Uzun süre uçuruma bakarsan uçurum da sana bakar.
Ölümde huzur değilse de en azından ona benzeyen duyarsızlık vardı. Düşmanları hakkında, huzurun ölüm olduğunu, zalimce cezalandırmak isteyen için ölümden başka yollar gerektiğini kendi kendine söyleye söyleye intihar düşüncesinin iç karartıcı devinimsizliği içinde buldu kendini; felaket yokuşunda bu karanlık düşüncelere takılıp kalanın vay haline! Tertemiz dalgaların maviliği gibi uzanan, ama içinde yüzücünün, kendine çeken, emen ve sulara gömen zift gibi bir balçığa bacaklarının giderek yapışıp kaldığını hissettiği ölü denizlerden biridir bu. Bir kez böyle hissedince, eğer ilahi güç onun yardımına koşmazsa her şey biter ve harcadığı her çaba onu biraz daha ölüme çeker. Yine de bu ruhsal çöküntü durumu, belki de kendisinden önce gelmiş acıdan ve onu izleyecek cezadan daha az korkunçtur; bu size kocaman uçurumu, ama uçurumun dibinde de hiçliği gösteren bir tür baş döndürücü avuntudur.
"Ama bugün durum başka: bana yaşamı sevdiren her şeyi yitirdim, bugün ölüm bana, beşikte sallayacağı çocuğa gülümseyen bir dadı gibi gülümsüyor; ama bugün istediğim gibi ölüyorum ve odamda üç bin tur döndüğüm, yani otuz bin adım attığım, yani hemen hemen on fersah yürüdüğüm öfke ve umutsuzluk dolu şu gecelerin birinden sonra nasıl uyuyorsam, öylece yorgun ve kırık uykuya dalıyorum.”
Bu düşünce genç adamın kafasında filizlenir filizlenmez daha yumuşak, daha güler yüzlü oldu; sert yatağı ve kara ekmeği artık onun için sorun olmaktan çıktı, daha az yedi, uyumaz oldu ve yaşamının geri kalanını, eskimiş bir giysiyi bırakır gibi istediği zaman orada bırakacağından emin olarak, neredeyse katlanılabilir buldu.
Öfke bizi benliğimiz hakkında daha çok, diğerleri hakkındaysa daha az uzman olmaya yönelttiğinde, bir değişim aracı haline gelir.
Sayfa 90 - Varlık YayınlarıKitabı okuyor
... +100
Neden bir millet kendi yazısını gömer? Osmanlıca'ya olan bu öfke neden? Bir de Osmanlıca'dan hiç anlamayanların yorum yapması var. İnstagram Osmanlıca ile ilgili videolar görüyorum, altında da saçma sapan, çok komik yorumlar görüyorum.😜😅O yorumlardan belli aslında Osmanlıca ile ilgili ne kadar az şey bildiğimiz, madem bilmiyoruz neden yorum yapıyoruz? İnsan bilmeden neden konuşur?🤔Bunu bir türlü anlamıyorum işte.🙄Türkiye'nin de en büyük sorunu bu ya maalesef.😏Size Osmanlıca'yı tek cümle ile özetleyebilirim: Osmanlıca bizim yazı dilimizdir.
Bu kadar, bunu bilmemiz bile yeter aslında.😊Ama bunu anlamamak için direnenler var, tek bu konu hakkında da değil. Türkiye'yi nasıl kötülerim diye ciddi ciddi düşünenler var. Ya insan neden ülkesini kötüler, destek olmaz? Filistin için "Arap" diye destek olmayanlar var. Peki ya çok sevdiğin Batı, Türkiye'yi çok mu seviyor, bizi bağrına mı basıyor?
Türkiye yerli arabası yok diye laf edilir.✅
Türkiye yerli arabasını yapar ama yine de laf edilir.✅
Türkiye uzaya çıkamadı diye laf edilir.✅
Türkiye uzaya çıktığında da laf edilir ve uzaya çıkıldığına inanılmaz.✅
Tebrikler.👏🏻Ülkemizi kötüleme konusunda çooook iyiyiz.🙃Kim ne derse desin, bu cennet vatandan bir tane var. Kıymeti bilinmeli!🇹🇷🇹🇷🇹🇷(Bu arada konu nereden nereye geldi.😂)
Serinin üçüncü kitabı olduğu için istemeden Spoiler olabilir. İlk iki kitabın incelemesi için profilime bakabilirsiniz.
Kitap çok heyecan vericiydi. Bu kitaptaki evrenin sürekli genişlemesine bayılıyorum. birinci ve ikinci kitaptaki olayların bir 
Lanetlilerin Krallığı araya gelme şekli çok iyi yapılmıştı.
Öfke ve Emily kalbimi çaldı. Onlara bayılıyorum.
