Kovrin ise eskisi gibi gayretle çalışıyor ve etrafında dö nen hengirneyi fark etmiyordu. Aşk bir körük gibi yangını daha da büyütınüştü sadece. Tanya'yla her buluşmaların dan sonra mutlulukla coşarak odasına gidiyor ve az evvel Tanya'yı nasıl öpüp ilanıaşk ediyorsa yine aynı tutkuyla kitaba ya da elyazmasına sarılıyordu. Kara keşişin Tanrı'nın seçkin kulları, ebedi gerçek, insanlığın parlak gelece ği ve benzeri şeyler hakkında söyledikleri, çalışmasına özel ve sıra dışı bir anlam katıyor, içini gururla ve diğer insan lardan daha yüksekte durduğu bilinciyle dolduruyordu. Haftada birkaç kere parkta ya da evde kara keşişle kar şıtaşıyor ve onunla uzun uzun sohbet ediyordu, ama bu kendisini korkutmuyor; tersine büyülüyordu, çünkü bu tür görüntülerin yalnızca kendini bir fikre hizmet etmeye adayan, üstün ve seçkin insanları ziyaret ettiğine kesinkes inanınıştı artık.
Bir keresinde keşiş öğle yemeği sırasında ortaya çıkmış ve yemek odasındaki pencerenin önüne oturmuştu. Kov rin sevinmiş, ardından büyük bir ustalıkla keşişin ilgisi ni çekebilecek bir sohbet başiatmıştı Yegor Semyonıç ve Tanya'yla; kara misafir dinliyor ve güler yüzle başını sallı yordu; öte taraftan Yegor Semyonıç ve Tanya da dinliyor, Kovrin'in kendileriyle değil, halüsinasyonuyla konuştu ğundan şüphe duymadan neşeyle gülümsüyorlardı.