Berlin'de içimde büyük bir ölüm özlemi oluşuyor. Doğaldır, yaşam için bu kadar çok dürtünün olduğu yerde ölüm de çoğalır. ... Sorunlar, acılar, göçler dünyanın sonu gelmez akışı idi. ... İyice bakabilseydim, kentin en güzel yüzünü görecektim. Ama ben her zaman güzelliklerin değil de güçlük, terslik, acı ve öfkenin peşinden koşan bir insanım.
389 syf.
·
Puan vermedi
·
13 günde okudu
Uğultulu Tepeler İncelemesi
Uğultulu Tepeler konusunu; öfkenin, acımasızlığın, gaddarlığın vücut bulmuş hali Heathcliff ve onun manevi kardeşi, hırçınlık abidesi Catherine ile arasında olan bir kıvılcımla başlayıp giderek harlanan aşkından alıyor. Aşkın hangi duygulara dönüşebileceğini hayretler içerisinde okuyorsunuz. Aman dikkat! O kadar aşk dedim fakat kitabı okurken
Uğultulu Tepeler
Uğultulu TepelerEmily Brontë · Bordo Siyah Yayınları · 201541,9bin okunma
Reklam
Artık daha güçlü olan aşkları hep birden filizlenen nefret, korku ve şaşkınlık tohumları taşıyordu: zira aşk nefretle birlikte var olabilirdi, ikisi de birbiriyle didişirdi ve o en büyük öfkenin özünde yatan da buydu.
"Bence bunu tekrar gözden geçirip revize etmeliyiz. Ayrı­ ca hala günlerden cuma, yani hafta sonu tam da başlamış sayılmaz." "Eva ... " "Sadece düşüncesi bile tahrik ediyor beni" diye fısıldadım ve bacaklarımı üst bacağına dolayıp kendimi ona sürterek nasıl ıslanmış olduğumu hissetmesini sağladım. Kendimi
Sayfa 316
İnsan, intikamı, hayalinde genelde çok tatlı bir şey olarak canlandırır; oysa kıskançlıkla güdülenmiş ve sonu cinayetle biten öfkenin ardından pişmanlık gelir.
Sayfa 184Kitabı okudu
160 syf.
·
Puan vermedi
·
19 günde okudu
"Kıskançlık, insanı alçaltan ve küçülten bir duygudur."  der Tolstoy Ben eserin yorumuna Tolstoy sözü ile başlamak istiyorum. Zaten eser de içinde bu durumu barındırır. Herkese merhabalar Bugün harikulade bir eser ile buradayım. William Shakespeare'den Othello diyeceğim. Kıskançlığın, hırsın ,öfkenin ,azametin
Othello
OthelloWilliam Shakespeare · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202020,3bin okunma
Reklam
384 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
LANETLİLERİN KRALLIĞI Serinin ilk kitabı olan “Kötülerin Krallığı”ndan sonra büyük bir heyecanla ikinci kitabı okumaya başladım. Ama maalesef ki hasta olduğum için normalden uzun sürdü kitabı bitirmem. Kitaptaki evren tüm detaylarına kadar tabiri caizse topluiğne ucu kadar ki noktaya kadar düşünülmüş. Okurken her sahneyi rahatlıkla gözünüzde
Lanetlilerin Krallığı
Lanetlilerin KrallığıKerri Maniscalco · Ephesus Yayınları · 2022629 okunma
"Homeros'tan biliyorum; ilahların arzuladığı öfkenin sonu yıkımdır."
Öfkenin sonu, her zaman pişmanlıktır ...
Sayfa 318Kitabı okudu
Bazı insanlar ise otorite olarak algıladıkları her şeye karşı çıkar ya da baş kaldırırlar ve bunun bir özerklik savaşımı olduğunu savunurlar. Oysa, tepkileri salt bir baş kaldırıdan öteye gidemez ve karşı çıktıkları düşüncelerin yerine bir başka öneri getiremezler. Bu insanların kişilikleri yaratıcılıktan yoksundur ve hiçbir zaman etkin olamazlar. Bu nedenle davranışları, hem dışa hem kendilerine dönük yıkıcı öğeleri içerir. Çünkü böyle kişiler bir yandan sonu gelmeyen bir öfkenin tutsağı olarak kendilerini yıpratırlarken, diğer yandan diğerlerinin yapmaya çalıştığını eleştirmeye, bozmaya ve bazen de yıkmaya çalışırlar. Dıştaki olaylara sürekli karşı çıkarken aslında kendi varoluş sorumluluklarını üstlenmekten kaçındıklarını göremezler.
Sayfa 68 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Reklam
_Nevroz, farklı nevrotik eğilimlerin catışması sonucunda ortaya cıkar. Nevrotik eğilimler birbirlerini pekiştirip guclendirmekle kalmayıp, yeni catışmalar da yaratırlar. Nevroz, küçük evrenlerden oluşan bir büyük evren’dir. _Her nevrotik belirti, altta yatan bir catışmayı gösterir. Çatışma belirtileri: Tutarsızlık, yorgunluk ve hırsızlıktır.
18. Mektup
" Sınırsız öfke, delilik doğurur." İnsanın bir kölesi, bir düşmanı olunca, bu sözün ne kadar gerçek olduğu anlaşılır ister istemez. Bu duygu, her insanın yüreğini alev alev yakar. Aşktan da doğar, nefretten de. Ciddi konular konuşulurken olduğu kadar, eğlence sırasında da, şakalar yapılırken de doğar. Ne kadar büyük bir nedenden doğduğu hiç önemli değildir, ama nasıl bir ruh haline dönüştüğü önemlidir. Tıpkı ateşin ne kadar büyük olduğunun değil, nereye düştüğünün önemli olması gibi. …büyük bir öfkenin sonu çılgınlıktır hep ve insan ılımlı olmak için değil, sağlıklı olmak için öfkeden kaçınması gerekir.
Evet, Lucilius’um, büyük bir öfkenin sonu çılgınlıktır hep ve insanın ılımlı olmak için değil, sağlıklı olmak için öfkeden kaçınması gerekir.
Ele alınır da inanç, önce pamuklara sonra patpatlara sıkıca sarılır, streç filmle üstünden geçilir ve yedi suçun müşterek koynuna bırakılır. Oysa inanç suçun kollarında çürür. İnsanın dıştan nazarla tespit edilebilen çürüklüğü her zaman nisbîdir de, içindeki çürüme apaçıktır kendine. Elbette insan, suçunun beleğinde pışpışlar özünü, büyütür, bazen yeniden diriltir, gücüne güç de katabilir, ama inanç suçun koynunda toprağından koparılmış bir çiçek kırgınlığıyla solar. Dünyayı yutup doymamak, kibir, sonu yitirilmiş yokuşlara varan sahte bir şehvetin kanattığı yara, dargın bir öfkenin gülünç çehresi, dermansızlığın hasis kıskacı... İnancı dile pelesenk etmek, eline alıp gezdirmek, rozet kılmak bunlardan başka ne ki? İnancının, özündeki sınırını bilmeli sanki insan. Kendini ne kadar bilebiliyorsa onu da o kadar bilecektir.
Resim