Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
88 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
"DAHA ŞİMDİDEN BOYNUZ KULAĞA GEÇECEK GİBİ GÖRÜNÜYOR..."
Bu kitabı ilk okuduğumda pek de yorum yapma taraftarı değildim ama kitabın kötülüğünden değil, sadece çok kusuruz bir kitap. Kitaplığımı düzenelerken fark ettim ki hevesle okuduğum bu kitap hevesle altını çizdiğim satırlar yorum yapmayı hak ediyordu. öncelikle şundan bahsetmeliyim kitap tam anlamı ile muazzam tam anlamı ile idealist bir öğretmen
İdealist Öğretmen
İdealist ÖğretmenGrigory Petrov · Koridor Yayıncılık · 20176,2bin okunma
• 1. Bölüm - ATATÜRK DİN DÜŞMANIYDI YALANI! (!)
- Sahte din hocaları ve tüccarları YALNIZ CUMHURİYET TARİHİNİN DEĞİL Osmanlının DA CANINI SIKMIŞTIR. - Osmanlı Padişahları din tüccarlarının başlattığı isyanları bastırmışlardır ANCAK çözüm yolunu görememişlerdi... Bunu gören MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'TÜ. - Osmanlı Halkı Kur'an-ı Kerim'i okuyordu elbet ama onların ana dili Arapça
Reklam
Mustafa Kemal Paşa, tekliflerinin kabulünden sonra, Millet Meclisi için nutkunu hazırlamaya başladı. Meclis, 23 Nisan 1920’de açılacaktı. Bu nutku odasında, Hakkı Behiç ile bana baştan başa okudu. Her ne olursa olsun, Mustafa Kemal Paşa’nın, kudreti milletin eline bırakmak isteği, herhangi bir diktatör veya sultan istemediği görünüyordu. Bana, o günlerde, Mustafa Kemal Paşa, George Washington gibi bir kimse görünüyordu. O aralık, Ankara’ya Chicago Tribune’ün muhabiri William adında biri gelmişti. Bizim resimlerimizi aldı. Bunlar muhtelif Amerikan gazetelerinde basıldı. Aynı gün, öğleden sonra, İstanbul’dan Saffet Bey isminde ve Anadolu’ya silâh kaçıran bir adam geldi, beni görmek istedi. Dedi ki: — Size büyük bir haberim var. Türk tarihinde tek mevki işgal eden bir kadın oldunuz. Aynı zamanda, İstanbul’da, Nakiye Hanım’ı görüp ailemden de haber getirdi. Elime uzattığı Peyam-ı Sabah gazetesinde Kürt Mustafa Paşa mahkemesinin verdiği idam ilâmı ile fetva vardı. İdama mahkûm olan yedi kişi arasında sıra ile Mustafa Kemal Paşa, Bekir Sami Bey, Dr. Adnan, Ali Fuad, Ahmed Rüstem, Kara Vasıf ve Halide Edib vardı.
Bkz: Abdurrahman Peşaveri
Ben İngilizce gazetelerin siyasete kaçan kısımlarını tercüme eder, Mustafa Kemal Paşa’nın kâtibi Hayati Bey’in getirdiği telgraflar arasından Anadolu Ajansı veya Hâkimiyet-i Millîye gazetesi için lâzım olan parçaları keser, bundan başka da, Mustafa Kemal Paşa’nın diğer muhaberatına ait yazıları hazırlardım. Burada Afganistan’dan bize gelmiş olan Abdürrahman adında bir genç Afganlı da bana yardım ederdi. Abdürrahman, Balkan Harbi esnasında Türkiye’ye gelmiş, tâbiiyetimize girmiş, Birinci Dünya Savaşı’nda bizim orduda hizmet etmişti. Ondan sonra da Rauf Bey ile beraber Erzurum’a gitmiş ve artık Mustafa Kemal Paşa’nın karargâhından ayrılmaz olmuştu. Bir parmağıyla fakat başarıyla, yazı makinesini kullanır, bundan başka da iş görmezdi. Bununla beraber, çok idealist, aynı zamanda Pan-İslâmist olduğu için, her şeyi o bakımdan muhakeme ederdi. Benim için onu tetkik faydalı oldu. Çünkü, Hindistan’da Aligar Üniversitesi’ nin mahsulü olan bu adam, bana Hint psikolojisinin nasıl bir sabit fikir hâlinde her şeye Müslümanlık noktasından baktığını öğretti.
