İlkokula başlamıştım ve okuldan nefret ediyordum. Okul servisinin ön kapısından girip arka kapıdan kaçıyor ve eve gidiyordum :) Derken üç arkadaş bir eve saklandık karar kesindi: "O gün okula gidilmeyecekti . " Şoför fark edip onları almadan gitmem demiş ve her yerde aranıyoruz. Halam bizi buldu. Bağıra çağıra servise bindik ve ben yine
Hayat öyle bir şey ki, insana bağıra bağıra susmayı öğretiyor. Gözlerim dola dola susmayı öğrendim ben. Sesim çıkmadı ama içimde fırtınalar koptu...
Reklam
ben yıllarca muhabbet kuşlarını kafeste görmeye dayanamadım hiç ve hep salınmalarını öğütledim dinleyenler de oldu üstelik sonradan öğrendim ki özgürlük yaramazmış herkese bir şeyi ait olduğundan farklı bir yerde serbest bırakmak davetiyeymiş ölüme
Sylvia Plath
Sylvia Plath
"yeter ki olsun da, nasıl olursa olsun" diye kapısında yattığım şeyle imtihan olduktan sonra içimde hiçbir şeyi elde etmeye karşı şiddetli bir ihtiras yok. elimden gelenin en iyisini yapmakla mükellefim. olursa ne âlâ, olmazsa da nasibim değilmiş deyip geçmeyi öğrendim çok şükür.
Müzik öğretmeni vardı biz lise 4'üz o da yeni öğretmen yaşlarımız arası 3 4 anca. Ailesi buna ders çalışması için baskı yapmış; dışarıda oynayan çocukları izleterek ders çalıştırıyormuş bir nevi işkence yani her neyse bu hoca gelip bizle dertleşiyor, son zaman ailesi aradığında demiş ki " ben çocuk nasıl bakılmaz/ yetiştirilmez sizden öğrendim" sonra ailesi bunalıma girmiş. Ablası da bizim öğr.i arayıp " sen bunlara ne söyledin de bunlar içerlendi" demiş. O hesap bazı politikacılardan anca " nasıl yaşanmaz bir ülke meydana getirilir"i öğrenirsin. Not: hikaye tamamen gerçektir.
Öğrendim ki daha öğreneceğim çok şey varmış . Anladım ki yalnızca kendinden emin olabilirmiş insan, başkasından değil . Arada sırada en yakın bildiklerinize alışılmışın dışında davranın .
Reklam
1,000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.