Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Şiddet / 2
Altmış beş yıldır Sırtımı bu vatana dayamış suskun bir küçük kızım Bu şehrin hâkiminin emriyle ne zaman yüzleşeceğim: "Evi basın ve bağlayın Oğlu evin bir odasında acı çeksin!" bu şehrin Hâkimiyle yüzleştim Ve ayağa kalktım Güven ve sevginin anlamını taşıyan şarkılarla- Barışı isteyen! Fetva Tukan / Filistin
Sayfa 28 - Hayal YayınlarıKitabı okudu
Margrete’nin oturma odasında ne bir mucize ne de bir gizem vardı, sadece pazar uyuşukluğu. Bütün mobilyalar yeni, her şey yeni ve moderndi ama yine de solgun, renksizdi, masadaki çiçekler havasızlıktan solmak üzereydi, boğucu atmosferden ben sararıp solmuştum, odaların kapıları dünyaya kapalıydı, dışarıdaki her şeye kapalı, tıpkı ben büyürken olduğu gibi, sanki evin dört duvarı dışında önemli bir şey yokmuş gibiydi, gökyüzü yoktu da seri üretim bir ufuk vardı, ne uçurum ne savaş, sadece terbiyeni takınman isteniyordu burada, sanki hayatta tek derdin miş gibi yapmak ve yakınından geçtiğin kuralların hepsine anında uymaktan ibaretmiş gibi.Margrete’nin oturma odasını gördüm, boğazım daraldı.
Sayfa 139 - SirenKitabı okudu
Reklam
Bütün o evlerin her birinin içlerinde kendi sırlarını barındırdıklarını düşünürüm, her bir evin her bir odasında ayrı bir sır vardır ve bunların içlerinde çarpan her bir yürek de hemen yanı başındaki yüreğin bile bilmediği ayrı bir sır taşır içinde! En berbat şeyler, hatta ölüm bile böyledir.
Sayfa 23
Hepimiz aynı evin içinde kendi içimizdeki benlerle savaşıp dururken ortaya bir aile çıkmıyordu. Evin her odasında dipsiz kuyular vardı ve ben Yusuf değildim, beni kurtaracak Yakup da yoktu.
Hepimiz aynı evin içinde kendi içimizdeki benlerle savaşıp dururken ortaya bir aile çıkmıyordu. Evin her odasında dipsiz kuyular vardı ve ben Yusuf değildim, beni kurtaracak Yakup da yoktu
Gece vakti büyük bir şehre girdiğimde karanlıkta kümelenmiş bütün o evlerin her birinin içlerinde kendi sırlarını barındırdıklarını düşünürüm, her bir evin her bir odasında ayrı bir sır vardır ve bunların içlerinde çarpan her bir yürek de hemen yanı başındaki yüreğin bile bilmediği ayrı bir sır taşır içinde !
Reklam
"Rebecca hala bu evin içindeydi.Batı kanadındaki o odada, kütüphanede, sabah odasında, salonun üstündeki balkonda, hatta yağmurluğunun asılı olduğu o küçücük çiçek odasındaydı. Ve bahçede ve koruda, deniz kıyısındaki taş kulübede. Ayak sesleri koridorlarda yankılanıyordu. Parfümü merdivenleri terk etmemişti. Hizmetkarlar hâlâ onun emirlerini yerine getiriyorlardı. Yediğimiz yemekler, onun sevdiği yemeklerdi. Odaları onun sevdiği çiçekler dolduruyordu. Elbiseleri odasındaki gardıropta, fırçaları masada, ayakkabıları sandalyenin altında, geceliği yatağının üstündeydi. Manderley'in gerçek hanımı Rebecca idi. Bayan De Winter olan kişi hâlâ o idi. Ben burada bir fazlalıktım."
Sırlar
Her insanın bir başkası için gizli bir sır ve gizem oluşu, üzerinde düşünmek için harika bir gerçektir. Geceleyin büyük bir şehre girdiğimde, dip dibe kümelenmiş o karanlık evlerin her birinde bir sır yattığını; her evin her odasında da bir sır yattığını; oradaki yüz binlerce göğün içinde çarpıp duran kalbin, en yakınındaki kalp için bile bir muammadan ibaret olduğunu düşünmek muhteşemdir! Korkunç şeylerde, hatta ölümün kendisinde bile bir sır vardır.
Sayfa 29 - İthaki YayınlarıKitabı okuyor
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
Her bir evin her bir odasında ayrı bir sır vardır ve bunların içlerinde çarpan her bir yürek de hemen yanı başındaki yüreğin bile bilmediği bir sır taşır içinde.
Sayfa 23 - Can klasikKitabı okuyor
Reklam
Tutuklu Tiradı
"On üç yaşındaydım. Ortaokula gidiyordum. Babam öleli iki yıl olmuştu. Yoksul düşmüştük. Annem terzilik yapıyordu, zar-zor geçiniyorduk. Büyük bir evin iki odasında oturuyorduk. Kitaplarımın çoğu noksandı, okul çantam bile yoktu. Bayram geldi. Annem ne yaptı etti, bana bir ayakkabı aldı, bir pantolonla bir gömlek dikti. Sabah erkenden kalkıp
Dehasının, uzak tarlalara tek başına bakmakla harcanmasa ve kendisinin tecrübeler yaşamasına ve yolculuk etmesine izin verilse muazzam ölçüde gelişeceğini herkesten iyi biliyordu. Fakat bunlara izin verilmedi. Bütün o güzel romanlar, Vilette, Emma, Uğultulu tepeler saygın bir rahibin evinde mümkün olandan fazla hayat tecrübesi olmayan kadınlar tarafından, hem de o saygın evin ortak oturma odasında yazıldı...
Gece vakti büyük bir şehre girdiğimde karanlıkta kümelenmiş bütün o evlerin her birinin içlerinde kendi sırlarını barındırdıklarını düşünürüm, her bir evin her bir odasında ayrı bir sır vardır ve bunların içlerinde çarpan her bir yürek de hemen yanı başındaki yüreğin bile bilmediği ayrı bir sır taşır içinde!
“ her bir evin her bir odasında ayrı bir sır vardır ve bunların içlerinde çarpan her bir yürekte hemen yanı başındaki yüreğin bile bilmediği ayrı bir sır taşır içinde!! En berbat şeyler, hatta ölüm bile böyledir…”
O zaman, kibritimi bir daha yakmadan gerisin geriye dönerken, felaket anlarında ölümü karşılamanın en mutlu yolunun bu olduğunu düşünerek uzak bir sevgiliye acıyla sesleneceğim: Canım, güzelim, kederlim, felaketler zamanı gelip çattı, gel bana, nerede olursan ol gel, ister sigara dumanıyla dolu bir yazıhanede, ister çamaşır kokan bir evin soğanlı mutfağında, ister dağınık mavi bir yatak odasında, nerede olursan ol, vakit tamam, gel bana;yaklaşan korkunç felaketi unutmak için perdeleri çekili yarı karanlık bir odanın sessizliğinde bütün gücümüzle birbirimize sarılarak ölümü beklemenin zamanı geldi artık.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.