Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Kitapta kadınların konumuna yapılan bir sonraki değinme bundan iki yüz yıl sonrasına, yani Stuartlar dönemine aitti. Orada da şöyle yazıyordu: "Üst ve orta sınıftan olan kadınların kendi kocalarını seçmeleri hâlâ istisnai bir olaydı. Koca bir kere seçildikten sonra, yasaların ve geleneklerin elverdiği ölçüde kadının hem efendisi, hem de
633 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
ŞİRAZE Acılar içinde , sırları kalplerinde saklı kadınlar. İstedikleri tek şey , sadece bu adaletsiz dünyada İnsan gibi yaşamak... Bu bir Istanbul efsanesi... Ve bu şehrin gizemli hikayesi... Efsanenin baş karakteri Vildan namı değer Şiraze Daha ilk doğduğunda hayata mağlup başlamıştı, annesini doğduğu gün kaybetmişti, onunda ölüm emri verilmişti
Şiraze
ŞirazeDeniz Üstündağ · Dls Yayınları · 202312 okunma
Reklam
Sevdiğimiz her şeyi sevgiyle parçalayıp, o parçalardan duvarlar yapıyoruz. Vatan sevgiyle parçalanıyor, kadınlar sevgiyle öldürülüyor, namus sevgiyle saldırganlığa dönüştürülüyor, dürüstlük sevgiyle bir sahtekârlık haline getiriliyor.
Kadınlar sorunları hakkında konuşmaya başladıklarında erkekler genellikle dinlemezler, dinlemek istemezler. Erkek, kadının konuşmasını kendisini sorumlu tutması olarak algılar. Sorunlar ne kadar çoksa, erkek o kadar suçlandığını hisseder. Kadının yalnızca ona içini dökmek için konuşmakta olduğunu fark etmez. Erkek susup dinlese, bu davranışının kadın tarafından ne kadar takdir edileceğini bilmemektedir.
'Hayatta bazı şeyler vardır Onlar kutsal kitaplarda dahi olmaz' O fotoğrafa Kırık dökük kadınlar gelir Dudaklarından koyu bir yalnızlık akar Kalpleri kırıktır, çocuklukları kırık Kimsenin kimseye gitmediği gecelerde Sürekli çiçeksiz kalmışlardır Uykusuzdurlar Menekşe severler, kahve ve intihar.
Reklam
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Küçük Kadınlar, Türkçe çevirisi ile okuyup çok beğendiğim bir eser. Hatta o kadar sevdim ki, kendi dilinde okumak için inanılmaz bir arzu duydum. Ancak, kitabın yazıldığı dönem İngilizcesi, güncel İngilizce ile oldukça farklı olduğu için anlaşılması biraz zor ve araştırma gerektiriyor. Yine de çok akıcı, çok çarpıcı bir üslupla kaleme alındığını belirtmem gerekir. Daha geniş bir zamanda, daha özenli olarak okunmayı hak ettiğini düşünerek yarım bıraktım. En kısa zamanda tekrar üzerine düşeceğim mutlaka. Bunun gibi 1800'lerin veya erken 1900'lü yılların eserlerini kendi dilinde okumak istiyorsanız, kesinlikle dil kullanımının farklılaşacağını ve okumanın zaman ve çaba isteyeceğini belirtmek isterim.
Little Women
Little WomenLouisa May Alcott · Signet Classics · 200413,3bin okunma
Bu düşünce Balkan Harbinde de hakimdi.
