829
Yalnız kalmak zamanıydı artık! bu yaz akşamının ve günün saçma sapan gündeminin sıcaklığından kaçmak için. Evde bırakılacaklar tamamdı; Anne gözlerinden,Baba alnının başına en yakından öpülmüş,Otis ise ilk defa avucumdan beslenmişti. Benimle gelecekler ise her zaman ki gibi,postacı çantamda olan "kitap,su ve kalemler" ve tüm yalnızlığım
islam felsefesini anlayamıyorum, olmak istemediğim yerlerin baş karakteri gibiyim, kitapların görünmeyen karakterini sevmekte ısrar ediyorum, uzağa takığım. elma çiçeği büyütmekte kararsıž ve hüzünlüyüm. hindilerin hâlâ intihara meyilli olduklarını düşünüyorum, gözlere bakmayı seviyorum bazen. bazen tiksiniyorum yaşamaktan, soğukta çok üşüyorum sıcakta abartısız bayılıyorum. akşam üzerine aşıkam. sevgiden olası olası uzağam. samimiyetsiz geliyor insanlar bana ama gollum samimi. İki hayalî arkadaşım var birinin adı yusuf amca diğeri Ayşe bacı.. ikisini de görmeden sevdim. inşallah isimleri gibidirler. insanlara isimleri ile hitap etmeyi severim ve yemyeşil ovalar da deli gibi koşup yağmurun altında deli gibi ıslanmayı. atlara imreniyorum, aşıklara üzülüyorum. ve kendimi yok sayıyorum bir gölgenin güneşinde, ki o kadar uzanıyorum yer yüzünde. kedimi kaybettim ve hayvanlardan uzak durmaya başladım sevmek benden uzak dursun aman aman. gerisini uyuzlar ve saçma şairler yazsın.
Reklam
Bazan bütün insanları boyunlarına sarılıp öpecek kadar seviyorum, bazan da hiçbirinin yüzünü görmek istemiyorum. Bu nefret filan değil... İnsanlardan nefret etmeyi düşünmedim bile... Sadece bir yalnızlık ihtiyacı. Öyle günlerim oluyor ki, etrafımda küçük bir hareket, en hafif bir ses bile istemiyorum. Taşıp dökülecek kadar kendi kendimi doyurduğumu hissediyorum. Kafamda, hiçbir şeyle değişilmesi mümkün olmayan muazzam hayaller, bana her şeylerden daha kuvvetli görünen fikirler birbirini kovalıyor... Fakat sonra birdenbire etrafımda bana yakın birini arıyorum. Bütün bu beynimde geçen şeyleri teker teker, uzun uzun anlatacak birini. O zaman ne kadar hazin bir hal aldığımı tasavvur edemezsiniz. Kış günü sokağa atılmış üç günlük bir kedi yavrusu gibi kendimi zavallı hissediyorum. Odamdaki duvarlar birdenbire büyüyüveriyor. Pencerelerin dışındaki şehir ve hayat bir anda, insanı içinde boğacak kadar kudretli ve geniş oluyor... Zannediyorum ki, tasavvuru bile baş döndüren bir süratle hiç durmadan koşup giden bu hayat ve bir avuç toprağının bile doğru dürüst esrarına varamadığımız bu karmakarışık dünya beni bir buğday tanesi, bir karınca gibi ezip geçiverecek... Böyle acz içindeyken odamda her şey bana küçüklüğümü ve zavallılığımı haykırıyor. Sokağa fırlıyorum. Bir tek yakın çehre görsem de yanında yürüsem, hiç ses çıkarmadan yürüsem diyorum. Halbuki ara sıra karşılaştığım ahbapları görmemezliğe geliyorum. Hiçbiri bana bu anda yardıma çağrılacak kadar yakın görünmüyor. Bilmem beni anlıyor musunuz?..
Sabahattin Ali
Sabahattin Ali
/ içimiz
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki Şeytan
Almanya'da katıldığı bir söyleşiden dönen Can Yücel'e "Almanya'yı nasıl buldun?" diye sorarlar. Can Yücel sinirle cevap verir "Nasıl olacak ulan, her şey öyle düzgün ki, insanın kafası karışıyor." 😉 Yalan da değil. Karmaşıklığa o kadar alışmışız ki, işimiz biraz yolunda gitse, yönümüzü kaybediyoruz. Ya da bir parça gülsek, “Çok güldük. Bakalım başımıza ne gelecek?” diye tedirgin oluyoruz. Kaygılı ve kaos dolu bir toplum olduk vesselam. Memleketin yarısı hastanelik, yarısı hapishanelik. Her işimiz yarım yamalak. Her işimiz özensiz. Sabah fırına gittim. Sade poğaça kalmamış. Fırın sahibi “Peynirli poğaça var, vereyim mi?” diye sordu. “Peynirli sevmiyorum.” dedim. Sırıttı. “Yok yok” dedi “Zaten adı peynirli poğaça. Arada bir denk gelirse, peynir koyuyoruz.” dedi. Aziz Usta’nın dediği gibi. “Yaptığımız en iyi şey ayran. Ama onun da yarısı su.”
BİLMENİZ GEREKEN EVRİM GERÇEKLERİ:
1. Evrim bir olgudur, yani bilimsel bir gerçektir. 2. Evrimin çürütüldüğü iddialarının hiçbir karşılığı yoktur. Klasik dinci yalanlarından bir tanesidir. 3. Bilim dünyasında evrimin gerçekliğine dair en küçük bir tartışma bile YOKTUR. 4. Evrim konusunda yazılmış 200.000’den fazla bilimsel makale vardır. Her biri evrim için birer kanıt
İşte size, sonsuza kadar hiç değişmeyecek, gerçeğin ve hakikatin tek gerçek bilgisi! Ne kadar bilirsen bil, ister evliya ol ister alim, ister ulema ol, ister felsefeci, ister bilgin. İsterse tahayyül-i idrakin sonsuzluğu sağ eliyle kucaklasın. Bugün doğru bildiğin, yarının hakikate giden yolda, gerçeğin ağaç kolları gibi kurumaya mahkum, devri
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.