Romalı beyefendiler, caddelerinizde ayaktakımı gibi yaya dolaşacağımızı sanıyorsunuz, hem de bunun nedeni arabalarınızın ve atlarınızın yetersiz kalması, tamam o zaman, biz de onları icat ederiz !
Sayfa 447 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
— Evlendiğiniz zaman gelirim, — Ben hiçbir zaman evlenmeyeceğim. — Tamam, o zaman ben de hiçbir zaman gelmeyeceğim. — Öyleyse ben de sırf bunun için evleneceğim.
TİB, Kültür Yayınları
Reklam
"Emin misin? Çünkü içini kendi aletime saklıyo- rum. Kendimi tutmam zor olacak, ama yapabilirim. Peki ya sen?" diye sordu bacaklarının arasına ateşli ve ıslak bir öpücük kondurarak. Julia inleyerek ileri geri hareket etmeye başladı. "Evet, dilin muhteşem şeyler yapıyor bana." "Benim yöntemimle yapmalısın Julia."
Sayfa 39
Harfim, hecem, cümlem Bütün hatıralarımızı toplayıp geleceğim Ayrılık o zaman tamam olacak.
"Konumu bulsan bile eğer oradalarsa ve iyi durumda değillerse onları tek başına kurtaramazsın. Senin için bir sey yapmamı ister misin?" diye sordu Seden, Araz kapyı açtı ve ceplerini kontrol etti. "Ne yapabilirsin ki?" diye sordu aklı karmakarışık ve telaşlı bir halde. "Gazeteci bir arkadaşım var, çok güvenilir. Bunu son dakika haberi yapmasını sağlayabilirim, oraya ekipler göndertebilirim. Tek istediğim gizli kalmak." Araz Seden'in teklifine birkaç saniye düşündükten sonra yanıt verdi. "O siktiğimin yapımcısının yaptıklarını herkese duyurmayı mı öneriyorsun?" "Evet Araz, aramalar televizyonda yapılırsa gizli kalamaz. Aksi takdirde aramalara engel olunabilir.'' "Tamam, yap o zaman." dedi Araz telaşla. yüzü kıpkırmızıydı, öfkeden delirmek üzereydi, "Tek ricam bunu ben çıktıktan bir saat sonra yapman. Onları önce ben bulmalıyım. Kimse duyup engel olmamalı.'' ''Tamam, tamam... Nasıl istersen. Telefonundan numaramı siler misin? Lütfen." Seden'in son isteğine sadece başını sallayarak karşılık verdi ve binadan koşarak çıktı Araz.
EFELYA'dan... ........ Elif, Ferhat'ı daha yakından tanımak için, çocukluğuna dair hatıralarını anlatmasını istedi ondan; sonra sesine bir avuç fesleğen katıp: “Dur, önce anneni anlat, çok merak ediyorum, yaşıyor değil mi?” “Yaşıyor değil mi?” cümlesiyle Ferhat birdenbire dağılmıştı. “Hayır, yaşamıyor; çocukken kaybettim
Reklam
TEVAFUK UĞRUNA İŞLENEN BİD'AT
Selef-i salihin, Kur'an konusunda devamlı takva üzere hareket etmiş, bu konudaki her yeni yaklaşımı çekince ile değerlendirmiş, ihtiyatla karşılamışlardır. Öyle ki, bu endişe, hayırlı ve ümmete faydalı işlerde dahi onlardan ayrılmamıştır. Vahiy kâtiplerinden biri olan Zeyd b. Sabit el-Ensari (ra) şöyle demiştir: "Ebu Bekir, Yemame
Sayfa 79 - Süleymaniye vakfıKitabı okuyor
“Selam ufaklık.” “Nova...” diye uyku sersemi mırıldandı Alin. “Uykun mu kaçtı?” diye sordum. Şu an burada olduğu için daha mutlu olamazdım. Arın ne zaman ona baksa yüzüne daha genç bir ifade çöküyordu. Kaygısız ve tasasız bir İlahi Lorddan daha güzel hiçbir şey yoktu galakside. Alin başını salladı. “O halde birazcık hasta olan Arın'a ben gelene kadar bakar mısın?” diye sordum. Alin kıkırdadı ve daha hızlı bir şekilde başını yukarı aşağı doğru salladı. “Yat, Arın,” dedi dizlerinin üzerinde yatağın ortasına emekleyip Arın'ı çekiştirerek. “Yat, Arın,” diye omuz silktim. Hafifçe gülümsedi ve başını yastığın üzerine bıraktı. “Şimdi, ben gelene kadar Arın'ı seviyoruz. Tamam mı?” diye eğilerek sordum. “Arın'ı zaten seviyoruz,” dedi Alin. Ve bu gece asla tahmin edemeyeceğim şekilde gülmeme neden oldu. “Öyle değil.” Uzanıp küçük elini tuttum ve Arın'ın saçlarının üzerine getirdim. Sonra kendi elimin içinde elini oynatarak Arın'ın saçlarını okşamaya koyuldum. “Böyle, tamam mı? O zaman uykusu gelir ve iyileşir.”
