Artık çok fazla yük taşımaktan hoşlanmıyorum, bu yüzden öfkenin, kırgınlığın, nefretin farklı bir boyutta akmasına izin veriyorum... artık saçma sapan sorulara ve hiç anlaşılmayan şeylere kızmıyorum. ciddileşmeye, şikayet etmeye ve anlaşılmayan şeylere aklımı bırakmıyorum. her şeyi doğaçlama yapan insanlara kızmıyorum artık, aksine çok seviyorum onları. öpücükleri, gülümsemeleri, sarılmaları, iyilikleri gelişigüzel yapanlara müthiş bir hayranlık besliyorum. kalp onların pusulası… benim de…
her zaman sözünü tutan, orada olan, her şeyi ellerini acıtacak kadar sıkı tutan kişi olmaya üzülmüyorum, anlaşılmayan ve kaderinde mıh gibi tek kalmaya ayarlanmış o insan olmaya çok da dert bağlamıyorum.
artık içimdeki boşluğu doldurmak için okyanus dolusu dalgaları içimde yüzdürmüyorum.
bir şeyi düzeltmeye çalışmak ile bunun bana bağlı olmadığını anlamaya çalışmak arasındaki o ince çizgiyi alnından öpüyorum.
artık ve artık.