Bir kadını yazmanın günü olur mu?
Peki anmanın?
Sevmenin?
Hatırlamanın?
...
8 Mart Dünya Kadınlar Günü
Çiçekler, böcekler, kutlamalar, gücünü anlatırken bile karşı cinsle kıyaslamalar... Kendilik yok. Biz erkeklerin düşmanı değiliz, yarış içinde olduğu bir kulvarda da değiliz. Biz de erkekler de özel. Kadın narin bir varlıktır. İçinde dünya
youtu.be/u8e-g_zeu-g
Arkadaşlar merhaba,
Bu videoda 2024 Ocak'ta okuduğum 15 kitaptaki toplam 584 alıntı yer almaktadır. Aşağıda alıntıların bir kısmını paylaşıyorum.
1. Ömer Yalçınova, Yanına Gittiğimizde: youtu.be/agDUStADlqM
📌 Yükselemeyecek kadar kaygılı
Doruklara çıkamayacak kadar yüklüsün (19).
📌 Herkesi çok
YARI ZAMANLI YALNIZ
BÜNYAMİN KAPI
Aynı evi ve aynı yatağı paylaştığınız eşinizi ne kadar tanıyorsunuz
Peki dostum dediğiniz,her sırrınızı paylaştığınız arkadaşlarınızı
Berrin,kuralcı,onu devamlı baskılayan kocasıyla evliliğinde değersizlik hissiyle savaşmış daha fazla sürdüremeyeceğini anlayınca boşanmıştı.Her uzun ilişkiden çıkan insan gibi
bir gün ali efendi dayı çağırıyo dediler, bizim pederle silah arkadaşıydı. yani beni de tanır ve sever yani sizden iyi olmasın. kızı türkan acele ankara'ya gidecekmiş; bu imtihan davasına. türkan dediğini de çocukken tanırım yani.
"bak hele" dedim, "ya ne çabuk geçiyo zaman."
"sana emanet" dedi.
"ali efendi
Alt başlık: Bir Koltukta Çok Karpuz
Merhabalardan bir demet sayın okuyucular. ≈) Bugün sizlere yapabildiğim kadarıyla ilklerin ismi Halit Kıvanç'ı anlatacağım.
Hoş geldiniz. -Biraz uzun... Çayınızı kahvenizi hazır edin isterseniz. ≈)-
Nereden başlasam bilemiyorum, alt başlıkta da dediğim gibi bir koltukta çok karpuz... -kitabı buraya
Kader Tanrıları, entrikalı büyüler ve bir miktar gizem unsuru vaat edilmiş. Diyorum ki "Bunu batıracak bir şey yoktur."
Anladım ki anlatılamayan şey batırıyor.
Konu güzel, karakterler güzel. Ama ne anlatılıyor ki?
Konumuz şu; Evangeline bir oğlana aşık. Bu oğlan beyimiz garip bir şekilde, pat diye kızımızın kardeşiyle evlenme kararı alıyor. Eh, tabii Evangeline buna bir anlam veremiyor ve sevdiceğine bir şey oldu diyerek Kupa Prensi'ni buluyor. Onunla bir anlaşma yapıp bunların düğününe engel oluyor.
Oradan sonrası bir garip tabii. Evangeline taş oluyor. Sonra dönüşüyor falan derken Jacks isimli Kupa Prensi ile bir şekilde bağlanıyorlar. Jacks çok kandırgaç bir bey.
Jacks'in laneti gerçek aşkını bulamazsa öptüğü kişi ölüyor.
Dediğim gibi konu ve karakterlerin büyük potansiyeli var ama fos bir anlatım. Olay yok. Evangeline bir şey için vaat edilmiş ama oradan oraya sürükleniyor ve olaylar hiçbir yere varmıyor.
Beni sarmadı.
Romantizm var mı yok mu o da belli değil.
Olay örgüsü fos, ne okuduğum ve neyi neden yaptıkları soru işareti...
Bilmiyorum devam eder miyim ama hikayeyi aramayacağım kesin. Merakla beklemiyorum.
Kırık Bir KalpStephanie Garber · Dex Kitap · 2022476 okunma
"Gece. Haziran. Günlerin en uzunuyla gecelerin en kısasına zaman var daha "
Üç Beş Kişi bu cümleyle başlıyor. ...
"Eskişehir'in tanınan ailelerinden Sakarya ailesinin başı Emin Bey kızı Türkan'ı; kendilerine servetten nerede ise denk Ahmet Kaymazlı ile evlendiririr ellilerin sonu altmışların başlarında .Fakat siyasi
Ey divane bülbül !
Hangi dala sığmadın
yada hangi sineme
dal olup çekildin ?
O elzem sesin yok mu?
Meczubu ruhsuz,natuvanlaştırıp delirten
Alemden aleme daldırıp,
yamalak bir hal ile
rıhle-i yeldaya düşüren sesin?
Sorarım sana,piri olan hal ile
Ben bile dayanmadım aşkın hemhaline
İrsal oldum bülbülü yare
ama konamadım sinemin gülüne
Mir-i kelamım tükendi,
sevdam sarp dağlara meyletti.
Ama ben yine aynı yerde
ve aynı serapta,arar dururum delice...
Türkan ŞENGÜLER
Yalnız her akşam dinlemek zorunda olduğumuz o ölüm öyküleri yok mu? Sofraya oturur oturmaz anlatsaydı da bir an önce kurtulsaydık keşke. Ya da kafalarımızın iyice dumanlandığı, hiçbir şeye aldırmadığımız, hiç değilse ölümün karşısında ürküntü, tiksinti, korku yerine çabucak geçiştiriliveren gözü yaşlı bir üzüntü duyacağımız ayrılma saatlerine saklasaydı öykülerini... Ne gezer? Bu işi tutuyor en kıvamında olduğumuz, akıllıca bir hayat felsefesi üzerinde konuşmaya başlayacağımız zamana saklıyordu. Ne yapalım? Bu da evinde geçirdiğimiz eşsiz saatlerin bedeli oluyordu işte. Biz de çaresiz seve seve ödüyorduk