O kadar çok şey geçti ki gözlerimizin önünden Sonunda hiçbir şey göremez olduk.
"Allah seni, Asla reddetmez. Allah sırlarını açığa vurmaz. Allah tövbeni asla geri çevirmez. Allah dualarindan asla yorulmaz. O seni asla yarı yolda bırakmaz. Ve Allah seni kimsenin sevemeyeceği kadar, çok seviyor. Rabb'ine ve planlarına güven. "
Reklam
Zira düşünüyorum ki ve belki de biliyorum ki insan en çok üzüldüğü zaman ellerini duaya açar. İstediği olmadığında yalvarır en çok Allah'a, başına bir kötü iş geldiğinde sessizce kıpırdanmaya başlar dudakları. Ozaman gerçekten de hüzün, sıkıntı, keder o kadar da kötü değildir demek ki. Bilmiyorum...
Mümkün olduğu kadar soyutlan ve uzaklaş her şeyden, sonra şunu düşün mesela, kahveyi karıştırdığın kaşığa, çay kaşığı mı diyorsun kahve kaşığı mı? Evet, biz de böyle çok yönlü olmalıyız ama zamanda yapışmalı üstümüze... Kahveyi çay kaşığıyla karıştırıyoruz. O kaşığın üzerine yapışmış çay kaşığı lafı kimse kahve kaşığı demez. Hayat böyle işte, biri üzerine yapışsın, adın o olsun ama sen yine de kaşık ol. Herkes seni çay kaşığı diye bilsin, sen kahveyi de karıştır.
Her şeye ve hatta onca kötülüğe rağmen ince ruhlu insanların dünyaya vâkıf olduğu, Aşk'ın insanı hakîkate götüren en hakîkatli duygu olduğunun bilindiği bir çağda yaşamak ümidi ile yaşıyorum. Her ne kadar bu ümidimin ait olduğu "o çağ" çok uzak bir diyar gibi ötelerde dursa da.🌱
Gençken incinirdim. Ah, o kadar çok incinirdim ki!
Sayfa 11
Reklam
Şu dünyada işe yaramaz insanlara bizim ülkemiz kadar ihtiyaç duyan başka hiçbir ülke yoktur. Bizde Düşünce sürekli eylemle ilişkilendirilip yozlaştırılıyor. İnsanların aşın çalışıp az eğitim aldıkları bir çağda yaşıyoruz, çağımızda insanlar o kadar çok çalışıyorlar ki sonunda aptallaşıyorlar.
Sayfa 21 - Can yayınlarıKitabı okuyor
"Bir kadının temel niteliği, erkekler tarafından desteklenmesi ve onların ihtiyaçlarını karşılamasıdır." demişti; kadınlardan zihinsel açıdan hiçbir şey beklenemeyeceğini söyleyen o kadar çok erkek vardı ki.
Sonra farkına vardım ki aslında ben yokum, o kadar çok yokum ki belirgin bir yokluğum var, zaten yoktan var oldum, varken nasıl yok olayım.
“Ne kadar az bilirsen o kadar iyi uyursun” der Gorki: İzahını Sartre yapar; “Uyursan gece biter, uyuyamazsan sen." Son noktayı Freud koyar: “Çok uyumak kaçmaktır, uyuyamamaksa yakalanmak."
Reklam
Çoğuna göre hayat, kafa yormadan yaşanan can sıkıcı bir şeydir, arada bir neşeli molalarla bölünen hüzünlü bir şeydir, cenazelerin yanında nöbet tuttuğumuz gecelerde sakin saatleri ve bekleme mecburiyetini geçiştirmek için anlatılan fıkralara benzeyen bir şeydir. Hayatı bir gözyaşı vadisi olarak kabul etmeyi hep anlamsız bulmuşumdur: Bir gözyaşı vadisi olduğuna şüphe yok elbette, ama çok az gözyaşı döküldüğü kesin. Heine, büyük trajedilerin ardından son noktayı sümkürerek koyarız, demişti. .. Hayat, bilincine varsak çekilmez hale gelirdi. Neyse ki buna kalkışmıyoruz bile. Bilinçsizliğimizle, yararsız, anlamsız hayat tarzımızla hayvanlardan farkımız yok, pek inandırıcı gelmiyor ama, görünüşe bakılırsa öleceklerini önceden bilmeyen hayvanların aksine biz öleceğimizi öngörebiliyoruz, ne var ki ölümü o kadar çok unutuşun, dalgınlığın ve taşkınlığın arasından görüyoruz ki, bu konu üzerinde pek uzun boylu düşünmediğimiz söylenebilir.
