Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Özgürlük hk. Mülahaza
Aslında Aliya İzzetbegoviç'in "Özgürlüğe Kaçışım" adlı eseri bu konuda beni çok etkiledi diyebilirim. Özgürlük kavramı ne, nedir bu özgürlük adına verilen savaş ? -Aslında tam olarak bunun net bir cevabını vermek mümkün mü o bile belirsiz. 1- Mesela, bir mahkum mu daha özgürdür yoksa bir köle mi ? 2- Yada, bir köle mi daha
Kalble Yeterli Değil...
Şeyh Hamd Bin Atik (rahimehullah) şöyle der: “Ayette geçen “ve bede’a” sözcüğü, “ortaya çıktı” ve “belirdi” anlamındadır. Düşmanlığın öfkeden önce belirtilmesine dikkat edilmelidir. Şöyle ki birincisi, ikincisinden daha önemlidir. Çünkü insan, müşriklere öfke duyduğu halde onlara düşmanlık göstermeyebilir. Dolayısıyla onlara karşı düşmanlık gösterinceye ve onlardan nefret edinceye kadar üzerine vacip olanı yerine getirmiş olmaz. Aynı zamanda bu düşmanlık ve nefretin aşikar, açık ve net olması gerekir. Şu da bilinmelidir ki, her ne kadar nefret kalp ile ilgili olsa da, etkileri ve alametleri ortaya çıkıncaya kadar kişiye bir fayda sağlamaz. Bu etkilerin ve alametlerin ortaya çıkması ise ancak düşmanlık besleme ve ilişkiyi kesme ile meydana gelebilir. İşte o zaman düşmanlık ve nefret açık bir şekilde ortaya çıkmış olur.” (Sebilu’n-Necat isimli eserden alıntı)
Sayfa 20 - Beyaz Minare Kitap
Reklam
Clay onu izlerken, çıkardığı her kıyafet parça- sıyla daha da sertleşiyordu. Gömleğinin düğmeleri- ni açtığında dantelli sütyeni ortaya çıktı. Rahat deri koltuğunda arkasına yaslanarak önündeki şovu izle- meye daldı, onun striptizinin her dakikasının tadını çıkarıyordu. Julia onun önünde, sadece kadınlığını kapatan küçücük, beyaz bir kumaştan
Sayfa 38
Örneğin, vücudun en çalışkan organlarından biri olan kalp, aynı zamanda göz önünde olmaya da bayılır. Belki de "göğüs kafesi" adını verdiğimiz bir kafes içerisinde olduğundan, sık sık kendisini hatırlatmak ister. Bazen o kadar kuvvetli çarpar ki bir kalbiniz olduğunu çok ama çok net bir şekilde hissettirir size. Bazı organlarınız ise çok daha mütevazıdır. Mesela dalak. Kendisine konulan bu kadar kötü bir isme rağmen, size hiç küsmeden işini yapan ve her şey yolunda gittiği müddetçe de sizi hiç rahatsız etmeyen, "on numara" bir organdır.
