Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
kaç kişiyi öldürdüm düşlerimde kaç kilo çekerdi yalnızlık kaç kere ezildim altında yaz yağmurlarının belki de palyaçolar ağlardı pazartesi sabahları her sirk geldiğinde ağlamaklı olurduk hep ağlamaklı olurduk gülünecek halimize
Geçmiş oIan dünden hiç yad etme, yarın da geImemişken feryad etme, düşünme geIeceği de geçmişi de, şimdi şen oI da yaşamı berbad etme. Eğer her şeyini kaybetmişsen ve cebinde bir ekmek aIacak kadar paran kaImışsa, git kendine bir demet menekşe aI ve ruhunu besIe. Bence bu çok anIamIıdır ve kişinin önceIikIe ruhunu besIemesi Iazım. Kendini satmayan
Reklam
218 syf.
8/10 puan verdi
Eserin en ilginç yönü, anlattığı aşk değil, hayal dünyasında yaşayan, yalnız ve kendini sosyal hayattan soyutlamış gencin, bu aşk ile kaçırdıklarını fark etmesi, gerçek hayat-hayal dünyası karşılaştırması yaparak, bilinçli olarak tercih ettiği hayal dünyasının tahlilini yapmış olmasıdır. Bu tahlilde kahramanımız şunları der: “…şimdiye kadar
Beyaz Geceler
Beyaz GecelerFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202073,8bin okunma
360 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
"Bana bir seferinde sokak adın olarak neden Day'i seçtiğini anlatmıştın. Her yeni sabahla birlikte her şey tekrar mümkündür, değil mi?" "Bazen güneş daha erken batar. Günler sonsuza kadar sürmez, bilirsin. Ama elimden gelen en iyi şekilde mücadele edeceğim. Sana bunun sözünü verebilirim." Dünden beri bekledim. Uyudum uyandım,
Şampiyon
ŞampiyonMarie Lu · Pegasus Yayınları · 20152,437 okunma
İnsan, kapalı bir pencerenin dibinde vızıldıyan kör ve nafile bir böcekten başka nedir ki? Pencerenin ötesindeki ışık ve ısı odağını içgüdüsel olarak hisseder. Ama kördür, göremez; ışıkla arasına giren şeyi de göremez. Dolayısıyla, gözü dönmüş bir halde ışığa yaklaşmaya çalışır. Işıktan uzaklaşsa da, pencereden geçerek ona asla yaklaşamaz. Bilim, bu böceğe nasıl yardım edebilir? Camın yüzeyinin eğri büğrülüğünü, pürüzlerini keşfedebilir, kimi yerinin daha kalın kimi yerinin daha ince olduğunu, bir yerinin daha kaba başka yerinin daha incelikli olduğunu saptayabilir. Ama kibar filozof, bütün bunlarla ışığa ne kadar yaklaşabilir? Gerçekten görebilecek kadar yakın olabilir mi? Sanırım dışardaki ışığa kendini fırlatabilmek için, pencereyi bir biçimde zorlamayı her şeye rağmen başaran dahi insan ya da şairdir. O zaman da, herkesten çok daha öteye gitmenin sıcaklığını ve sevincini hisseder; ama o bile hep kör değil midir? Ezeli Hakikati gerçekten daha yakından tanıyabilir mi o? İzin verin metaforu biraz daha sürdüreyim. Kimileri pencereden ters yönde geri geri uzaklaşır ve önünde pencereyi bulamayınca, işte, o zaman "Camı aştık!" diye haykırırlar.
