·
Puan vermedi
Leylim Leylim, Milena'ya Mektuplar ile On Üç Günün Mektupları'nı ve başka kitaplaşmış mektupları okurum. Belge niteliğinde yazılar, duyguların ete kemiğe büründüğü, her an kanayacakmış gibi derin yara tanımları, mektubun içine girdiğinde yazanın çığlıklarının kulaklarını sağır edecekmiş gibi bir empati kurduran yazılar. Ayrılığı, kavuşamamayı, özlemi, sevdayı ne de güzel anlatmışlar. Her bir mektup hem yazanın hem de hitap edilenin çevreleri tarafından önemsenen kişiler olmasına rağmen aslında mevcut şartlarda birbirlerinin eksikliğinde ne kadar aciz duruma düştüklerini de gösteriyor. Aşk ve beraberinde zaman içinde insanın yüreğine işlediği vuslat ve ayrılık duygusu ile hasreti ifade eden cümleler bu duygulara yabancı olanlar tarafından irite edici bulunup sıkça hem eleştiriye maruz bırakılmışlar hem de psikolojik bir rahatsızlıkla itham edilmişlerdir. Tarihte yeryüzüne iz bırakmış her kişi (edebiyattan bilime, siyasetten spora) kamuya mal olmuş kişiliklerinin esiri olmadan ve bir meydan okurcasına duygularını belgeleyerek de büyük karakterler olduğunu kanıtlamışlardır. Varsın, çağın akıllı! insanları bu mektuplardan psikolojik tahlil yapsın, hastalık teşhisi koysun. Ancak unutmasınlar ki dünyayı öfke, hırs, kin, nefret değil, güzellik ve sevgi kurtaracaktır. Sonu hüsran bile olsa bir aşk, yaşanmaya değerdir. Hüsran denilen şey de zaten istenerek inşa edilmez. Çaba, sevginin büyütülmesi için harcanmalıdır. Hedef, ne Leyla olsun ne Kerem ne de Ferhat. Kendimize şans tanımak, içimizdeki aşkın büyüklüğüne, özel olduğuna, benzersiz olduğuna inanmak olsun. İnsan kendi hislerinden şüphe etmemeli...
Milena'ya Mektuplar
Milena'ya MektuplarFranz Kafka · Can Yayınları · 202354,4bin okunma
522 syf.
·
Puan vermedi
Kitabı beğendim severek okudum kitaplardan dı . Bir yapbozun parçaları olan insanlar, daima zıt kutuplarda olduklarını sanarak kendilerini kandırırlar. İki okulun öğrencileri aslında çok iyi dost olabilecekken, saçma bir öfke kıvılcımını büyük bir yangına dönüştürüp, senelerce kendilerini bu yangında yanmaya mahkûm ederler. Öyle ki, birbirlerine karşı duydukları kin ve nefret, zamanla `Düşman Okullar` diye anılmalarına yol açar , içinde fırtınalar kopmasına rağmen fısıldayamayan insanların hikayesi… Bu, adına nefret denilerek inkâr edilen duyguların aşka dönüşmesinin hikayesi… Bu, dostluğun hikayesi…
Düşman Okullar
Düşman OkullarDilara Keskin · Ephesus Yayınları · 20175,8bin okunma
Reklam
Hepimizin kendini hatırlamaya ihtiyacı var. Şu sıralar herkes biraz kayıp. Herkes birini arıyor Birini bekliyor Herkesin gözü yolda Ama bizler birini aramadan önce kendimizi bulmalıyız Kendimizi bulmalıyız diyorum çünkü yavaş yavaş kaybediyoruz benliklerimizi İçimiz kin, öfke, nefret,bencillikle doldu. Bu ağır duyguları zaman içimizden temizlersek o zaman kendimizi bulacağız Kendimizi ne zaman bulursak o zaman gerçekten sevilebileceğiz Ve o zaman güzel seveceğiz Varsın hatırlatsın o zaman bütün şarkılar sevdiklerimizi
Niye bu kan, bu kin, bu öfke, bu nefret, ey geçmişinden, deneyimlerinden hiçbir ders çıkarmayan, hemencecik çılgınlığın ve şidettin cazibesine kapılan, "hep ben hep biz" diyen unutkan insanoğlu?
Sayfa 35 - İthaki YayıneviKitabı okudu
kin, öfke, nefret, intikam, ihtiras..