Beyinde Ararken Bağırsakta Buldum
Beyinde Ararken Bağırsakta Buldum
260 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Celal Şengör'le yapılan bir soru-cevabın yazıya geçirilmiş hali olan bu kitapta net bir konuya odaklanılmak yerine Celal Şengör'ün çeşitli konular hakkında fikirlerine yer verilmiş. Celal Şengör'e katıldığım ve katılmadığım yerler vardı, bunları puanlamaya dahil etmemeye çalıştım ama incelemenin devamında yorumlayacağım. Genel
Senin Cahilliğin Benim Yaşamımı Etkiliyor
Senin Cahilliğin Benim Yaşamımı EtkiliyorCelal Şengör · Masa Yayınları · 20232,276 okunma
Bugün çok garip hissettim bir an. Sanki varlığım asıl benliğimi ortaya çıkaramıyor gibi. Sanki herkese karşı bir oyun içindeymişim gibi. Kendimi tanıyamıyorum. Kimim ben diye soruyorum? Aldığım cevaplar, yaptığım şeyler kalbimle uyuşmuyor. Kendime yalan söylüyorum. Ve o kadar güzel beceriyorum ki bunu bazen ben bile inanıyorum. Soruyorum kendime kim gerçek "beni" tanıyor diye. Cevap alamıyorum. Sanırım daha ben bile tanıyamadım ki kendimi. Ama insanları çok iyi anlamışım, gözlem yeteneğim çok iyi gelişmiş. Bir insan hakkındaki düşüncemde yanılmıyorum. İnsanları hep tanıyormuşum gibi. Ama kendime bir türlü ulaşamıyorum. Sanki gerçek "ben" o kadar iyi gizlenmiş ki onu ben bile bulamıyorum. ~HM~ 03/06/21 Üç yıl öncesinden bir yazı biraz geçmişime bakmak istedim. Bazı şeyler hala tam oturmamış olsa da artık kendimi tanıyorum. Kimim ben? Dediğimde cevabım var. Üç yıl önce bunları yazdığım zamanları düşünüyorum. Ne kadar saf ve temiz duygular beslemişim. Ne kadar saf bir düzene uydurmuşum kendimi. O yazıları paylaşamayacağım ama ne kadar çok şey öğrenmişim gurur duydum kendimle. Ama düşünüyorum da çoğu da acı ile oldu. Olmamalarını da ister miyim diye soruyorum kendime net bir cevap alamıyorum. ~HM~
Reklam
-Kipling'in kırkayak hikayesi vardır belki bilirsin. Usulca yürüyen kırkayağa "ya ne güzel yürüyosun hiç ayakların birbirine dolanmıyor" demişler de, tak diye tökezlemiş :) Neden? Çünkü dikkat kesiliverdi. "Ayaklarım birbirine değer mi acaba" dediği anda topuğunu hissetmiştir. Net. Bukowski abinin mezar taşında yazan "don't try" da işte bunun gibi bir şeye işaret eder: "Deneme!" yani. "Uğraşma", "çaba gösterme..." Bir şeyi ne kadar itina ile yaparsan o kadar eline yüzüne bulaştırırsın. Bırakırsın, vazgeçersin de kendi kendine olur. Şaka gibi. Ama sonra kimse gelip de biz şaka yaptık demez. Her konuda bir fikri olan Çinlilere de danışmak lazım bu konuyu. Adamlar kadim millet yani, bilirler az çok. "Wu Wei" diyorlar onlar da, yani "çabasız eylem". Usta adam, yapacağı işi zahmetsiz yapar. Akar gider... Adam tek seferde şaheser resmeder, sen uğraşırsın anca çöp adam olur. Neden? Çünkü fazla odaklanmışsındır. Güzel yapmaya çalışmak yerine, sadece yapmayı deneseydin, belki olurdu bişeyler. Hatta hiç denemesen en güzeli. Hayata fazla odaklanmak, hayatın konsantrasyonunu bozuyor bir yerde. Neyse işte, her yazının tamamlanması gerekmiyor. Ben de bunu burada kestim. Yeterli yani. Saygılar :)
118 syf.
