Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Mister King: — Bulgarları Yunanlılara tercih etmez misiniz, diye sordu. Hiçbirini tercih etmiyorduk. Bu toplantı bittiği zaman, hepimiz nefes aldık. Süleyman Nazif Bey’in o vakur kafasıyla, harikulâde gözlerinin bakışını hiç unutmam. Benim elimi bir küçük çocuğu himaye eder gibi tutmuş: — Bize bugün analık et. Bizim için de tercümanlık yap, demişti. Onlar Doğu Anadolu’yu temsil ediyorlardı. Süleyman Nazif Bey konuştu. Şüphe götürmez bir Türk çocuğu olanlar, Doğu Anadolu’da Ermenistan istemiyorlardı. Heyetten birisi kıtalden bahsetti. Süleyman Nazif sinirlendi. Bu kıtalin nasıl iki taraflı olduğunu, Türkler kadar Ermenilerin de mesul olduğunu anlattı. Sözleri Wilson’un 27 Eylül 1918’de vermiş olduğu nutku hatırlatıyordu. — Tarafsız bir adalet, hiçbir tarafı ayırt etmemek lüzumunu taşır. O, öyle bir adalettir ki, mevki ve taraf tutmadan herkesin müsavi olan hakkını tanır. Bu mülâkat çok acı oldu. Muazzam bir masa etrafında oturan heyetle, sağ taraftaki siyahlar giyinmiş dört Türk vatandaşın facia ifade eden yüzleri hâlâ hafızamdadır. Ben, orada sadece bir tercüman değil, biraz da avukat vaziyetindeydim. Odadan çıktığımız zaman, Süleyman Nazif Bey’in yüzünün son derece sararmış olduğuna dikkat ettim. Kapıda birbirimizden ayrıldık. Son Telgraf’ta, 1924’te “Edib Kızı Halide” adlı makalesi ile bu günü hatırlatıyordu.
"bakışlar, davranışlar vardır. yüz yıl yaşasam unutmam."
– Evet, nedir utanılacak şey? -dedi Varenka.- Herhalde size karşı ilgisiz kalan bir adama onu sevdiğinizi söyleyemezdiniz? – Elbette söyleyemezdim; ben hiçbir zaman tek kelime bile söylemedim, ama o biliyordu. Hayır, hayır, bakışlar, davranışlar vardır. Yüz yıl yaşasam unutmam. – Ne olmuş peki? Anlamıyorum. Onu hâlâ seviyor musunuz, sevmiyor musunuz? Mesele bunda, -dedi Varenka. – Ondan nefret ediyorum; kendimi affedemiyorum. – Peki ne var bunda? – Utanç, aşağılanma. – Ah, keşke herkes sizin gibi böyle duygulu olsaydı.
Reklam
Kendimi bütün ruhumla unutmanın uykusuna bırakmak istiyordum. Unutmam mümkün olsaydı, unutmak sürekli olsaydı, gözlerim kapansaydı da azar azar uykunun ötesine, mutlak hiçliğe gömülebilseydim, varlığımı artık hissedemez olacağım noktaya varsaydım, bir mürekkep damlasında, bir musiki ahenginde ya da renkli bir ışında erir giderdim ve sonunda dalgalar ve şekiller öyle büyürlerdi ki, hissedilemezin içinde silinir, yok olurlardı. O zaman dileğime kavuşurdum.
Sayfa 35 - Yapı Kredi Yayınları - 31. Baskı
"Şaşırtıcı bir şekilde mükemmel," diye mırıldandı. "Cazi- beni hafife almışım." Tam anlamıyla utanç verici olsa da bir göz tarafından ye- nip bitirilmek heyecan vericiydi. Huzursuzlanmaya başladığın- da, Daniel yırtarcasına gömleğini başından çekip çıkardı, daha sonra çizmelerini çıkarmak için eğildi. Gergin kasları bronz
Sayfa 224
unutmak öyle kolay mı sandın
Kendimi bütün ruhumla unutmanın uykusuna bırakmak istiyordum. Unutmam mümkün olsaydı, unutmak sürekli olsaydı, gözlerim kapansaydı da azar azar uykunun ötesine, mutlak hiçliğe gömülebilseydim, varlığımı artık hissedemez olacağım noktaya varsaydım, bir mürekkep damlasında, bir musiki ahenginde ya da renkli bir ışında erir giderdim ve sonunda dalgalar ve şekiller öyle büyürlerdi ki, hissedilemezin içinde silinir, yok olurlardı. O zaman dileğime kavuşurdum.
-kendimi bütün ruhumla unutmanın uykusuna bırakmak istiyordum. unutmam mümkün olsaydı, unutmak sürekli olsaydı, gözlerim kapansaydı da azar azar uykunun ötesine, mutlak hiçliğe gömülebilseydim; varlığımı artık hissedemez olacağım noktaya varsaydım, bir mürekkep damlasında, bir musiki ahenginde ya da renkli bir ışında erir giderdim ve sonunda dalgalar ve şekiller öyle büyürlerdi ki, hissedilemezin içinde silinir, yok olurlardı. o zaman dileğime kavuşurdum.-
Reklam
Kendimi bütün ruhumla unutmanın uykusuna bırakmak istiyordum. Unutmam mümkün olsaydı, unutmak sürekli olsaydı, gözlerim kapansaydı da azar azar uykunun ötesine, mutlak hiçliğe gömülebilseydim, varlığımı artık hissedemez olacağım noktaya varsaydım, bir mürekkep damlasında, bir musiki ahenginde ya da renkli bir ışında erir giderdim ve sonunda dalgalar ve şekiller öyle büyürlerdi ki, hissedilemezin içinde silinir, yok olurlardı. O zaman dileğime kavuşurdum.
