Günün birinde padişah payitahtının sokaklarında dolaşıyordu.
Onu gören herkes yerlere kadar eğiliyordu, Yalnızca yolun kenarında oturan bir derviş aldırmıyor, tesbihiyle Allah zikretmeye devam ediyordu.
Padişah öfke içinde durdu ve dervişi yanına çağırdı, “Herkes eğilirken sen niye eğilmiyorsun?" diye sordu.
“Herkes sizin gücünüzden korkuyor ve sizin zenginliğinizden istiyor" dedi derviş, "Onun için onların sizin önünüzde eğilmesi haklıdır.
Ben ise yalnızca Allah (c.c'tan korkuyorum ve yalnızca Allah'ın bana lütfet tiklerini istiyorum.
Bu nedenle benim sizin önünüzde eğilmem doğru değildir.
Sultan sinirlendi, ancak derviş sözüne devam etti;
"Ayrıca hür bir insan asla bir kölenin önünde eğilmemelidir'.
Padişah önce öfkeden kıpkırmızı kesildi, sonra yüzündeki bütün kanlar çekilip beyaza döndü.
Derviş sakin bir sesle devam etti, "Görüyorsunuz siz hâlâ öfkeniz ve gururunuzun kölesi siniz , ben İse kendimi, benliğimin ve hayvanı tabiatımın boyunduruğundan kurtardım".
Aklı başına gelen Padişah askerlerini uzaklaştırdı;
“Ona dokunmayın.
O bir Allah (c.c) dostu ve çoktan benim hükümranlığımın dışına çıkmış". DEDİ ..