Evet canımızı acıtan şeylerden, vedalaşmamız gerekiyor. Bazen bu birine karşı duyulan aşk, sevgi, nefret de olabilir. Bazen bu emekle inşa ettiğin hayallerin de olabilir. Bir yaz akşamında, acımasız bir el tarafından alında benim hayallerim. Beynimdeki hayal kırıklığı sokağına bırakmak zorunda kaldım hayallerimi. Orası soğuk. Ne ses var ne nefes. Bir başıma yürüyorum hayal kırıklığı sokağında. Her adımda içime batan cam kırıkları gibi parçalanan umutlarım var. Ve evet, dedim ya canımızı acıtan şeylerden vedalaşmamız gerekiyor bazen. Ama bu söylemek kadar basit bir eylem değil. Çünkü bazı şeyler gitmiyor, sessizliğe gömülüyor. Bir bank var o sokakta, demiri pas tutmuş, üstü tozlu. Oturuyorum bazen oraya, dehşetle izliyorum olan biteni. Derin bir sessizliğe gömülüyorum sonra. Çünkü bazı acılar kelime istemiyor, sadece sessizlikte büyüyor. Bir sokak lambası yanıyor uzakta, gözüme ilişiyor. Gitmek istiyorum oraya ama engel olan bir şeyler var.. Karanlık durmadan içine çekiyor beni. Ama içimde bir umut var, bir gün biri gelir de karanlıktan çekip çıkarır beni diye..