Sayfa 35
Kendimi bütün ruhumla unutmanın uykusuna bırakmak istiyordum. Unutmam mümkün olsaydı, unutmak sürekli olsaydı, gözlerim kapansaydı da azar azar uykunun ötesine, mutlak hiçliğe gömülebilseydim, varlığımı artık hissedemez olacağım noktaya varsaydım, bir mürekkep damlasında, bir musiki ahenginde ya da renkli bir ışında erir giderdim ve sonunda dalgalar ve şekiller öyle büyürlerdi ki, hissedilemezin içinde silinir, yok olurlardı. O zaman dileğime kavuşurdum.
352 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
12 saatte okudu
Kanayan, yaralı etimdeki her zonklamada hissediyordum. Dünya altüst olabilir ve her gerçeklik tek tek yıkılabilirdi ama bizim beraber inşa etmeyi seçtiğimiz hayattan başka hayat yoktu. . Bugün son zamanlarda okuduğum en ilginç çiftin yorumuyla geldim. İki seri katil, karanlık, korku, romantizm, aşk... Bu nasıl bir kitap diyeceksiniz Ben çok
Cellat ve Karakuş
Cellat ve KarakuşBrynne Weaver · Juno Kitap · 2024112 okunma
Unutmam mümkün olsaydı, unutmak sürekli olsaydı, gözlerim kapansaydı da azar azar uykunun ötesine, mutlak hiçliğe gömülebilseydim, varlığımı artık hissedemez olacağım noktaya varsaydım, bir mürekkep damlasında, bir musiki ahenginde ya da renkli bir ışında erir giderdim ve sonunda dalgalar ve şekiller öyle büyürlerdi ki, hissedilemezin içinde silinir, yok olurlardı. O zaman dileğime kavuşurdum.
Reklam
Çocukluğumuz
Hiçbir art niyetin olmadığı bir dönemdi, çocukluğumuz. Çoğu zaman yalınayak gezerdik. Öyle guruplaşma falan yoktu, çıkardık evden elimizde bir parça sac ekmeği kime rastlarsak onunla bölüşür devam ederdik yolumuza. Cebimizde sapan, kibrit, çakı ve ip eksik olmazdı. Günümüz tarlada bayırda geçerdi. Hangi bağ kimin, hangi bahçe, bostan nerede önemsizdi. Hepsi bizimdi sonuçta. Çoğu zaman karnımız dut, karpuz, kavun, domates, salatalık, üzüm vs. Artık mevsim ne mevsimiyse onunla doyardı. Onlarca çeşit yenilebilir ot bilirdik. Bazen birer serçe vururduk sapanla, bazen teleme yapar; keçi ve incir sütü karıştırarak, yerdik. Temizdi kalbimiz mesela hiç unutmam bazen dere kenarına dizilir işerdik. En fazla kim sünnetli kim değil ona bakar, ya da kim en uzağa işleyecek diye yarışırdık. Pek aklımıza gelmezdi dereye işerken az aşağıda derenin içinde yün yıkayan annelerimiz. Kızlarla mesela; sadece oyun oynardık başka şey gelmezdi aklımıza. Hangimiz zengin hangimiz fakir onun da bir önemi yoktu. Çünkü yaşadığımız hayatta paranın yeri yoktu ama babası olmayan çocukların her zaman bir ayrıcalığı, önceliği vardı. Büyüklerimizden öyle görmüş, öyle öğrenmiştik. Güzeldi çocuk olmak. Borcumuz yoktu kimseye, sevda özlem, arzu vs. nedir bilmezdik. İşsizlik, stres kavga dövüş nedir onu da bilmezdik. En acımasız kavgamiz güreşmekti. Sırtı yere gelen pes eder, hayat kaldığı yerden güle oynaya devam ederdi. Fakat en büyük hayalimiz büyümekti. Büyüyünce o günleri arayacağımızı, özleyeceğimizi bilmeden... Kays Mahfi
Kendimi bütün ruhumla unutmanın uykusuna bırakmak istiyordum. Unutmam mümkün olsaydı, unutmak sürekli olsaydı, gözlerim kapansaydı da azar azar uykunun ötesine, mutlak hiçliğe gömülebilseydim, varlığımı artık hissedemez olacağım noktaya varsaydım, bir mürekkep damlasında, bir musiki ahenginde ya da renkli bir ışında erir giderdim ve sonunda dalgalar ve şekiller öyle büyürlerdi ki, hissedilemezin içinde silinir, yok olurlardı. O zaman dileğime kavuşurdum.
kendimi bütün ruhumla unutmanın uykusuna bırakmak istiyordum. unutmam mümkün olsaydı, unutmak sürekli olsaydı, gözlerim kapansaydı da azar azar uykunun ötesine, mutlak hiçliğe gömülebilseydim, varlığımı artık hissedemez olacağım noktaya varsaydım, bir mürekkep damlasında, bir musiki ahenginde ya da renkli bir ışında erir giderdim ve sonunda dalgalar ve şekiller öyle büyürlerdi ki, hissedilemezin içinde silinir, yok olurlardı.o zaman dileğime kavuşurdum
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.