O kadar güzel anlatmış ki üşenmeden yazdım!
"Genel olarak kullanılan bir tanım vardır; 'Dünyanın yuvarlak olduğunu bilmeyen insanlar onun bir öküzün boynuzları üzerindeki düzlük olduğuna inanırlardı.' ya da bunun gibi bir cümle. Fakat bu cümlede bilmek ve inanmak üzerine yapılan gönderme dikkat çekicidir. Aslında cümle şöyle olmalıdır; Hep aynı yöne giderek başladığı yere gelebileceğine inanmayan insanlar, dünyayı düz sanıyorlardı. Sanıyorlardı çünkü o zamanın bilgiye hükmeden ileri gelenleri, gerçeğin bu olduğunu söylüyordu. Yani o zamanın bilgisi buydu. O dönemde yaşasaydınız dünyanın yuvarlak olduğunu biliyorum diyemezdiniz. Dünyanın yuvarlak olduğuna inanıyorum diyebilirdiniz. Ve karşılığında muhtemelen size şöyle bir cümle kurarlardı; 'Nasıl olur, dünyanın düz olduğunu bilmiyor musun?' Şu an herhangi bir bilim adamı çıkıp size uzaylıların varlığına inanıyorum diyebilir fakat uzaylıların var olduğunu biliyorum diyemez. Ancak bundan asırlar sonra kim bilir neler görecek olan insanlar tarihi yazarken 'Başka gezegenlerde de hayat olduğunu bilmeyen insanlar, evrende yalnız olduklarına inanıyorlardı.' ibaresini kullanacaklardır. Gördün mü? Bilimin kibri böyle bir şeydir işte. Günümüzde inandığın şeyler, gelecekte ispatlandığında bilgi olur ve bugünün kesin görülen gerçekleri, sadece yanlış bir inanç olarak değerlendirilir. İnanç bilimin huzurunda zaman içerisinde gerçeğe dönüşüyorsa, inandığın şey gerçektir. Bilmek insan zihni için bir emekleme aşamasıdır, inandıkça ayağa kalkıp koşmaya başlarsın."