224 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Kitapta aklımdan çıkaramayacağım bölüm:( “Seni,” diye sürdürdü konuşmasını, “doğurdum ama, hiç doğurmamış saydım. Hiç benim olmamış gibisin, çünkü sen benim alnımdaki kara bir lekesin!” Kitabın konusu Bosnalı müslümanlara karşı yapılan soykırımı insanlara yaşattığı acı gerçekleri anlatmaktadır. Kitabın ana karakteri olan Amir bu soykırımın en büyük mağdurudur. Arkadaşları ile oynarken evlatlık olduğunu öğrenen amir o günden sonra içten içe annesini arar. Ben okurken çok ağladım
İncir Kuşları
İncir Kuşları
kitabındada çok ağlamıştım bana o kitabı hatırlattı, ve yine diyorum savaşta her zaman kadınlar ve çoçuklar ölüyor. Bedenen, ruhen… Evdeki doğum belgesinde annesinin adı yazılı iken babasının adının sadece bir ÇİZGİ’den ibaret olması onu bu arayışa sürükler. Gerçekleri öğreninceye kadar hem ailesinden, hem sevdiği kızdan, hem de gittiği psikiyatristten destek alır. Gerçek ailesine karşısı duyduğu kin, nefret, öfke onları bulana kadar devam ediyor. Amir annesi ile karşı karşıya geldiği zaman annesi o zaman ki, zulüm, işken, tecavüz olaylarını hepsini anlatıyor. Okurken çok zorlanacağınız bir bölüm :((( Tecavüz kamplarında sırf kadınlar Müslüman oldukları için işkenceye ve tecavüze maruz bırakıp onları hamile bırakıyorlar. Bunların hepsini öğrenen amir kitabın sonunda babası yani ÇİZGİ beye verdiği hediye ile gönüllere bir nebzede olsa su döküyor. İyi okumalar…
Ben Amir
Ben AmirSinan Akyüz · Alfa Yayıncılık · 2023605 okunma
Reklam
Dücane Cündioğlu
Yeme-içme orucu tutmak kolay fakat hased, kin, nefret, intikam, öfke şiddet orucu tutmak çok zor.
L'insulte (hakaret)
" mülteci olmanız , ülkesi olmayan bir kurban olmanız şiddete yönelmenize bir mazeret olmaz" "en çok baskı gören kişi bile olsanız bu sizi ahlak ve adalet sözcüsü yapmaz" Politik olaylarda bireylerin hislerinin duygularının hayatlarının önemi yoktur. Kazanması gerekenler ve kaybetmesi beklenenler vardır. Faşizmden ileri
736 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Herman Melville ülkemizde en çok Moby Dick adlı romanıyla tanınan ABD'li romancı, öykücü ve şair, güney denizlerinde geçen gençliğinin deneyimlerini yansıttığı, insan ruhunun ikilemlerini ve ikiyüzlülüğünü sergilediği yapıtlar vermiştir. Melville, genç yaşta yazı yazmaya başlamış ama eleştirmenlerce beğenilmemiş, hak ettiği üne ancak
Moby Dick
Moby DickHerman Melville · Yapı Kredi Yayınları · 20215,6bin okunma
Mutluluğu; hırs, tamah, kin, nefret, haset, öfke taşlarıyla döşenmiş patikada arıyor. Hazan yaprakları serilmiş yoluna. Altın sanıyor.
Sayfa 207
Reklam
Bizim dergâhımızda Yoktur öfke, kin, nefret. Var olan ilim, hikmet Ve bir de muhabbettir ki Beklenen bu elbet.
İnsan...
Aynı sözcüklerle farklı dilleri konuşuyor insanlar. Birbirini anlamaktan uzak. Çıkarları çatışıyor boyuna. Farklılıkları bir çarkın dişleri gibi algılayamıyor. Allah'ı ilan, Hz. Muhammed'i (sav) Allah'ın kulu ve resûl'ü bilmek yetmiyor kardeş olmalarına. Daha geçerli kriterler var "öteki"nin varlığından hoşnut olmak için. Milliyet, ten rengi, dil, hatta banka hesapları... Anahtarı kaybettiği yerde değil de ışık var diye kapının eşiğinde arayan Nasrettin Hoca'ya benziyor halleri. Mutluluğu; hırs, tamah, kin, nefret, haset, öfke taşlarıyla döşenmiş patikada arıyor. Hazan yaprakları serilmiş yoluna. Altın sanıyor.
Sayfa 207 - Timaş Yayın GrubuKitabı okudu
Yeme-içme orucu tutmak kolay, fakat hased, kin, nefret, intikam, öfke, şiddet orucu tutmak çok zor.
Sayfa 16 - Kapı Yayınları - FelsefeKitabı okudu
Kendisine eziyet edenlere nasıl olup da kin beslemediğine şaşırdı. Korkaklıklarını ve zalimliklerini asla unutmamıştı ama o hadisenin anısı onda öfke uyandırmamıştı. Kitaplarda karşılaştığı tüm şiddetli aşk ve nefret tasvirleri bu yüzden ona gerçek dışı gibi görünmüştü.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.