400 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Ağladığım dokunaklı, hüzün, drama yüklü bir romandı. Etkisinden uzun süre çıkamamıştım. Kitap bittikten sonra bile hep o iki arkadaşın arasındaki güçlü, sıra dışı bağı düşündüğüm her zaman gözlerim hemen buğulanıyordu. Bir okuyan pişman bir de okumayan desem yerinde bir cümle olur kesinlikle. Okusanız birden bire kendinizi ağlarken buluyorsunuz. Sel gibi akıyor gözyaşlarınız durduramıyorsunuz kesinlikle. Okumasanız böyle etkileyici, olağanüstü anlatımdan mahrum kalıyorsunuz. Tekrar okumak istiyorum. Bu seferde cesaretim kırılıyor tam kitabı elime aldığım anda. CANAN TAN bu romanıyla okuyucuların kalbine bir başka dokunuyor sanki. Klasik aşk romanlarının yerine dostluğu, kardeşliği, güçlü, ölümsüz bağları anlatıyor. Belli bir kalıbı vardı yazarın bu kalıbın dışına çıkıp, her sayfasında hüzün kokan bu romanı biz okurlarla buluşturduğu için kendine sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Bence en başarılı romanı buydu. Okumalısınız. Elinizden bırakamayacaksınız ve kitabınızın sayfaları gözyaşı izleriniz ile dolacak. İçinizde derin izler bırakacak
Eroinle Dans
Eroinle DansCanan Tan · Altın Kitaplar · 201219,2bin okunma
Ama sorarım sana yalnız değilde yapayalnız olduğunu hissettiğin zamanlarda yaşadın mı hiç? Çevrende kimse yokken yalnızsındır. Yaşamın ıssızlığında kimsesiz kalmaksa, bambaşka bir duygu. Yapayalnızlık budur işte. O zaman sığınacak bir yer ararsın kendine. İyi yada kötü diye düşünme lüksüne sahip değilsindir. Uzun vadeli olmayacağını bilsende, anlık sevinçler yeter sana.Uzanan el gerçekte bir canavarın pençesidir, bilirsin. Ancak onu tutmaktan başka yolun yoktur.Dostun kötüsü olmaz, felsefesine sığınarak bile bile aldatırsın kendini.
Reklam
"Bir gün gelecek seninle evleneceğim." Gülümsedim."Domuzlar uçabildiğinde" Omzunu silkti."Pekala, bir domuzu uçağa bindirebilirim." "Peki. Tanga giyip babanın önünde bir Britney Spears şarkısı eşliğinde dans ettiğin gün. İşte o zaman seninle evleneceğim." Uzun, derin bir nefes aldı ve içini çekti. "Meydan okuman kabul edilmiştir."
Çoğu zaman bizi mutlu edeceğine inandığımız hedefler koyarız önümüze; büyük bir şevkle bu hedeflere ulaşmaya çalışırız; mutluluğun sadece bu hedeflere ulaşmaya bağlı olduğunu zannederiz. Oysa ulaşsak da ulaşmasak da bizleri mutsuz eden, mahkûm eden aslında bu hedeflerdir. Hiçbir dönüşü ve sapağı olmayan belli bir yoldan gitmeye zorlarlar bizi. Mutluluğun sadece o yola bağlı olduğuna inanırız. Ondan sonra da manevra yapmak gibi bir amacımız kalmaz; aradaki zamanı bir sürü şeyle doldurmamız gerekir. Peki hedefimize ulaştıktan sonra ne yapacağız? O yüzden düşlerimi gerçekleştirmeye uğraşmaktan vazgeçtim. Düşler sadece başımı yastığa koyduğumda vuku bulan şeyler artık benim için. Jacques Brel’in Avec Elégance [Zarafetle] şarkısında söylediği şu sözler içimi rahatlatıyor: “Büyük şeyler düşlemiyorum artık/Dans eden bir kalbi dinliyorum sadece/Umutsuzum umutsuz olmasına/Ama zarafetle”. Hiçbir zaman hayalini kurmadığım, isteyerek değil tamamen tesadüf eseri bulduğum bir yerde kalbimin sesini dinleyerek gündüz düşlerine dalıyorum artık. Burayı sorgulamıyorum, buradan bir şey beklemiyor, talep etmiyorum. Buna karşılık o da benden bir şey beklemiyor. Bir şekilde kendiliğinden anlaşıyoruz, tıpkı Gribouille ile anlaştığım gibi. Aramızdaki gizli anlaşma, başarımızın gizli hikâyesi de işte burada -zarafetimizde- yatıyor.