Sayfa 645 - Dex yayınları, Alin, Nova.Kitabı okudu
Eğer Tanrı siyah ise ben Tanrı'ya inanırım.
Söze Reginald söze girdi: - Seni iyi gördüm Malcolm. Bir sıkıntın yok umarım. Malcolm: - İyiyim hem de çok iyiyim. Mektupta yazdıklarını çok merak ediyorum. Sen nasılsın bu arada?
"Merak ettiğin her şeyi sor." "Bulut'tan neden nefret ediyorsun?" diye sordum merakla. 'Nefret etmiyorum." "Peki neden nefret ediyorsun?" Uraz güldü ve tekrar etti. "Nefret etmiyorum." "O zaman problem ne?" "Bulut haklı.'' dedi Uraz, "Sen bir sanat eserisin. Her sanat eseri bir müzede korunur. saklanır, güvenliği sağlanır ve var oluşu boyunca o müzede kalır. Sen korunması gereken o sanat eserisin ve ben senin içinde bulunduğun, korunduğun, saklandığın, güvenliğini sağlayan o müze olmak istiyorum. Yanına kimsenin yaklaşamayacağı o müze..." "Sen sarhoş musun?" diye sordum merakla ve şaşkınlıkla, "Çünkü ben sarhoşum ve söylediklerin hiç de inandıricı gelmiyor." "Sarhoşum.'' dedi Uraz gülümseyerek, "Ama sen söylediklerime yine de inan. Tamam mı?" "Tamam." dedim. Uraz'ın elleri belimden kollarıma uzandı. "Üşümüşsün." dedi endişeyle, "Kolların buz gibi."
Reklam
"Her halükârda sizi sevmesi mümkün görünüyor Rosa, çünkü sizi görüp de sevmemek imkânsız, siz de onu seviyor musunuz? "Ah! Kesinlikle hayır!" "Beni rahatlatmak için böyle söylüyorsunuz, öyle değil mi" "Size doğruyu söylüyorum." "Tamam o zaman! Artık okumayı bildiğinize göre, size kıskançlığın ve sevgiliden uzak olmanın acıları konusunda yazacağım her şeyi okuyacaksınız, değil mi?"
"Yola çıkalım mı?" diye sordu. Başımı salladım. "Yola çıkalım.'' dedim titreyen sesimle. Belli ki o da benimle aynı haldeydi. O sırada Bulut'un kapısı açıldı. "Çıkıyoruz, değil mi?" dedi. Başımı salladım. "Çıkıyor muyuz?" dedi odasının kapısından çıkan Eren. Odasından çıkan Nisan yağmurluğunu bile giymişti. "Ben hazır bir şekilde bekliyordum..." dedi, gözleri kıpkırmızıydı. "Tamam, o zaman hazırlanıp çıkalım." dedim odama doğru ilerlediğim sırada. "Çantalarınıza alabildiğiniz kadar el feneri alın." dedi Uraz, "Başımıza ne geleceğini bilmiyoruz.'' En kötüsü de buydu işte, başımıza ne geleceğini bile bilmiyorduk...
Eğer senin için de uygunsa," dedi Gild, dolan bobinin yerine yenisini takarken, "hikâyeyi şimdi dinlemek isterim." Serilda kaşlarını çattı. "Hikâyelerimden nefret ettiğini sanıyordum." "Geçen seferkinden nefret ettim. Dinlediğim en kötü şey olduğuna hiç şüphe yok." "O zaman neden devam etmemi istiyorsun?" "Beni sorularınla sürekli rahatsız etmediğinde daha iyi odaklanabileceğimi düşündüm sadece." Serilda hafifçe gülümsedi. Bobinlerden birini kafasına atmak istedi. "Ayrıca,"diye ekledi, "kelimeler konusunda çok yeteneklisin. Sonu berbattı ama ondan önce anlattıkların..." Doğru kelimeyi bulmak için biraz bekledikten sonra iç çekti. "Ondan önce anlattığın her şeyi çok beğendim. Hem sesini duymak hoşuma gidiyor." Neredeyse iltifat denilebilecek bu sözler karşısında Serilda'nın yanakları kızardı. "Tamam. Şanslısın ki hikâyenin sonu değildi."
Sevgili hayat sen bana trajediyi mi layık gördün? Tamam! Beterin beteri olsun o zaman.
Sayfa 450Kitabı okudu