·
Puan vermedi
Genel olarak toplumumuz bir şekilde ünlü, herkes tarafından tanınan (bunun iyi ve kötü olması önemli değil), değerini sosyal medyada aldığı beğenilerle ölçen bireyler olmaya başladı. Ne kadar çok beğeni, o kadar ünlü gibi bir kıstas belirlemişler kendilerine. Son Fenomen Bükücü kitabı 128 sayfadan ibaret. Kahramanımız Balkabağının Rüyası ile
Son Fenomen Bükücü
Son Fenomen BükücüZafer Şahin · Elpis Yayınları · 20239 okunma
Dudağını ısırarak güçlükle bir nefes aldı Julia. "Azmamış numarası yapma," dedi Clay. "Yapmıyorum zaten," diye fısıldadı. "O zaman inlemeni duymama izin ver. Her şeyi duymak istiyorum." Julia gözlerini açarken, Clay onun göğüslerini bluzunun dar kumaşırın üzerinden kavradı. "Islandın
Sayfa 83
200 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Söylemezlerse bilemeyiz
Kitabı uzun zamandır tavsiye olarak görüyordum bir yerlerde, Kitapyurdu'nda da yılın kitaplarından seçilince biraz beklentimi yükseltmiş olabilirim.Beklentim oranında olmasa da kitabı beğenmedim değil, beğendim açıkçası.Akıcı bir kitap. Her birimizin belki şahit olduğu, belki de oradan buradan benzerini duyduğu bir aile hikayesine şahitlik ediyoruz.Bu ailenin aynı yaşamı yaşarken, her bireyin özelinde ayrı bir dünyada yaşayıp dünyasını başka tanımladığını görüyoruz. Bir yerde denk gelmiştim sayılar bile net değil aklımda ama şu minvalde idi: bir anne babanın 5 çocuğu varsa orada bir aile değil 5 ayrı aile vardır diye. Bu aileye gelirsek cok daha hayat sığıyor bir geniş ailenin yaşamına. İnsan, karşısındakini, hatta yanıbaşındakini bile ancak kendi görmek istediği kadar görüyor, duymak istediği kadar duyuyor. Ama işte kimse o kadardan ibaret değil, insan belki de karşındaki hakkında yalnızca bundan emin olabilir. Kendim de başta olmak üzere insan yargılamak, bir davranışla insanı tanımlamak o kadar kolay ki. Her birimiz umarım zor olanı yapmak için, bir durup anlamaya çalışmalıyız. Çünkü onlar söylemezse bilemeyiz biz ahvallerini.
Söyleme Bilmesinler
Söyleme BilmesinlerŞermin Yaşar · Doğan Kitap · 20233,939 okunma
Reklam
144 syf.
5/10 puan verdi
Bu kadar kasma, paranoyak olursun ;)
"Buldum. Buldum. Son soru. Sen hala bir nebze olsun, kalbinin herhangi bir köşesinde, evliliğin bir aşk ilişkisi olduğu yanılsamasını taşıyor musun? Eğer taşıyorsan, bu birçok sorunun nedeni olabilir." Soruyu soran karakter, bunun bir yanılsama olduğunu kabul ederek, içine kendi yargısını da katarak sormuş ama, siz ne düşünürsünüz?
Aldatma
AldatmaPhilip Roth · Ayrıntı Yayınları · 2010113 okunma
540 syf.
9/10 puan verdi
·
57 günde okudu
Bu eser Sylvia Plath'in hem kafasındaki düşüncelerle hem de depresyonla olan mücadelesini anlatıyor. İç dünyası, hayata ve insanlara olan bakış açısı karmaşık, bazen fazla kötümser bazen de fazla iyimser olan bu gelgitli halleri çoğunlukla onu umutsuzluğa sürüklemiş. Tek isteği kafasındaki sesleri eserlerine aktarmaktı ancak bu mücadelesi o kadar da kolay olmamış. Uzun dönemler şiirleri, düz yazıları geri çevrilmiş bu nedenle de yazma hevesi kırılmış. Ne olursa olsun hayata, eşine olan inancını kaybetmemiş. Ben onun romantik, depresif , şairane tarzını çok seviyorum. Kitabı okurken onun düşüncelerinin çoğuna hayran kaldım. En sevdiğimde duygularını derinlemesine ve en ince ayrıntısına kadar anlatmasıdır. Bu tarz kitapları okumanın bana en büyük katkısının duygularımı ve düşüncelerimi daha iyi ifade etmem olduğunu düşünüyorum. Çünkü duygularımız soyut olduğu için onları anlatırken somut betimlemelere ihtiyaç duyuyoruz. Sylvia'nın yaşadığı buhranı net anlatması bizim onu daha iyi anlamamızı sağlıyor. Kendisini sevdiğim için sanırım okurken çoğu bölümlerde gözlerim doldu. Keşke demenin bir anlamı yok ama yine de diyeceğim... Keşke uzun yıllar yaşayıp bize çok güzel eserler verseydi. Eğer kendisini daha yakından tanımak istiyorsanız kesinlikle tavsiye ederim.