206 syf.
·
Puan vermedi
"Bakın, biz psikopatlardan oluşan bir aile değiliz. Bazılırımız iyi, bazılarımız kötü ve bazılarımız da yalnızca şanssız. Ben hangisiyim? Henüz bunu çözemedim. ... Ben birini öldürdüm mi? Evet öldürdüm. Kimdi o? Haydi başlayalım." Ernest Cunningham, her şeyden habersiz abisinin çağırdığı yere gider ve karşılaştığı manzara karşısında neye uğradığını şaşırır. Karşısında bir ceset ve çantayla para vardır. Abisi ise her ne kadar onu öldürenin kendisi olmadığını söylese de olanlar olmuştur ve her şey bu olayla başlar. Daha sonra abisi Michael cezaevinden çıkacağı için tüm aile, Sky Lounge Mountain dağ evinde toplanır, amaç uzun zaman sonra tüm ailenin bir araya gelnesidir ancak geçmişte yaşanan olaylar, Cunningham ailesinin peşini bırakmaz ve bir seri katille kovalamaca oynarlar. Kitap kompleks bir şekilde kaleme alınmış. Kitabın başında, aralarında Agatha Christie'nin de bulunduğu Dedektif Kulübü kuralları kalem kalem alınmış ve yazar buna dayanarak tüm kitabı ele alacağını göstermiş. Olay örgüsünde her ne kadar olaylara dışarıdan baksak da yazar ara ara kendini hissettirerek dipnotlar vermiş ve samimi bir üslup havası oluşmuş. Açıkçası, kitabın isminden hareketler her aile ferdinin bir cinayet işlediğini düşünmüştüm ama bunların hepsi fiili olarak değilmiş, şayet yazar da buna değinmiş kitabın sonlarına doğru. Kurgu olarak güzel olsa da çok aman aman heyecan yaratan, şok geçirdiğim bir kitap olmadı ne yazık ki. Daha şaşırtıcı bir sonla bitmesini beklerken düğüm söker gibi tüm olaylar art arda çözüldü ve bitti.
Ailemdeki Herkes Birini Öldürdü
Ailemdeki Herkes Birini ÖldürdüBenjamin Stevenson · Altın Kitaplar Yayınevi · 03 okunma
80 syf.
10/10 puan verdi
·
7 saatte okudu
Görec: İlk Oruç-Nuriye Ecmel
“Çocuk kitabı deyip geçme” isimli incelerimde yeni bir kitap… Miniminnak 7 yaşında, akça, pakça, güzelce bir kızımız Nuriye Ecmel:) tabi biraz da yaramazca… İlk kez oruç tutacağı için de bayağı heyecanlı… Okurken onun heyecanı bizleri de sardı ve bir o kadar da eğlendirdi… Çok beğenerek okundu. İçerisinde büyükler içinde harika mesajlar vardı. Önce büyükler okumalı sonra da anlayacağına ve yaşına uygun olduğuna inandığımız her yavrucağa okutulması gereken harika bir kitap…
Görev: İlk Oruç - Nuriye Ecmel
Görev: İlk Oruç - Nuriye EcmelMerve Özcan · Gülce Çocuk · 202417 okunma
Çığlık
"Kollarımı okşuyordu ama ben uzaklaşmaya kalkışınca ellerimi tuttu. Sesi zihnime doldu. "Kuralları çiğneyebilirim. Şu anda dönüp giderim ve baş meleklerin kurallarına göre oynamaya son veririz." Bunları o kadar kararlı bir tavırla ve öylesine kolayca söylemişti ki bunu ilk kez düşünmediğini anladım. Bu uzun, çok uzun zamandır hayalini kurduğu bir plandı."
Sayfa 224 - Pegasus Yayınları
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.