Her asır başına veyahut her on milyona bir faziletli insan düşmüyor muydu? Bunların da hayatı kimbilir ne ıstıraplar, ne füturlar, ne hayal kırıklıklarıyle geçip gidiyordu. Bize bıraktıkları eserlerdeki o derin hüzün ve melal izleri, onların ne kadar bedbaht kimseler olduğuna kafi delil değil miydi?