Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
valla gerçekten kitapsınız ve biz hayran kaldık, sonsuza kadar senciyiz annie!
"O sen değildin. Jay Sullivan, bana âşık oldu. Evet, Diana, bana. Öyle inanılmaz bir hikâye ki bir kitap gibi düşün, açıp okusan sen bile hayran kalırsın. Sonra ayrı düşmek zorunda kaldık ve benden vazgeçmesi gerekiyordu. Sen ise orada devreye girdin. Bir kadına bunu yakıştırmak istemem ama... Bir yara bandıydın lakin onun yarasından kan sızmasına engel olamadın. Üzgünüm."
"İhtimaller herkes için vardır. Herkes başka bir hayatta doğabilir, bambaşka şeyler yaşayabilirdi ama o zaman şimdiki olduğu kişiler olmazlardı. Biz de öyle. Belki o zaman başka şeyler yaşanacaktı, bunu bilemeyiz. Şimdi önemli. Şu anımız önemli. Ve sen... İnanılmaz birisin."
Reklam
Manitanin beni aldatiyosun dediği ortam
"Baktığını gören gözlere kurbanlar keseyim demiş Zarifoğlu. Ne demek istemiş hacı abi?" "Belli işte. Baktığını gören gözlere kurbanlar keseyim..." "Ha ha. Zekice. Göremiyoruz demek ki abi, baktığımızı göremiyoruz demek ki.." "Belki de şeydir moruk, sen ona bakıyorsun, senin baktığını o görürse yani senin kendisine baktığını görürse... nasıl?" "Ya Mehmet, sen karizmatik adamsın filan ama biraz malsın ya..." "Geçen gün de sen aslında çok duygulu bi herifsin be abi demiştin Faruk'um, ne iş, karar ver..." "Duygulu bi malsın." Güldüler.
Sonra her şeyimiz oldu. Yokluğun zenginliğini unuttuğumuzdan, dilimize de bir söz pelesenk oldu, “Ben çok yokluk yaşadım, çocuğum yaşamasın.” Yaşatmadık. İyi bir şey yaptığımızı sandık. Her sabah televizyonu rahatça açmaya başladı evlatlarımız. Kahvaltıya tabletleri eşlik etti. Yolculukta son model telefonlarımızı verdik ellerine korkusuzca. Okula yollarken akıllı saatler taktık kollarına. Tabii çocuğum, dedik. Eksik kalma. Yenisi mi çıkmış o cihazın, hemen alalım. Oyun mu indireceksin, getir şifre gireyim. Çizgi film mi izlemek istiyorsun, sen aç ben mısır patlatıp geleyim. Evlatlarımızın zihinleri makinalar tarafından ele geçirildi böylece. Yavaş yavaş da değil üstelik, gayet hızlı geçirildi ele. Hayal kurma yetileri ellerinden gitti önce. Hepsi aynı karakterden, aynı bebekten, aynı oyundan bahsetmeye başladı. Gözlerini kapattıklarında dün gece izledikleri çizgi film geldi akıllarına. Hayal güçlerinin ardından oyun kurma becerileri yok oldu. “Hadi yavrum azıcık oyna kardeşinle.” diye her seslenişimiz aynı cevapla karşılık buldu, “Ne oynayacağız anne, aklıma hiç oyun gelmiyor.” Nasıl gelmiyor yavrum, diyemedik. Bunca oyuncağın arasında nasıl oynayacak bir oyun bulamıyorsun. Dikiş diken makinan bile var. Düğmesine basınca yürüyen robotun var. Kumandayla çalışan araban var. Nasıl gelmiyor aklına bir oyun? Diyemedik. Bunun yerine iyi o zaman git de televizyon izle azıcık, niye başımda söyleniyorsun sıkıldım diye, dedik. Aferin bize, bu gurur hepimizin .
O silik, eski, yalnız aynalarda kısaca insanlarda yani kuşları eskiten kan kurusun. Gürültülü bir intihar başlasın akşamla dinsin sen soyundukça geceye karışan hüzün dinsin dinsin benim çağdaş olmayan iğrenç yüzüm.
Bırak seviyorum demeyi.. O mu senin içinde tutuk.. Sen mi onun içinde tutuksun? Bunu açıkla bana.
Reklam
" Sen ne isen o olmalısın zaten. Başka birinin hayatını,becerilerini kendinde arama. Sen hepsinden daha güçlü bir şeye sahipsin. "
Sayfa 209 - Kutlu YayıneviKitabı okuyor
Ve şimdi milena, sen de bana sırt çeviriyorsun. Uzun sürmez biliyorum ama bak, insan buna kalbi atmadan uzun süre dayanamaz ve sen sırt çevirdiğin sürece o kalp nasıl atar?
Yapmacık olmayan özgüvenin seni cazibe merkezi yapıyor sen istesen de istemesen de… Sende ne varsa o yansır. Bunu yaz bir yere.
Sayfa 227 - Destek yayıneviKitabı okuyor
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.