Günlükler
GünlüklerSylvia Plath · Kırmızı Kedi · 20141,061 okunma
520 syf.
·
Puan vermedi
·
11 günde okudu
Tüm kitapsever dostlarıma kitaplarla güzelleşen vakitler diliyorum ve 23 Nisan Milli Eğemenlik ve Çocuk Bayramı'nı kutluyorum. Kitap Japon edebiyatının ödüllü,çok satanları arasında yer alması ve sinemaya da aktarılmış olması ile dikkatimi çekti. Burm buram klasik müzik kokan, kulaklardan piyano ve doğanın eşsiz sesini eksik etmeyecek
Balarıları ve Uzaktaki Gök Gürültüsü
Balarıları ve Uzaktaki Gök GürültüsüRiku Onda · Beyaz Baykuş Yayınları · 20242 okunma
318 syf.
6/10 puan verdi
Selammm Millet Uzun zamandır historical romance tarzında bir kitap okumamıştım. O yüzden son dönem okuduklarım içinden bende farklı bir tat bıraktı bu güzellik. Bu bebek bizi 1800'lü yılların Hollanda' sına davet ediyor.Birazcık konusundan bahsedecek olursam; Emily Gloria Malikanesinin mürebbiyesidir. Ve hasta olan kardeşi ile beraber bu malikane de yaşamaktadır. Ta ki bir gün malikanenin sahipleri malikaneyi satıp Boston' a gidene kadar. Emily yeni gelen ev sahiplerinin belki mürebbiye ihtiyaçları vardır diye düşünerek onları karşılar. Ama o da ne evin hanımı burnu havada, kibirli, kaba saba bir tiptir ve Emily' i evinde istemediğini çok net belirtir. Bir süre malikane de kalan Emily evin beyi Arthur' a karşı derin hisler beslemeye başlar. Kardeşinin ölümü ile iyice yalnızlığa sürüklenen Emily' nin tek destekçisi Arthur' dur. ( Kaçınılmaz bir yasak aşkın alevleri atılır ortaya.) Arthur zamanında bir vasiyet uğruna karısı Hannah ile evlenmiştir. (Ama karısı bildiğiniz psikopat, öyle ki adamın onu bırakmaması için kendi kızının ölümüyle tehdit edecek kadar ) Doğal olarak ilerleyen sayfalar da Emily ve Arthur için acı verici, duygusal günler başlar. ( Gerçekten inanılmaz üzüldüğüm yerler oldu.) Tüm konuyu tabi ki size ben anlatmayacağım merak edenler kitabı okuyabilirler. Naçizane elestireceğim bir iki kısım var. Bunların ilki; kitapta bir iki tutarsızlık oluşu ve karakterlerin sürekli bir gelgit içerisinde olmaları. İkinci olarak bu türe yeni başlayanlar için ideal bir kitap, bu türü sıklıkla okuyanlara kitap bir tık yavan gelebilir. İlgisini çekenlere şimdiden keyifli okumalar dilerim
Yediveren Kışı
Yediveren KışıYağmur Kutsal · Kumran Yayınları · 202414 okunma
272 syf.
8/10 puan verdi
·
17 günde okudu
Handan
Kitap, Halide Edip'in Handan romanından esinlenerek yazılmış. İki kitabın da başkarakterinin adı Handan. Bu kitaptaki Handan'a adını babaannesi veriyor. Çünkü Halide Edip'i çok seviyor. Kahramanımız da bir doğum gününde de bu kitabı hediye olarak alıyor ama kitabın kapağını açmıyor. Üzerinden yıllar geçiyor ve bir otelde, odasında
Handan
HandanAyşe Kulin · Everest Yayınları · 20147,2bin okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.