Dün gece kim bilir kaç tane annenin ciğeri yandı? Kaç babanın demir bir el söktü yüreğini? Kaç kadın sevdiğini uğurladı yanağından usul usul süzülen göz yaşlarıyla? Kaç çocuk eksik kaldı? Kaç kişi bundan sonra yarım yamalak devam edecek hayatına? Duyduğum da bir kor düştü sanki yüreğime, dedim ki kendi kendime annesi, babası, eşi, sevgilisi, abisi, kardeşi, evlatları ne haldedir şimdi bu fidanların? Ve tüm bu acı yetmezmiş gibi buna sebep olanların çıkıp pişkin pişkin tavırlar sergilemelerine, hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam etmelerine, siz böyle yaparsanız işte böyle olur gibi davranmalarına dayanmak zorunda kalıyoruz. Bütün gece bir damla uyku girmedi gözüme, saçma ama bizim evin telefonu çalacak gibi bekledim. Bir iyi haber, tutunulacak bir dal aradım ama sabah gördüm ki o kadar cana rağmen dünya aynı dünya. İnsanlar hala çıkar peşinde, insanları uyutmaya çalışan baştakiler, uyutulmaya can atan yönetilenler, canımız yandı durum budur demekten bile korkan gazeteler, yayın akışlarını bile değiştirmeyen kanallar, sessiz sedasız insanlar.. Bu düzen ne zaman değişir bilmem ama aydı işte yeni bir gün daha..
Reklam
‘Saat 9’u 5 gece Atam Dolmabahçe’de gözlerini kapamış, bütün dünya ağlamış…’ Fakat nedense kimse anlamamış… Bir vukuat olunca, bir haksızlık olunca ve illa 10 Kasımlarda ‘Atam kalk gel, çık, kurtar bizi’… Oldu! Başka derdin? O bir kere kurtarmış, bize de yol göstermiş, nasıl yapman gerektiğini anlatmış. Senden de o çizgide yürümeni beklemiş,
Sultan Murad da yiğit, gözünü daldan budaktan esirgemez bir padişah imiş. Bağdat üstüne sefer eylemeye karar vermiş. O kavli kararında olsun, Murad’ın anası birgün padişah oğlunu huzuruna çağırmış, “oğlum Murad,” demiş, “sefere gidiyorsun Bağdat üstüne, hayırlı uğurlu, kademli olsun. Osmanlı büyük bir devlet, senin de yer götürmez askerin var, var
Sayfa 306 - Görsel YayınlarKitabı okudu
Üzerinde ”EN GÜZELE” yazılı, altından bir elmayı, şölenin yapıldığı salonun ortasına bırakıverdi. Doğal olarak bütün tanrıçalar, bu elmaya sahip olmak istediklerinden uzun tartışmalar oldu. Sonunda üç büyük tanrıça dışında diğerleri çekildiler. Ama kudret tanrıçası Hera, zekâ tanrıçası Palas Athena ve Aşk tanrıçası Afrodit elmaya sahip olmakta
Halk Okulu: Kışla Daha İsveç egemenliği dönemindeyken Finler’in kendi anayasa kurumları vardı. Bu yasa gereğince Finler’in Seym denilen bir parlamentoları vardı. Kendilerine mahsus posta pulu ve para birimleri vardı. Az sayıda da orduya sahiplerdi. Finler, Rus egemenliğine geçtikten sonra da bu kurum ve haklarını korudular. Ancak
Reklam
Beyaz Zambaklar Ülkesinde
Kendini Halkın Sağlığına Adayan Doktor... Bir Köy Doktorunun Hatıraları adlı eserin yazarı, göreve başladığı ilk günden beri günlük tutuyor ve Tıp Fakültesini nasıl bitirdiğini, bölge hizmetine hangi niyetle başladığını kaydediyor. Talihi kendisine pek yardımcı olmamış, çocukluğunu ve gençliğini muhtaçlık ve yokluk içinde geçirmiş.
SAKIN ALLAH'I ZALİMLERİN YAPTIKLARINDAN HABERSİZ SANMA Bir Müslüman, Yahudi komşusundan borç alır. Fakat ödeme vakti geldiğinde borcunu inkâr eder, komşusunu yalancılıkla suçlar. Tartışma büyür. Birlikte Kadı’ya giderler. Borcu veren Yahudi, komşusuna güvendiği için senet almamış, şahit de tutmamıştır. Bu şartlar altında Kadı hükmedemez. Geriye
Zaman Gazetesi'nde yayımlanmayan son yazısı
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.