Bir gün annemin bulaşıklarına yardım ediyordum. Annem tabakları yıkıyor, ben kuruluyordum. Mutfağın penceresinden, itfaiye barakaları ile başka evlerin mutfakları görünüyordu. Bu mutfaklarda da başka kadınlar, tavalar ovuyor, tencereleri parlatıyor, tabakları yıkıyor, sebze ayıklıyorlardı. Her gün öğle yemeği; akşam yemeği; her gün bulaşık; her gün temizlik; saatler boyu uzayan bir hiçlik; hiçlikten öte bir yere ulaşmayan bir sonsuzluk. Ben böyle yaşayabilecek miydim ? Bir yandan tabakları dolaba yerleştirirken, ‘ hayır ’ dedim kendi kendime. Benim yaşantım, bir yerlere ulaşacak mutlak. Simone de Beauvoir
Gündüz Vassaf
#Günaydın "..Yaşamın anlamı gece duyumsanır ve sorgulanır. Kimse bunu öğle yemeği sırasında tartışmaz. Yaşam, gecenin konusudur.."
Reklam
Japonya'da Bir Okulda Öğle Yemeği Nasıl Yeniliyor edebiyathaberleri.com/video/269/japon...
Baba, oğul ve balık Bir baba ile oğul oltalarını göl kenarına gittiklerinde oltaya dört beş balığın takıldığını gördüler. atıp otele döndüler. Bir saat sonra Çocuk: – Ben balıkların oltaya takılacaklarını biliyordum, dedi. Babası sordu: – Nereden biliyordun? – Dua ettim de onun için, dedi çocuk. Cevaptan babası hoşnuttu. Oltayı yeniden
783 öğeden 771 ile 780 arasındakiler gösteriliyor.