Geyve’de Heyet-i Nâsiha üyeleriyle buluştuk. Heyette iki meşhur kimse vardı: Yusuf Kemal Bey’le Dr. Rıza Nur Bey. Heyet, Anadolu’yu yatıştırmak için İstanbul Hükûmeti tarafından gönderilmişti. Halkı yatıştırmaya ve durumu kabule zorlamak o günlerde, tabiî, hoş görünmüyordu. Devlet hizmetinde bulunmuş olan bu tanınmış adamların İtilâf Kuvvetleri’nin istekleriyle hareket etmek durumuna düşmüş bir Hükûmet hesabına böyle bir vazifeyi kabul etmiş olmaları ne hazin bir şeydi! Anadolu’nun devlet adamlarına muhtaç olduğu böyle nazik bir zamanda, yapılacak en iyi hareket bu kimselere karşı dost davranmak ve onları kurtuluş hareketine katılmaya ikna etmekti. Hüsrev Bey ile Dr. Adnan onlara kurtuluş hareketini benimsetmeye çalıştılar ve zannedersem, Hüsrev Bey bu mesele için Mustafa Kemal Paşa ile muhabereye girişti. Mustafa Kemal Paşa, şahsen ne fikirdeydi, bilmiyorum ama, her türlü uzlaşmayı kabule yanaşmadı. Böylece, en akıllı milliyetçiler onları kazanmaya çalıştılarsa da, onlar millete katılamadılar.
".....Gerçi milli hareket başının Ankara'da ne kadar sade yaşadığını biliyordu.Fakat, bu sadeliğin derecesini kendi gözleriyle ölçerken bir mucize karşısında gibi hayret ve heyecana düşmüştü.Ne! Bütün dünyanın kendisinden bahsettiği Adam, bu kayaların dibindeki taştan kulübede mi oturuyor? Genç kadının gözleri önünde, Londra'da Westminster Sarayı'nın Paris'te Elysée'nin, Washington'da Whitehouse'un resimlerde gördüğü muazzam ve muhteşem silüetleri tecessüm etti.Bunların yaldızlı tavanları altında, belki şu dakikada, şu kulübede oturanın adı söyleniyordu.Bu kulübenin sahibi mi?Mustafa Kemal Paşa şüphesiz o bile değildi.
Reklam
160 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Türk'ün Yol Haritası
Ecdadımızın uğraşlarından bize kalan Nutuk'lar... Niçin okullarda okutulmuyor, caddelerde insanlara verilmiyor bilemiyorum. Parasından değil, zaten her yerde bulunabilecek bir şaheser. Niçin öğretilmiyor insanlara, asıl çekilmesi gereken nutuk? Yaşça büyüklerim bilirler, onların zamanında Gençliğe Hitabe ezberlenirmiş. Yanlış hatırlamıyorsam
Gençler İçin Nutuk
Gençler İçin NutukMustafa Kemal Atatürk · Aperatif Kitap Yayınları · 027,4bin okunma
Halkçılık
Aziz milletvekilleri! Dünyaca malum olmuştur ki, bizim devlet idaresindeki ana programımız, Cumhuriyet Halk Partisi programıdır. Bunun kapsadığı prensipler, idarede ve siyasette bizi aydınlatıcı ana hatlardır. Fakat bu prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz (alkışlar). Bizim yolumuzu çizen; içinde yaşadığımız yurt, bağrından çıktığımız Türk milleti ve bir de milletler tarihinin bin bir facia ve ıstırap kaydeden yapraklarından çıkardığımız sonuçlardır (alkışlar). Elimizdeki programın ruhu, bizi yalnız bir kısım vatandaşla ilgili kalmaktan men eder. Biz, bütün Türk milletinin hizmetindeyiz. Geçen yıl içinde, parti ile hükümet teşkilatını birleştirmekle vatandaşlar arasında ayrılık tanımadığımızı fiilen göstermiş olduk. Bu olayın bizim, devlet idaresinde kabul ettiğimiz, "Kuvvet birdir ve o milletindir," hakikatine uygun olduğu meydandadır (al kışlar). Kuvvetin tek kaynağı olan, Türk milletinin seçkin vekillerini, büyük mutlulukla eğilerek selamlarım (bravo, yaşa sesleri, şiddetli ve sürekli alkışlar).
Sayfa 129Kitabı okudu
Ah Mustafa Kemal, Mustafa Kemal, sana ölünceye kadar o günün sevincini ödeyebilmekten başka bir şey düşünmeyeceğim.
Anadolulu ile Makedonyalı arasındaki farkı tamamen anladım. Bu adam, sakin, içinden alaycı, becerikli görünüyordu. O, ne Enver Paşa’nın İngilizlerle kavgasına ne de Mustafa Kemal Paşa’ nın Yunanlıları Atina’ya sürükleyeceğine inanıyordu. Padişah’ın hıyanetini hissetmekle beraber, ona sövmüyordu. Kendisi için bizim başarımız şüpheli görünmekle beraber, gene de sadakatiyle hizmet ediyordu.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.