Âsım
Bir alay mekteb-i ali denilen yerler var; Sorunuz bunlara millet ne verir? Milyonlar: Şu ne? Mülkiyye. Bu? Tıbbiyye. Bu? Bahriyye. O ne? O mu? Baytar. Bu? Ziraat. Şu? Mühendishane. Çok güzel, hiçbiri hakkında sözüm yok; yalnız, Ne yetiştirdi ki şunlar acaba? Anlatınız! İşimiz düştü mü tersaneye, yahud denize, Mutlaka, adetimizdir, koşarız İngiliz'e, Bir yıkık köprü için Belçika'dan kalfa gelir; Hekimin hazıkı bilmem nereden celbedilir. Mesela büdce hesabatını yoktur çıkaran ... Hadi maliyyeye gelsin bakalım Mösyö Loran. Hani tezgahlarınız nerde? Sanayi' nerde? Ya Brüksel'de, ya Berlin' de, ya Mançester'de! Biz ne müfti, ne imam istemişiz Avrupa' dan; Ne de ukbada şefa'at dileriz Rimpapa'dan Siz gidin bunları ıslaha bakın peyderpey; Hocadan, medreseden vazgeçiniz, Vali Bey!"
Sayfa 376
Kafesteki Kuşların Gittiği Yerler
Güzel sanmıştım, değilmiş madem Ekmeğin aldığı kadarmış dünya, Sesime götürsün o vakit beni Yalnız bir kere gördüğüm rüya.
Sayfa 26 - Profil KitapKitabı okudu
Reklam
 Son söz     Sınır kasabaları  
Dünya üzerinde ilerliyorum; saatler boyunca mesafeler katediyor, yeni coğrafyalara ve burada yaşayan tanımadığım insanların hayatlarına dalıyorum. İlk kez adım attığım bu yerler karşısında heyecanlanıyorum. Ve kendimi şanslı hissediyorum... Vardığım her bir sınır kasabasıyla birlikte, farklı bir dünyanın kapılarının açıldığını biliyorum. Bir
Sayfa 201 - undefined
Bu cennetin zebanileri de vardır. Peki, kimlerdir Acemi Ruhlar Cenneti’nin zebanileri? Bahsettiğim Hayy’laz’a dönüştürülen Hayy’lardır. Hayy’lar bu mekânda yaşayanlara acı verirler. Onların bu cennet’te yerleri yoktur. Hayy’lar acemi ruhlara; görmeyi, duymayı istemedikleri şeyleri yani iyiliği, güzelliği, zamanı, mekânı, şiiri, resmi, aşkı ve en önemlisi de ölümü hatırlatırlar. İşte bu yüzden acemi ruhlar tarafından Hayy-laz damgasını yerler. Hayy-laz damgasını yemiş her ruh, artık Rütbeli Ruhlar Cehhennemi’ne terfi etmiştir, o artık rütbelidir, damgalı değil! Onlar artık Acemi Ruhlar Cenneti’nden sıyrılıp dimâğlarından fırlayan ateş toplarıyla fethettikleri bölgede güller içinde yanmaya hazırdırlar. Rütbeli Ruhlar Cehennemi’nin ortasından geçen gölün kıyısında durup gölün tertemiz akışını seyre dalan her ruh, Nehir Tanrısı Kephissos’un güzel oğlu Narkissos’un aksine, gözlerini gözyaşı selinde yitiren kul Yakub’un oğlu Yusuf’tur. Böyle bir ruh, gölün yüzeyinde kendi sûretini değil, acemi ruhların sefaletini görür. Görür ve tablo çizer, şiir yazar, âşık olur, iyilik eder, güzeli sever ve zaman mekân koordinatlarını sayarak ölümü bekler. Hâsılı, bu korda yanar ve arınır. Şair, her sanatkâr gibi acemi ruhların koşuşturduğu cennette acımasız bir zebani fakat rütbeli ruhların gezindiği cehennemde, orada tutuşan güllerin büyük alevlerini coşturan ve şâhikadan ince bir müzikle düşen, müstesnâ bir damladır.
Önsözden:
Kitap okumanın sayısız güzel yanları vardır. Bana kalırsa en güzeli, insanın kendisiyle baş başa kalmasıdır. Kendisiyle demek doğru mu acaba? Hayır. Yazarla baş başa kalmasıdır. Çünkü okurken, o yazarın dünyasında dolaşır, yeni insanlar, yeni yerler tanırsınız.
Sayfa 7 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
... Bir de Vehbi Dede' ye soralım. O öteki hacılara, hocalara benzemez. Ne dersin Dede Efendi? İlerleme için şeytanın namını yükseltelim mi? Dede tatlı tatlı güldü: - Bence şeytan ve Allah diye kainatta iki kuvvet yoktur. Hepsi, her şey bir tek hakikatin, bir tek kudretin görünüşü. Cüz ve ferdlerden en muazzam güneşlere kadar, insandan, göze
Sayfa 86 - Can Yayınları
657 öğeden 641 ile 650 arasındakiler gösteriliyor.