Bir kitabın en mühim görevi bana göre okura sorular sordurması. Bu yüzden görevini layıkıyla yerine getiren Ada’nın bende bıraktığı izleri sizlerle paylaşmak istiyorum. Zihnimde onlarca cümle uçuşup birbirine karışırken, bu salgın döneminde, sosyal bağlarımızın ne kadar önemli olduğunu da anlamaya müsait ruh halimle, kitap hedefini 12’den vurdu
- Tanrı’ya esir ol ancak tanrılığa olma!
- Ahlakına güvenip dini reddebilirsin, bu bağışlanır belki ama dindarlığına güvenip ahlakı reddedersen bu asla bağışlanmaz(!) Zira din, ahlak içindir; ahlak din için değil.
- Yaşadığın her bir sorunu kendinden bilir ve üzerine düşünürsen o sorunu bir daha yaşamazsın. Ancak sorunu dışarda ararsan, tekrar
bize anne-babamıza borçlu olduğumuz ve ne yaparsak yapalım bu borcu öde yemeyeceğimiz öğretildi Anne-babamız dahil hiç kimseyi suçlamamamız için, önce anne-babaya itaati kutsal gören zihniyetimizi değiştirmemiz gerekiyor.
Televizyon temelde bizleri yaşadığımız dünyanın gerçeklerinden izole ediyor. Televizyonla ilişkimiz bu şekilde devam ederse, alternatif bir reklam sloganı geliştirebiliriz: ŞİMDİ İZLE, SONRA BEDELİNİ ÖDE.