Yeteneğin varlığına hizmet etmeli, varlığın yeteneğine değil. Varlığın yeteneğine hizmet eder hale gelirse, kendi ışığında kaybolur, özünle birleşemezsin. Hayatı yaşayamazsın, yeteneği tarafından zehirlenmiş bir kukla gibi dans eder durursun. Aldığın alkışlar sana güç vermemeli. Bir gün o alkışları alamazsan o zaman var olmazsın, üstelik aslında sana hiçbir katkıları olmadığı halde alkışlar nefesin olur. Kendin için dans et diyorum, alkışlar için değil.
Sayfa 134Kitabı okudu
MARMARA DEPREMİ Kızgın bir ağustos günüydü! Günlerden:17 Ağustos idi. Saat daha üçü beş (03:05) geçiyordu. Herkes derin uykudaydı. Ve o uyku içerisinde;
Reklam
Maryam, patlattı yumruğunu: "Diyorum ki, bir gün sen de devrimci ve dans eden bir kadınla bayağılaşmadan konuşabilirsen, işte sizin devrim de ancak o zaman tamamlanır."
704 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Fi,çi, pi uclemesini bitirebilmenin tadını yaşıyorum şu an çok uzun soluklu bir yolculuktu benim için ilk kitapta bu mu yani desemde 2. Ve 3. kitapta tadını almaya başladım ve kaç gündür soluksuz okudum. Bir defa herşey var bu kitapta günümüz var geçmiş var psikoloji var felsefe var siyaset var medya var müzik var dans var dolu dolu bir kitap. Bilge,can,deniz,özge,duru,doruk, Ali,göksel, ada,eti vs vs...bazen çok sinir olacaksınız bu karakterlere ama sonunda anlayacaksınız çünkü anlamak için yazılmış bir kitap uyanis için. Her ne kadar utopik sonu olsa da keşke böyle günleri görmek nasip olsa diyeceksiniz. Hayatta anlamak ve çabalara için varsa o zaman gerçekten yaşıyor oluyoruz umarım daha çok insana ulaşır bu kitap. 2016 yılını da sabırsızlıkla bekliyorum "eden" ile yolculuğa cikabilmek için. ..
Pi
PiAkilah Azra Kohen · Destek Yayınları · 201513,8bin okunma
GÜNAHA ÇAĞRI  Günah ne kadar çekici yarabbi ...Ve suç elbette.  Hiç bir günaha ve suça bulaşmamış masumlar içinse  hayat ne kadar rahat ve ne kadar sıkıcı.  Kim günahı tanımayan bir masuma aşık olmak ister?  İnsanları günaha çağıran bir mabet kurmak isterdim,  her saat başı çanları çalıp "Günah işleyin çocuklarım,  günah işleyin
-Carmen'i görecek miyiz ? -Hangi Carmen? Şu bolero ile,kısa eteği,kestanyetleri ile saçlarında kanlı gülü ile dans eden Carmen mi ? Hani şu hayasız turistleri baştan çıkaranı mı ? Geçti onlar! Carmen şimdi öğretmen oldu, işçi olarak çalışıyor ve oy konusunda konuşuyor. -Ya Don Kişot ? -O da makinist! -Ölmezliği yok mu ? -Var. Ama değişik bir şey bu! O zaman atlı idi. Eski değersiz kitapları okuyor, bir berber leğenini miğferi olarak kafasına geçiriyor, kadidi çıkmış bir ata biniyor ve dünyayı kurtarmaya gidiyordu. Şimdi ise makinisttir. Politeknik okulunda okudu, diploma aldı, mesleğinde çalışıyor. Gördüğü yel değirmenlerini dinamitiyle uçuruyor. Buharla çalışan değirmenler, yollar, köprüler, demiryolu istasyonları yapıyor. Modernleşti. Buhar makinalarına, otomobillere, uçaklara biniyor. Uzun at öldü. Artık Carmen'in <işe yaramazlar>lar sepetindedir o .
Reklam
Haruki Murakami: Postmodern edebiyatın çekik gözlü Dali’si FavoriteOkuma listeme ekle “Neyin en iyi olduğunu kim söyleyebilir? İşte sırf bu nedenle, mutlu olma şansı nerede karşınıza çıkarsa çıksın, başkalarını hiç umursamadan yakalayın onu. Zamanla anladım ki böyle bir şans hayatta iki, üç defadan çok çalmıyor kapımızı ve eğer onu elimizden
Halk Okulu: Kışla Daha İsveç egemenliği dönemindeyken Finler’in kendi anayasa kurumları vardı. Bu yasa gereğince Finler’in Seym denilen bir parlamentoları vardı. Kendilerine mahsus posta pulu ve para birimleri vardı. Az sayıda da orduya sahiplerdi. Finler, Rus egemenliğine geçtikten sonra da bu kurum ve haklarını korudular. Ancak
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.