O kokuşmuş “değerler”, her türlü milliyetçilikler, militarizmler, katı inançlar, sömürgecilik ve vahşi kapitalizm, varoşların sefaleti, insan ruhunun kepazeliği, itaati, boyun eğişi, birbirini kazıklayışı, acımasızlığı, sevgisizliği, bütün bunlar hâlâ her yerde hüküm sürmüyor muydu yetmiş yıldır, şu mide bulandırıcı ve kanlı bir katliam lağımına dönüşmüş, barbarlığı küreselleştirip “global” rütbesine terfi etmiş dünyada?
Karalama2
...?...?/1989... Kendini haddinden fazla duyumsadığı için acıya ve korkuyuda haddinden fazla duyarlı arkadaşım için, burası tam bir cehennemdi. Her şeyiyle farklıydı Ankara'dan. Çok kültürlü, birçok etnik gruptan oluşan, bu etnik grupların bir nevi kabileci bir tutumla diğerleriyle arasına sınırlar koyarak birbirinden ayrıştığı, etnik
Reklam
Acaba küçücük, zerre kadar bir zaman diliminde bir aydınlanma söz konusu oluyor muydu? Yedi kat göğün ışığı? yaşam boyu belirsiz ve bulanık olan şeylerin, karanlığa gömülmeden önce, bir an için açıklığa kavuştu bir zaman kesti? Bütün o yıllar boyunca karmaşık bir soruna karmaşık bir çözüm aradıktan sonra en son saniyede birden aklıma basit bir çözüm gelmiş gibi?
Neyi arıyoruz aslında?
Nazik mi, kendi üslubunca evet. Yardımsever mi, zor günlerinde destek oluyor mu, evet. Sana güzel ve çekici olduğunu hissettiriyor mu, evet. Peki nedir o zaman rahatsızlığın, diye sorsa? Bilmiyordum, gerçekten bilmiyordum. Uzun, çok uzun süreli, hayat boyu sürecek bir bağlılık mı arıyordum acaba? Hoş vakit geçirmek bana yetmiyor muydu? Ona karşı, nedenini bilmediğim bir öfke duyuyordum ve bunu tarif edemiyordum.
"Bu ‘şey’ öyle değildi. Anlatılsaydı değeri kalmazdı ki. Bu nedenle anlatılamazdı. Bu ‘şey’i birine verseniz de farkında olmaz aslında. İnsan uzun uzun anlatsa, ‘onun’ kendine güven verdiğini söylese, merak ederler. Fakat görünce bir ‘şey’e benzetemezler muhakkak. Bu muydu, derler o ‘şey’. Verdiğiyle kalır insan."
Sevgi ve şefkatle örülü bir kuşatmaydı yaşadığı, ama kuşatmaydı işte. O kadar da iyi niyetliydiler ki karşı çıkamıyordu hiçbirine. Mümkün müydü savaşmak iyilikle?
Reklam
Acaba hatırlıyor muydu? Annem hiçbir şey yokmuş gibi davranma konusunda o kadar iyiydi ki bazen zihni sahte anılarla dolu olanın ben olduğumdan şüphelenmeme neden oluyordu.
“ Belki de boş bir masaya bakacaktı boş boş bakanlardan biri; orada, gözü kaşı bana benzeyen bir insan gördüğünü sanıp bir an irkilecekti… O bir anlık irkiliş miydim ben? YA DA İNSAN, BİR ANLIK İRKİLİŞTEN DOĞMUYOR MUYDU ZATEN, MACERASI O NOKTADAN BAŞLAYIP GELMİYOR MUYDU? “
Sayfa 230Kitabı okudu
Şu anda bu koskoca dünya üzerinde kendisini düşünen bir tek kişi bile mevcut olmadığına o kadar emniyeti vardı ki, acı bir kabadayılıkla kendisi de hiç kimseyi düşünülmeye layık bulmuyor; fakat bundan, sebebini anlayamadığı bir üzüntü duyuyordu. Acaba onu sahiden hiç düşünen yok muydu ve o hiç kimseyi düşünmemekte, kendini yalnız bulmakta bu kadar haklı mıydı?
1,000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.