Ankaralı kadınlar beni görmeye geldiler. Ankara çok bölgeciydi ve az istisna ile, İstanbullulara “yabancılar” derlerdi. Ben onlara çok minnettarım, çünkü, ilk gününden itibaren Dr. Adnan’la beni de bağırlarına bastılar. Didar’ın hizmetçisi kahve getirdikten sonra, bir tanesi, dışarıda kimse olup olmadığını gözledikten sonra, hepsi birden etrafımı aldılar. Benim ne kadar can pahasına Millî Mücadele’ye atılmış olduğumu bilmekle beraber, dertlerini bana açmalarına çok içlendim. — Buraya bakın, biz de memleketimizin iyiliğini isteriz. Fakat niçin Ankara’da, İstanbul, İngilizlerin elindedir diye ümitsiz bir savaşa giriştik? Biz onları yenip dışarı atabilir miyiz? Ankara’nın yarısı Çanakkale’de şehit oldu. Ne faydasını gördük. Bırakın her yer kendi hesabına dövüşsün. Bu, bölgeciliğin tam ifadesiydi. Etrafımız, komşularımız sefalet içinde yaşarken kendimizin barış ve dirlik içinde yaşayabileceğimize inanmak ne yazık ki eski dünyanın bir düşünüşüydü. Fakat, Ankara kadınları bunu sırf kendi menfaatleri için söylemiyorlardı. O zamana kadar yapılan fedakârlıkların bir netice vermediğini görerek bu düşünceye varmışlardı. Ben, onlara bu savaşın şimdiye kadar görülmemiş derecede güç olacağını söyledikten sonra, nihayet muvaffak olacağımıza emin bulunduğumu da ekledim. Ben onları kandırmak için bunları söylemiyordum. Ben, kendim de ne kadar büyük fedakârlığa bağlı olduğunu bilmekle beraber bu savaşta muvaffak olacağımıza iman etmiştim.
Bilirsiniz, kadınlar dilleriyle, erkekler gözleriyle konuşurlar. ⁃ Ben de özür dilemeyi sevmem, o dilemeyince benim de gururuma dokunuyor, o zaman ben de özür dilemiyorum. -Sevenle sevilen arasında gurur mu olurmuş? Gurur dediğiniz şey, seytanı cennetten kovduran duygu değil mi?
Geçen kadınlar gününde yaptığımız çiçek etkinliğini annesi olmadığı için bana vermişti bir kız öğrencim. Halası vardı ona bakan ama o “annem olsaydı sizin gibi kokardı öğretmenim” dedi bana. Anneler gününde ne yapıcam bilmiyorum. Öğretmenlik bazen çok ağır.
Reklam
“Kadınlar muhteşem canlılar. Düşünün şimdi, o küçücük fırça ile ojeyi sürüyor ama sıçratmıyorlar. O saçlarla banyoda verdikleri mücadele en az 30 dakika. Hâlâ nasıl yaptıklarını bilmiyorum fakat o incecik topuklularla kilometrelerce yürüyebiliyorlar. Babalarından para sızdırmaktaki başarılarına hâlâ akıl erdiremedik ( biz babalarımızın ceplerinden çalardık). Biz erkekler yaptığında itici görünen birçok davranış onlar yaptığında hoş görünüyor. Bütün bunların yanında bir de aşık olabiliyorlar, daha da şaşırtıcı olan. Onlara deli gibi aşık adamları peşlerinde süründürüp kendilerinin burnunu boka sokan erkeklere köpek olabiliyorlar. Kadınlar demiştim, muhteşem canlılar. Erkekleri doğuruyorlar, adamları öldürüyorlar..”
Keşke!
Bir tarafta çocuklar, bebekler, hamile kadınlar ölürken 23 Nisan çocuk bayramını eğlenerek havai fişekler patlatıp sanki hiçbir şey yokmuş gibi vahşetin sesini kahkahalarımız ile bastırmak ve kutlamak yerine, daha duyarlı ve tüm dünyaya ders niteliği taşıyacak gösteriler yapılabilirdi. Hem belki böylelikle çocuklarımız da adil dünya için küçük
Eğitildiklerini asla fark etmiyorlardı. Bu şamatalı deney ve başarı ortaklığının, yıllar içinde iyice sağlamlaşan o yakın, güzel birlik duygusunun temellerini attığını hayal bile edemezlerdi. Bu bir yurttaşlık eğitimiydi.
Sayfa 141 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.