önüne geldik. Ankara’da Bakanlıklar. Diyelim ki, taksi parası 9.75 TL tuttu, ben 10 TL uzattım. Hani hepimizin yaşadığı sahne vardır ya, taksici üstünü arıyormuş gibi yapar, siz de para üstünü alabilmek için
MACİT
Neden bilmem sürekli sahibi değişiyor bu balık lokantasının ve tadilat hiç bitmiyor. Önümüz boğaz, rengarenk konteynerleri sırtına yüklemiş yük gemileri geçiyor ağır ağır ve sürekli işleyen eski, mavi feribotlar. Pat patları bizi başka dünyalara götüren irili ufaklı balıkçı tekneleri geçiyor arada. İlk bizim şair, Sahir getirmişti beni
Çocukluktan kalma bir anım var. Bir anı mı yoksa bir rüya mı onu bile bilmiyorum. Ama yıllardır zihnimin bir köşesinde duruyor. Güneşli bir öğle sonrasında denize bakan bir evin bahçesinde uyukluyorum. Anneannem beni sedire yatırmış. Böcekler yüzümü gözümü ısırmasın diye de üzerime tülbent örtmüş. Bahçeden kadınların konuşmaları duyuluyor. Belki
Reklam
26 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.